• Müzayede Kataloğu (PDF)
  • Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

5.MÜZAYEDE "Nadir Kitaplar, Gravürler, Haritalar"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 23 Ağustos Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %18+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

Currency Converter:
Lot: 176 » İmzalı Nadir Kitap

İstanbul'da Yaşamış Beyaz Rus'ları Anlatan Nadir Bir Eser

Eugenia S[proul]. Bumgardner, Undaunted Exiles, The McClure Company, Staunton, Virginia, 1925. [8], 230 s, metin dışında 16 levhada 28 fotoğraf, yazarından imzalı, 22 x 16 cm, yayıncısının desenli bez cildinde. Acıların ve Sürgünlerin kenti İstanbul… İstanbul’a kısa bir tatil yapmak üzere gelen ancak Amarikan Kızılhaç direktörünün ricası üzerine şehirde kalarak muhtaç durumdaki Ruslara yardım eden Eugenia Sproul Bumgardner’in (1879-1948) anıları birinci elden bilgilere yer vermesi bakımından İstanbul’daki Beyaz Ruslar’ı anlatan eserler arasında çok önemlidir. Kitap zengin bir kültürel birikime sahip olan göçmenlerin çocuklarını okutma gayretini, bu amaçla temin edilen Rusça kitaplar ve Amerikalılarca sağlanan kırtasiye malzemesi ile Tophane’de açılan 500 öğrencilik Rus Lisesi’nin mevcudiyetini Bumgardner’in kitabından öğreniyoruz. Genellikle Péra çevresine yerleşen Beyaz Ruslar kendi devrimine hazırlanan bir ülkenin başkentinin karmaşasına kendi kültürlerini ve alışkanlıklarını çok kolay taşımışlardı. Bumbardner’in de gözlemlediği gibi eski görkemli geçmişlerini bir kenara atan Beyaz Ruslar açtıkları lokantalar, gece kulüpleri ve 24 saat açık pastaneleri, Boutnikorff’un Tepebaşı Parkı’nda verdiği senfoni orkestrası konserleri ile Péra’nın çehresini değiştirmeye başlamışlardır. Bumgardner’in deyimiyle Péra’daki sönük ve gösterişsiz Rum lokantaları yerlerini Rus lokantalarına bıraktılar. Zamulenko’nun yönetimindeki senfonik konserler, Rasputin Balesi, Karnetski ve İstanbul’da ilk bale okulunun açılması ile İstanbul’un kültürel yapısı değişmeye başlamıştır. İstanbul’da ilk sergisini açan Rus Ressamlar Cemiyeti, İstanbul’da üretilen Smirnoff vodkası, 24 saat açık Petrograd Pastanesi ile Beyaz Ruslar çok kültürlü olan ‘acıların ve sürgünlerin’ kenti İstanbul’a yepyeni bir soluk katarlar.

Detaylar
Lot: 178 » İmzalı Nadir Kitap

İslâm Mimarisi Yazarından İmzalı

[Anonim], Mausolée d'Affifi: Erigé à la Mémoire de Feu Son Altesse le Khédive Tewfik Pacha. Cairo, 1894 (ilk ve tek baskı). [2], xxii [22] numaralı lavha (21 fotogravür ve 1 plan), Saray Mimari Dimitrius Fabricius Bey’den ithaf imzalı ("À Monsieur Daumet, hommage de l'Architecte, Le Caire 18 May 1895"), folyo (36.5 x 26.5 cm), yan sayfaları yenilenmiş, yayıncısının desenli bez cildinde. Mausoleum of Khedive Tawfiq (Qubbat Affendina) (no number), A.D.1894 / 1311 A.H. The royal mausoleum called Qubbat Afandina, (Tomb of Our Master) is the resting place of Khedive Tewfiq (1852-1892) and other members of the royal family descended from Muhammad ‘Ali Pasha. It includes the tomb of Pembe Khadin, who was wife of Ahmed Tusun Pasha (1793-1816) and mother of the Pasha of Egypt ‘Abbas Hilmi I (1813-1854). Her grand marble cenotaph is in opulent Ottoman Baroque style. The mausoleum, built in 1894, was designed by the khedival royal court architect Dimitrius Fabricius Pasha (1847-1907). It was commissioned by Khedive Tawfiq’s widow Princess Emine, and his son, the young khedive ‘Abbas Hilmi (who were both eventually also buried here.) Many of the decorations adorning the mausoleum were produced by the arts and crafts school established by the princess. The building followed the contemporary European “beaux art” principles of design, but used decorative motifs taken from mediaeval Islamic architecture, especially from the neighbouring Mamluk-period tombs. In the time of rising Egyptian nationalism, with which the young khedive sympathised, such Neo-Mamluk architecture was seen as a strong expression of Egyptian national identity.

Detaylar
Lot: 179 » Nadir Kitaplar

Aya İrini Kilisesi’nin Mimarisi

Walter S[ykes]. George, The Church of Saint Eirene at Constantinople, with an Historical Notice by Alexander van Millinegn M.A., D.D. Professor of History, Robert College, Consantinople and An Appendix on the Monument of Porphyrios by A. M. Woodward, M.A., A. J.. B. Wace, M. A., Published for the Byzantine Research & Publication Fund by Henry Frowde, Oxford University Press, London, New York, Toronto, Melbourne and Bombay, [1913]. xiv, 87 s, metin içinde 39 fotoğraf, plan, kroki vs, künye sayfası önünde 1 levha, metin sonunda 29 levha (2’si renkli), ex-library, 37.5 x 27.5 cm (folyo), yayıncısının sırtı tamirli bez cildinde. Bu eser Aya İrini’nin tam bir deskripsiyonunu ve belgelemesini içermektedir. Eserde yapının Bizans devri tarihi için ayrılan kısım Alexander van Millingen tarafından hazırlanmıştır. Millingen, bu monografiden bir sene evvel yayınlanan “Byzantine Churches of Constantinople” adlı kitabında Aya İrini için ayırdığı kısımda George’un araştırma sonuçlarını ve çizimlerini kullanmıştır. George’un çalışmasından önce Aya İrini ile ilgili uzun süreli çalışmalara izin verilmemişti. Yapıda uzun süreli çalışma yapmak isteyen Byzantine Research and Publication Fund (Londra) için Profesör Alexander van Millingen’in de yardımlarıyla 1909 yılında bir izin çıkarılmıştır. Bu dönemde bu fon tarafından desteklenmekte olan Walter George Selanik’teki Bizans kiliselerini incelemek amacıyla yola çıkmak üzereydi. Kendisinden Aya İrini’yi de çalışması dahiline alması istenir. Tam George’un Aya İrini’de çalışmaya başladığı dönemde yapının onarıma girmesi sayesinde sıvaların yenilenmesi için kurulan iskeleleri kullanarak duvar yüzeylerini yakından görüp incelemeye ve belgelemeye olanak bulur. George’un monografisinde yapıyla ilgili somut bilgiler verilmesi yaklaşımı benimsenmiştir. Kitaba detaylı bir kayıt ve analiz olarak bakılabilir. Yapıyı etkileyen öğeler ve mimarlık tarihi içindeki yeri yazarın açıklamaya çalıştığı konular arasında değildir. Karşılaştırma yaptığı diğer yapıların da sadece kendi gezip gördükleriyle sınırlı olduğunu belirtmektedir.

Detaylar
Lot: 180 » Nadir Kitaplar

Kentsel Ve Kırsal Ortamda Türklerin Sosyal Yaşamı

Lucy M[ary]. J[ane]. Garnett, Turkish Life in Town and Country, G. P. Putnam’s Sons, New York and London, 1904 (1. baskı). viii, [2], 336, [5] [yayıncı katalogu] s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha, metin dışında 15 levha, indeks, 18.5 x 12.5 cm, yayıncısının desenli bez cildinde.
Türkiye’de kadın ve özellikle azınlık kadınları üzerine yapılmış ilk derli toplu etnoğrafya ve folklor araştırmalardan biri olan The Women of Turkey and their Folk-lore (London, 1890) başlıklı ünlü kitabın yazarı olan İngiliz kadın araştırmacı ve seyyah Lucy M. J. Garnett (c 1848-1934) bu eserinde Türkiye’de kentsel ve kırsal hayatı incelemektedir. Türkler ve kurumları, kır yaşamı ve şehir yaşamı, harem ve Yıldız köşkünde hayat, dinî ve tarikat yaşamı, eşkiyaların yaşamları, Ermeni ve Yahudi cemaatleri, Makedonya ulusları ve Dağlı Arnavutlar ve göçebelerin hayatı gibi başlıkları bulunan kitapta Türkiye’de okul hayatı, İstanbul sokakları ve Bursa’da Pazar yeri gibi fotoğraflara da yer verilmiştir. Osmanlı mozayiğini oluşturan toplumların ve bunların örgütlerinin, mekânlarının, harem hayatının, köy yaşamının yanısıra Yıldız Sarayı sakinlerinin hayatının, eğitim kurumlarının, Arnavut, Ermeni, Yahudi ve yerleşik olmayan toplumların ayrıntılı bir biçimde tanıtıldığı eserin sonuna, kitabın içinde geçen Türkçe terimlerin İngilizce açıklamalarının bulunduğu bir de sözlük eklenmiştir.
Fotoğraflarla zenginleştirilmiş olan kitaptaki başlıca konu başlıkları şöyledir: Türkler ve kurumları ; Toprakları ve meskenleri ; Kent yaşamı ; Harem yaşamı ; Kırsal yaşam ; Yıldız Köşkü’nde yaşam ; Dinî yaşam ve düşünce tarzı ; Tarikat yaşamı ; Eğitim ve kültür ; Dağlı Arnavutlar ; Makedonya ulusları ; Ermeni cemaatleri ; İbranî cemaatleri ; Göçebe hayatı ; Eşkiya hayatı.
Kitabın Türkçe baskısı Türk Kent ve Taşrasında Yaşam (Ankara, 2021) başlıklı kitaptır.
Lucy Garnett, Turkey of the Ottomans (London, 1911), Mysticism and Magic in Turkey (New York, 1912), Ottoman Wonder Tales (London, 1915) gibi birçok eserin yazarıdır.



Detaylar
Lot: 182 » İmzalı Nadir Kitap

1840'larda Türkiye Ve Türkler - Yazarından İmzalı

Alexis de Valon, Une Année dans le Levant - Voyage en Sicile, en Grèce et en Turquie, Jules Labitte, Paris, 1846 (1. baskı). 2 cilt: 347 ; 270, [1] s, cilt içlerinde birer kitapçı ve ex-libris etiketleri, yazarından ithaf imzalı, 21.5 x 13 cm, döneminin sırtları tümsekli deri, kapakları ve yan sayfaları ebrulu ciltlerinde.
Alexis de Valon (1818-1851) Fransız arkeolog, seyyah ve yazardır. Seyahanamesinde 1842-1843 yıllarında daha 24 yaşında iken gezdiği Sicilya, Yunanistan ve Osmanlı topraklarını anlatır. 270 sayfadan oluşan 2. cilt bütünüyle Türkiye’ye ayrılmıştır. 5 bölümden oluşan bu ciltteki bölüm başlıkları şöyledir: Rhodes et Pathmos, Smyrne, Constantinople, Le Danube, De la réforme des quarantaines. Kitapta İzmir ve İstanbul’a oldukça uzun bir yer verilmiştir (II/s 41-173). Kitabın Almanca baskısı 1854’te yapılmıştır. Yazar Sicilya ve Malta’yı geçerek Yunanistan’a ulaşır. Seleflerinden sürekli hikayelerini okuyarak beslenen yazar, buraya ulaşır ulaşmaz belki de hayatının en büyük hayal kırıklığını yaşar. Aynı şekilde İzmir’e de giden Valon burada bir kez daha gördükleri karşısında hayal kırıklığı yaşar. Zira çölden gelen karavanlar ile gruplar halinde ağaç gölgelerinde oturan Araplar onun hayal ettikleriyle örtüşmemektedir. Bu nedenden ötürü İzmir’in o büyüleyici adı tüm önemini yitirir. Bütün bunlara rağmen Valon, İzmir şehrinin politik, ekonomik ve sosyal hayatı ile yakından ilgilenir. İzmir’İn halkını yakından gözlemleme imkanı bulan yazar, şehirde azalan Fransız ticaretinin nedenlerini araştırmaya başlar. İstanbul’da ise tam bir hayal kırıklığı yağayan yazar kent ile tanışmasını şöyle tasvir eder: “Bir an öylece, şaşkınlıktan taş kesilmişcesine hareketsiz kalakaldım. Çevremdeki her şey değişmişti ; o büyüleyici manzara yok olmuştu ; pis bir yol kavşağındaydım, önümde açılan ıslak, karanlık, çamurlu sokaklardan oluşan bir dehlizdi. Kaba saba tahta parçalarından üstünkörü yapılmış, sefil görünümlü evlerin ortasındaydım. Uzaktan bakınca zengin Osmanlılar olarak gördüğüm Türk yolcular paçavralara sarınmış perişan birer yoksuldular. Rıhtımı kaplayan hamalların gerisinde, kasaplar sokak ortasında koyun kesiyorlardı, parke taşları kanlı çamurla vıcık vıcıktı… Ne ışık ne hava sızdırmayan bu ıslak sokak aralarından mide bulandırıcı bir koku yükseliyordu, her çeşit çöp kokuşmaya bırakılmıştı, hiç süprülmüyorlardı ve sözü hiç dolandırmayayım, her adımda fare ve köpek leşlerine basa basa yürüyordunuz. Kostantinople’un, özellikle de Galata rıhtımının çoğu sokaklarının manzarası işte bu.”
Kitabın sadece 2. cildinin Türkçe baskısı Abdülmecit Dönemi'nde Türkiye, Doğu'da Bir Yıl (İstanbul, 2015) başlıklı kitaptır.
Atabey 1272, Blackmer 1713 (2. baskı)

Detaylar
Lot: 186 » Nadir Kitaplar

Çok Nadir Bir İstanbul Seyahatnamesi

[Mary Adelaide] Walker, Eastern Life and Scenery with Excursions in Asia Minor, Mytilene, Crete, and Roumania, Chapman and Hall, London, 1886. 2 cilt: xiii, 346 s, 1 lavha; x, 295, 48 s kitapçı katalogu, 1 lavha, 19.5 x 12.5 cm, bez ciltlerinde. Mary Adelaide Walker, hayatının ömenli bir bölümünü (1856-1904) İstanbul’da geçirmiş İngiliz ressam ve yazardır. İstanbul, Anadolu, Balkan ülkeleri ve Ege Adalarına yaptığı seyahatleri Through Macedonia to the Albanian Lakes (1864), Eastern Life and Scenery, With Excursions in Asia Minor, Mytilene, Crete, and Roumania (London, 1886) ve Untrodden Paths in Roumania (London, 1888), Old Tracks and New Landmarks: Wayside Sketches in Crete, Macedonia, Mitylene, etc, (London, 1897) gibi seyahatnamelerinde anlatır. Modern dönemin kitap eleştirmenleri Mary Adelaide Walker gibi sapa ve tehlikeli yerleri gezen Viktorya döneminin bayan gezgin grubunu yeni yeni takdir etmeye başlamıştır. İstanbul'da kilisede görevli bir İngiliz papazın kızkardeşi olan Mary Adelaide Walker büyük bir olasılıkla İstanbul'a Kırım savaşından biraz sonra, aşağı yukarı 1856 yılında gelir ve kırk yıl boyunca Doğu'da yaşar. İstanbul'da “Constantinople during the Crimean War” adlı eseriyle tanınan Lady Hornby ile tanışır ve kitabını resimler. Bayan Walker 1860 yılında papazlık görevini sürdürmek üzere Selânik'e giden kardeşine refakat eder, orada kaldıkları süre içinde kendisi kuzey Yunanistan bölgesinde uzun bir gezi gerçekleştirir. Böylelikle İstanbul'dan Çanakkale yoluyla Kavala'ya oradan da Filippi'ye kadar olan yerleri ziyaret eder. Ardından Aynoroz yarımadasının çevresini gemiyle yapar, Selanik'e varır, oradan Pella, Edessa, Manastır, Ohrit, Kastorya ve Florina'yı ziyaret eder. the artist Mary Adelaide Walker left for Turkey, where she spent 30 years painting portraits of Ottoman ladies and their children, and corresponding with newspapers and magazines abroad. For two years she taught drawing at a school for girls in Sultanahmet. Her memoirs, Sketches of Eastern Life and Scenery, published in 1886, are a mine of precious details about everyday life. Walker bugünkü Türkiye'nin Trakya topraklarında ve Bitinya (Bolu) yöresinde yaptığı geziler hakkında, ayrıca Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan halkların gelenekleriyle ilgili birçok kitap yazmıştır. Bu değerli ve nadir seyahatname ilk defa görülmektedir. Mary Adelaide Walker was a British traveller. Her brother was the British chaplain in Istanbul during the 1850’s. She must have arrived in Istanbul soon after the Crimean war, around 1856, and stayed in the East for approximately forty years. While in the Ottoman capital, she met Lady Hornby, known for her chronicle “Constantinople during the Crimean War” and illustrated her work. In 1860, Walker followed her brother to Thessaloniki, as he took up a position as vicar in that city. She was thus able to make a grand tour of Northern Greece. From Istanbul, she travelled to Kavala and Philippoi via the Dardanelles. Subsequently, she sailed around Mount Athos peninsula to Thessaloniki and continued on to Pella, Edessa, Bitola (Monastir), Ohrid, Castoria and Florina. She wrote several books on her travels in modern-day European Turkey and especially Bithynia, as well as works dealing with the customs and traditions of the Ottoman empire. Kitabın birinci cildi bütünüyle İstanbul’a ayrılmıştır. 20’şer bölümden oluşan 2 cildin birinci cildinde İstanbul’un kayda değer bütün özellikleri anlatılır. Ressam olmasının verdiği olanaklarla girdiği Saray haremi ile ilgili birinci elden tanıklıklara kitapta çokça yer verilmiştir. Sıradan insanların erişemeyeceği bilgiler olması itibariyle harem ile ilgili bilgi, gözlem ve anekdotlar çok önemlidir. Kitapta Pera, kara surları, dervişler, mezarlıklar, Ramazan ve iftar, Haliç kıyıları, Galata Köprüsü, Maltepe, Kartal ve Pendik üzerinden yapılan Gebze gezisi gibi konular anlatılır, Birinci cildin sonunda halk folkloru ile ilgili bir bölüm eklenmiştir. Yazar otuz yıl geçirdiği şehirde bu zaman zarfında ağır tahribata uğrayan veya tamamen ortadan kalkan arkeolojik yapılardan da bahseder. İkinci cildin önemli bir bölümünde harem ve Bursa ile iligli gözlemlere yer verilir. Özellikle Bursa, kaplıcaları ve ipeği ile önemli yer tutar. Blackmer 1758

Detaylar
Lot: 187 » Nadir Kitaplar

Mısır Ve İstanbul'da Harem Hayatı

Emmeline Lott, Harem Life in Egypt and Constantinople, T. B. Peterson & Brothers, Philadelphia, tarihsiz [c 1880]. xxiii, [25-] 357, 8, [2] s, 1 gravür, 19 x 12 cm, yayıncısının bez cildinde. Osmanlı İmparatorluğunda kadının yaşamı, toplumdaki konumu, cinselliği ve özellikle de harem, her çağda batılı yazar ve gezginlerin ilgisini çekmiştir. Ancak bu konuda yazılan kitapların çoğu, hareme ulaşmanın imkansızlığı dolayısıyla hayal ürünü olarak kalmıştır. Osmanlı kadını ve harem üzerine gerçeği yansıtan çok az eser vardır. Emmeline Lott'un eseri bunladan biridir. Emmeline Lott, Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın oğluna mürebbiyelik yapmak üzere 1863 yılında Mısır’a gitti. Kitabında İsmail Paşa’nın hareminde geçen yaşantısını gerçekçi bir bakış açısıyla anlatır. Haremi, ağır anahtarlarla açılan çift kilitli kapıların ardındaki “Zevk Mekânları” ve “Kadınların ahlaksızlaştırıldığı gizli kurumlar” olarak tasvir eden Lott, kadınların hiçbir değerinin olmadığını vurgulamış, bulaşıcı hastalıklar, hijyenik olmayan ortam, damak tadına uymayan mutfak kültürü ve harem insanlarının sosyal ilişkilerindeki seviyesizliği ve harem dışındaki dünyadan yalıtılmış olması yüzünden mutsuz olmuştur. Kitabın ilk baskısı Londra’da 1865 yılında yapılmıştır. Lott, Nil nehri üzerindeki gezilerini 2 ciltten oluşan The Grand Pacha’s Cruise on the Nile in the Viceroy of Egypt’s Yacht (London, 1869) başlıklı eserde anlatır. Mısır’daki yaşamının ürünü olan 3. eser olan The Mohaddetyn in the Palace of Gezira. Nights in the Harem (London, 1867) ise bir romandır. ve İstanbul’da haremde yaşamıştır. Blackmer 1032

Detaylar
Lot: 188 » Nadir Kitaplar

Théophile Gautier başlıklı 25 ciltten olan dizinin 10. cildidir.

Théophile Gautier, Constantinople, The Jenson Society, Cambridge, MCMV [1905]. 300 s, 2 resim, 21.5 x 14 cm, bez cildinde. The Works of Théophile Gautier başlıklı 25 ciltten olan dizinin 10. cildidir. Bin nüshadan oluşan numaralı baskının 564 №’lu nüshasıdır. Harvard Üniversitesinde Fransızca kürsüsü profösürlerinden F C. de Sumichrast tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir. İstanbul’u romantik bir yazarın gözünden anlatan çok önemli bir seyahatnamedir. Théophile Gautier, İstanbul’u gezip ondan çok etkilenen önemli bir Fransız yazarıdır. İstanbul’da gördüğü manzaralar, yapılar, çarşılar, insanların giyim ve davranışları ve Boğaziçi onu çok etkilemiştir. Yazarın amacı şehrin ruhunu anlamak, insanlarıyla kaynaşmak, her saniyesinden zevk alıp rengarenk şivesini paylaşarak içsel ritmine ayak uydurabileceği kadar uzun bir süre kalmaktı. İstanbul’un 19. yüzyılın ortalarındaki durumuna ilişkin betimlemeleri son derece güçlü ve berraktır. Şehir duvarlarının etrafında ağırbaşlı atlı araba gezileri, Ramazan’ın şenlikli geceleri, önemli tahribatlara neden olan büyük yangınlar, Küçüksu’daki piknikler, kahvehaneler, Karagöz, Yahudi ve Rum mahalleleri, Türk hamamları, Kadıköy, Prens Adaları, Kağıthane ve Boğaziçi.. Gautier, hepsini bir doğubilimcinin aşırı tutkusundan öte, bir rüya şehri yaratan sanatsal bir dille anlatmıştır. Kitapta İzmir için de bir bölüm ayrılmıştır. Blackmer 658 [Paris, 1853 baskısı]

Detaylar
Lot: 189 » Nadir Kitaplar

The Lives Of The Right Hon

Augustus Jessopp (editör) ve Roger North, The Lives of the Right Hon. Francis North, Baron Guilford ; the Hon. Sir Dudley North ; and the Hon. and Rev. Dr. John North, George Bell and Sons, London, 1890. 3 cilt: viii, 435 s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 çelik baskı gravür ; [2], 342, [2] s, başlık s önünde 1 çelik baskı gravür ; [2] 347, [1] s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 çelik baskı gravür, indeks, ex-library, 18.5 x 11.5 cm, yayıncısının bez ciltlerinde. Roger North (1651-1734) kitabın 2. ve 3. ciltlerinde babası Dudley North’un (1641-1691) biyografisini ve yayınlanmamış yazılarını sunmaktadır. Kitabın ilk baskısı 1744 tarihlidir. Dudley North, İzmir’de ticaret ve komisyonculuk yapan bir tüccarın yanına çırak olarak girdi. Bu döneme ait anıları oğlunun notları ile zenginleştirilmiş olarak Remarks from Smyrna başlıklı bölümünde sunulmaktadır (II/s 33 vd). Bu bölümde yerli Rumlardan alınan vergiler, lonca teşkilatları, Rumların fakirliği, sivil mimaride gösterilen özensizlik, yiyecek ve içeceklerin bolluğu ve çeşitliliği gibi konularda bilgiler verilir. Sonraki Mr. North’s Removal from Smyrna to Constantinople başlıklı bölümde (II/s 48 vd) Dudley North’un İstanbul’da Levant Şirketi’nin hazinedarı olarak geçirdiği hayat ve başında geçen olaylara ait anekdotlar anlatılır. Burada şirketin muhasabesini ve hukuk işlerini üstlenen North, Türkçe’ye tam olarak hakim bir insan olarak dragoman ve başka yardımcılara ihtiyaç duymadan şirketin bütün Türkçe muhaberatını yerine getirir, beşyüzden fazla davaya girerek şirketin haklarını gözetir. Bu bölümde Osmanlı hukuk sisteminin işleyişi ve özellikle davaların çözümlenmesinde takip edilen yöntemler hakkında olağanüstü değerli bilgiler verilir. Sonraki, yabancı tüccarlardan haksız yere alınan vergi ve harçların anlatıldığı A Relation of Diverse Turkish Avanias, Since the Government of Cara Mustapha Pasha, Vizier Azem (II/s 84 vd) başlıklı bölümde Dudley North’un konu hakkında yazdığı notlar nakledilmektedir. Kitapta Dudley North'un özellikleri, hatıraları, başından geçen olaylar ve İstanbul'da yaşadığı döneme ait notlar da aktarılmaktadır. Bu sayfalarda İstanbul'da yabancı elçilere verilen değer, gördükleri muamele, Sultan'ı Hristiyan yapmak amacıyla İstanbul'a gelip sokaklarda vaaz veren kuakerin deli zannedilerek tımarhaneye kapatılması, North'un bir arkadaşı ile beraber bilimsel esaslara göre çizdiği topoğrafik İstanbul haritası, Osmanlı mimarisi, inşaat teknikleri, kullanılan malzemeler, Türklerin özellikleri, İstanbul'da kahve kültürü ve esirlerle ilgili çeşitli anekdotlar anlatılır. Bu bölümde İstanbul Yahudileri hakkında verilen kapsamlı bilgiler de oldukça ilginçtir. II/s 253-264 arasındaki appendix I bölümünde Edirne'de bir Osmanlı şehzadesi için yapılan sünnet töreninin anlatıldığı mektubun metni sunulmaktadır.

Detaylar
Lot: 191 » Nadir Kitaplar

Eskişehir, Ankara, Konya, Adana Ve Tel-Aviv Seyahatnamesi

Dorothy Mills [Dorothy Rachael Melissa Mills (Walpole)], Beyond the Bosphorus, Little, Brown and Company, Boston, 1926. 224 s, başlık s önünde 1 levha (yazarın portresi), metin dışındaki 23 levhada 34 fotoğraf, 22.5 x 14.5 cm, yayıncısının bez cildinde. Dorothy Mills (1889-1959) Anadolu’da Ankara (s 17-36), Eskişehir, Konya ve Adana’da gördüklerini objektif, gerçekçi ve acı bir dille anlatır. Daha sonra Suriye, Kudüs, kuzey ve güney Filistin, Tel Aviv, Ürdün, Irak çölleri ve Musul’u gezmiş buralarda gördüklerini de yakın tarih, politik olaylar, kültürel yaşam gibi konular ve yorumlarla zenginleştirerek anlatmaktadır. Bu arada Suriye’nin kentleri, şeytana tapanlar ve Hristiyanların durumunu da bağımsız başlıklar altında inceler.
The authoress here leads us to new and strange adventures in Angora, Syria, Palestine, and Iraq. The prelude tells of a beginning by no means auspicious, but introduces us to a spirit which, rising above all discomforts some practically self-inflictedconducts the writer to the opening scene in Anatolia. Here her greatest adventure was her being privileged to witness from a balcony of the Forum the sitting of the National Assembly of the now hatted and beardless Turks. The " Drama of the Taurus," the best-told romance of the book, concerns a Russian ex-Prince turned hermit in the mountains of Asia Minor. Of Adana there is little good said ; visits there going and returning appear to have been equally uncomfortable for a woman travelling all alone. The Holy Land," which occupies the largest section of the book, has been so much described recently that it must be difficult to write anything new, but the very full account given here of Lord Balfour's visit last year to Palestine is of genuine interest. " It was a theatrical coup d'itat that to the Jew of Palestine crystallized and made tangible the half-baked dreams of centuries." The greatest day that Jerusalem has known since Solomon laid the foundation stone of the temple," were words uttered in the author's hearing by a highly educated and cosmopolitan Jew, that famous first of April. Regarding the Dead Sea the writer exercises a great deal of morbid fancy, and finds on the road to Es Salt much exaggerated peril. On the other hand, Across the desert to Iraq " is a narrarive, racily told, of real excitement. Indeed, it is for its adventures and thrilling incidents rather than its sober facts that the book can be recommended.
Lady Dorothy Mills ise Ankara’yı 1926 yılında ziyaret etmiş, dönemin Ankara’sı hakkında son derece ilginç bilgiler vermiştir.

Detaylar
Lot: 193 » Nadir Kitaplar

Bodrum'un Arkeolojik Tarihi Açısından Çok Önemli Bir Eser

C[harles]. T[homas]. Newton, Travels & Discoveries in the Levant, Day & Son Limited, London, 1865 (1. baskı).
2 cilt birarada:
xii, [2], 360 s, başlık s önünde 1 katlanır harita, 2 katlanır harita, metin dışında 13 levha, metin içinde 9 tahtabaskı gravür;
xii, [2], 275 s, başlık s önünde 1 katlanır harita, metin içinde 29 tahtabaskı gravür, metin dışında 15 levha, 2 katlanır harita, ön kapak içinde 1 mükafat etiketi, 25 x 15.5 cm, döneminin sayfa kenarları ve yan sayfaları ebrulu deri cildinde.
2. cildin metni yazarın A History of Discoveries at Halicarnassus, Cnidus, and Branchidce (London, 1862-1863) başlıklı kitabının özetidir.
Weber 636, Blackmer 1193, Atabey 869
This very interesting work describes Newton's activities in the Levant from 1852 to 1859. The text is in the form of letters and begins with Newton's appointment as vice-consul at Mitylene in February 1852. There are long notices on Mitylene, his life there, the local residents, and the archaeological sites. Newton also spent several months at Rhodes as acting consul (April 1852 to Jan. 1853), and in 1854-5 he carried out excavations at Kalymnos. In 1856 he began the series of expeditions to the coast of Asia Minor which resulted in the excavations of the Mausoleum of Halicarnassus. Volume 2 of the Travels contains a popular account of his discoveries at Halicarnassus. The plates include views in Rhodes, Cos, Kalymnos and Mitylene, as well as illustrations of the sculptures from the Mausolem (lithographs, etchings and photolithographs after photographs by F. Bedford, D. Colnaghi and A. Berg, possibly Albert Berg author of Die Insel Rhodus.) The appendix to vol. 1 contains D. E. Colnaghi's account of his tours in Lycia and Mitylene in 1854.
The expeditions to Asia Minor took place over a period from October 1856 to June 1859 and were mostly concerned with the excavations of the Mausoleum at Halicarnassus. Viscount Stratford de Redcliffe sponsored the first excavation of the Mausoleum, and Newton has dedicated the work to him.

Charles Thomas Newton (1816-1894), Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılan Mausoleion'u ortaya çıkarmış İngiliz arkeolog. Londra'da British Museum'un Eski Yunan ve Roma bölümünün sorumlusu olduğu dönemde, bu koleksiyonun genişlemesini sağlamıştır. Müzenin eski çağı kapsayan bölümünde asistanlık yaparken (1840-52) Midilli Adasındaki Mytilene'ye konsolos yardımcısı olarak atandı. 1852-55 arasında Kalymnos Adasındaki bir dizi yazıtı ele geçirdi. Halikarnassos'ta (Bodrum) yürüttüğü kazılarda, Mausoleion'un kalıntılarını, ardından Knidos'un yerleşim planını ortaya çıkardı. Halikarnassos'taki kalıntıların yanı sıra, İstanbul'dan bir tunç Delphoi yılanını, bir Demeter heykelini, Knidos'taki büyük aslanı ve Didyma (Didim) yolunun iki yanında bulunan Brankhosoğulları (Brankhidai) heykellerini ülkesine götürdü. Başlıca yapıtı A History of Discoveries at Halicarnassus, Cnidus, and Branchidae'dir (R.P. Pullan ile birlikte, 2 cilt, 1862-63 ; Halikarnassos ile Knidos'taki Kazıların Öyküsü ve Brankhosoğulları).

BAŞKA: Bodrum’un eşsiz güzelliğinin bir parçası olan Halikarnas Mozolesi nerede? Nasıl gitti hiç düşündünüz mü? Tarihimizin eşsiz bunca eseri neden British Museum’da. Bu yazımızda bu sorulara cevap arıyoruz. Yazıya tüm bu olayların esas kahramanı olan C. T. Newton’dan başlıyoruz. Charles Thomas Newton 1816 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. 1833 tarihinde Oxford Üniversitesine giren C. T. Newton, 1837 tarihinde buradan Arkeoloji mezunu olmuştur. Mezun olduktan sonra Dünyanın en prestijli müzelerinden birisi olan British Museum’da asistan olarak çalışmaya başladı. Arkeoloji alanında önemli kazılar yapan Newton dünya tarihi için son derece önemli bir yere sahip ; çünkü bugün Anadolu’dan İngiltere’ye götürülen ve orada sergilenen eserlerin çoğu onun sayesinde kaçırılmıştır. Tam da burada Oryantalizm-Şarkiyatçılık kitabının yazarı Edward Said’i anmadan edemeyeceğim. Edward Said büyük esri olan Oryantalizm-Şarkiyatçılık kitabında C.T. Newton döneminde yapılan Arkeolojik faaliyetlerin birer sömürge anlayışının ürünü olduğunu belirtmektedir. British Museum bu nedenle eşi benzeri bulunmayan eserlerle doludur. 1853 ve 1854 yıllarında Rodos’ta kazı çalışmaları yapan C.T. Newton 1854 ve 1855 yıllarında Kalymnos kazılarını yaparak müzeye önemli bir seri kazandırmış oldu. Dünya tarihi arkeoloji konusunda C. T. Newton’dan çok şey öğrendi ; özellikle Anadolu tarihinin derinliklerine inan C.T. Newton 1856-1857 yıllarında Bodrum’da kazı çalışmaları yapmıştır. Bu kazı çalışmalarında Halikarnas Mozolesini ortaya çıkardı. Bodrum’un derin maviliğinin eşsiz güzelliğinin bir parçası olan Halikarnas Mozolesi C. T. Newton tarafından İngiltere’ye taşınmıştır. Hatta bu konuda ilginç bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim Halikarnas Balıkçısı olarak tanıdığımız Cevat Şakir Kabaağaçlı Bodrum’da ki sürgün günlerinden birisinde Bodrum Kaymakamı ile kafa kafaya vererek İngiltere’de British Museum’da sergilenen Halikarnas Mozolesinin iadesi için mektup yazar. Kraliçe’ye hitaben müthiş bir üslupla yazılan mektupta Mozolenin Bodrum’a ait olduğunu ve Bodrum Mavisinin Halikarnas Mozolesi için öneminden bahseder. Mektup İngiltere’ye gönderilir. Günler sonra cevap gelir. Kraliçe bu mektuptan dolayı teşekkür eder ve British Museum’da sergilenmekte olan Halikarnas Mozolesinin sergilendiği salonun Bodrum Mavisine boyandığını yazar. Maalesef Bodrum Maviliğinin kanatları altındaki Halikarnas Mozolesi halen İngiltere’de British Museum’da sergilenmektedir. C. T. Newton, Halikarnas Mozolesinin ardından Knidos antik kentinde kazılar yapmıştır. Bu kentte yapılan kazılar neticesinde bulunan Knidos Aslanı İngiltere’de British Museum’da sergilenmektedir. Bu eserlerin çoğunun numaralandırılmasında tarih olarak 1855-1860 tarihleri verilmektedir. Yani C. T. Newton’un bu bölgelerde yaptıkları kazı tarihleri… C. T. Newton bununla da kalmamış daha ilerlemiştir. Milas, Kıbrıs, Sicily, Pirene, Smyrna, Efes gibi tarihsel açıdan son derece önemli yerlerde kazılar yapmıştır. C. T. Newton arkeolojik çalışmalarına Mısır ve Atina’da yaptığı kazıları da katmıştır. C. T. Newton’un bu buluşları birçok çalışma ile ödüllendirilmiştir. Bu alanda birçok eser de yayınlayan C. T. Newton’un bu bölgelerle ilgili bilgilerde vermektedir. 28 Kasım 1894 tarihinde hayatını kaybedinceye kadar birçok önemli arkeolojik kazıya imza atan C. T. Newton Batının iştahını da kabartmıştır. British Museum’dan biraz bilgi vermek gerekiyor. 1753 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da İnsanlık Tarihi ve Kültürü türünde kurulmuştur. Yıllık yaklaşık olarak yedi milyon insanın gezdiği müze dünyadaki en önemli müzeler arasında yer almaktadır. Dünyanın birçok yerinden önemli eserler çeşitli yollarla İngiltere’ye kaçırılmış ve burada sergilenmektedir. Anadolu’dan da birçok eser maalesef halen burada sergilenmektedir. Halikarnas Mozolesi, Pirene şehrinde bulunan kalıntılar, Osmanlı Dönemine ait çiniler vs yaklaşık 100 önemli eser halen burada sergilenmektedir.

Detaylar
Lot: 194 » Nadir Kitaplar

Türkiye Dahil Akdeniz Seyahatnamesi

John Bancroft Devins, The Classic Mediterranean, American Tract Society, New York, 1910. 256 s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha (Akdeniz haritası), metin içinde birçok resim, 21.5 x 13.5 cm, yayıncısının dekoratif bez cildinde. İstanbul, İzmir ve Efes dahil olmak üzere (s 85-132) Akdeniz havzasını içeren geniş kapsamlı bir seyahatnamedir.

CONTENTS:
Chapter I. The Classic Mediterranean – Its Romance and History
What Robert Browning Saw at Gibraltar – Thackeray's Experiences on the Sea – The Human Race at School – A Prayer for Sir Walter Scott

Chapter II. Madeira and the Azores
Entering the Harbor of Funchal – Travel by Sledge and Toboggan – Gambling in the Casino – Beautiful Gardens in Ponta Delgada

Chapter III. Gibraltar and Tangier
The Great Rock with a Noble History – Its Value to Great Britain – A Representative City of Morocco – France in Northern Africa

Chapter IV. Granada and the Alhambra
The Last Stronghold of the Moors in Europe – Fascination of the Alhambra – Splendid in Its Ruins – Seville and Cadiz

Chapter V. Algiers and Malta
An Arab Proverb to Describe a City – Algerians Through American Eyes – England's Eye in the Mediterranean Sea St. Paul's Bay

Chapter VI. Greece in Song and Story
History and Poetry Attest Noble Deeds – Famous Ruins in Athens – An Interview with King George – Excavations at Corinth

Chapter VII. Constantinople Old and New
The City on the Bosphorus Founded by the Greeks – The Seat of Moslem Rule – The Bible House, and the Mosque of St. Sophia

Chapter VIII. Under the New Constitution
The Young Turks in Control – Liberty Undergoing a Severe Test – America's Influence in the Empire – A Chat with an Ambassador

Chapter IX. Cross and Crescent in Conflict
Missionary Influence Extended – The Gospel in Many Tongues – The Moslems Alert and Aggressive – The Struggle to be Continued

Chapter X. Smyrna and Ephesus
Education and Missions – Polycarp's Confession and Tomb – How Brigands Ply Their Vocation – John's Letter to Smyrna – Paul's Prayer

Chapter XI. Beirut, Damascus and Baalbec
The American Press and the American College Message of a Veteran Missionary – Damascus and the Temple Ruins at Baalbec

Chapter XII. Higher Education in Turkey
Colleges Founded by Missionaries and Backed by American Gold – Instruction, Not Conversion, the Aim of Some Institutions

Chapter XIII. Nazareth and the Sea of Galilee
The Boyhood Home of Jesus – A Part of Palestine Replete with Bible History – Sites of Capernaum and Bethsaida

Chapter XIV. Jerusalem and the Jordan Valley
Through the Plain of Sharon – Interesting Days in the Holy City – Bethlehem, and the Mount of Olives – On the Way to Jericho

Chapter XV. Egypt and the Nile
The Gift of the River – Tribute to Turkey and Under the Control of England – A Holy War Suggested – The Suez Canal

Chapter XVI. Italy: People, Art and Religion
Naples and Vesuvius – Messina and the Disaster – Rome: Churches, and Ruins – Florence : Art and Romance Pisa and Its Leaning Tower – Venice, a City in the Sea

Chapter XVII. The Cruise of the Arabic
Three Continents and Many Countries Visited – Excursions in Spain, Greece, the Holy Land, Egypt and Italy Lasting Friendships formed
Home Thoughts from Europe

LIST OF ILLUSTRATIONS

Mediterranean, Bird's-eye View of the
Palermo, Sicily, View of
Jaffa Harbor
Funchal, Madeira
Funchal, Toboggan Slide
Ponta Delgada, A Garden in
Azore Islands, Native Costume
Gibraltar, Rock of
Granada, The Generaliffe Near the Alhambra
Granada, The Alhambra
Granada, Street Scene in
Seville, Garden of the Alcazar
Seville Cathedral, Tomb of Columbus
Seville, Cathedral and Giralda
Algiers, A Mosque in
Algiers, Women in Street Costume
Algiers, Plaster Cast of Geronimo
Malta Harbor
Malta, St. Paul's Bay
Greece, The King and Queen of
Athens, The Acropolis by
Athens, The Caryatides
Athens, The Stadium
Athens, Mars' Hill, Where Paul Preached
Aero-Corinth
Corinth, Remains of a Christian Church at
Constantinople and the Bosphorus
Constantinople, The Bible House
Constantinople, Mosque of St. Sophia
Constantinople, The Imperial Palace
Smyrna, American Collegiate Institute
Smyrna, At Tomb of Polycarp
Ephesus, Gateway of St. John's Church
Beirut, Place de Canon
Beirut, Rev. Dr. H. H. Jessup
Constantinople, Robert College
Beirut, Syrian Protestant College
Beirut, Rev. Dr. Howard S. Bliss
Nazareth, The Village and Fountain of Mary
Galilee, Tiberias and the Sea of
Jerusalem, David Street
Jerusalem, Russian Pilgrims
Jerusalem, A Band of Lepers
Good Samaritan Inn
Jerusalem, Church of the Holy Sepulcher
Bethlehem, Church of the Nativity
Jerusalem, Gethsemane and Its Keeper
Jerusalem, Damascus Gate
Nile, Sailing on the
Cairo, An Egyptian Woman
Pyramids, Climbing the
Sphinx and the Pyramids, The
Cairo, Seti I. in the Museum of
Naples and Vesuvius, Bay of
Naples, Street Scene in
Sicily, A Sicilian Cart
Messina Before the Earthquake
Messina, Ruins of
Messina, The New
Rome, The Appian Way
Rome, St. Peter's
Florence, The Campanile
Florence on Holy Saturday
Fiesole, Near Florence
Pisa, Leaning Tower and Cathedral
Venice, Bridge of Sighs
Venice, The Winged Lion of Cover and
Venice, On the Grand Canal
Arabic Party, Some Members of the
Leonard, Rev. Dr. Joel
Lord Bishop of Ontario, The

Detaylar
Lot: 195 » İmzalı Nadir Kitap

İstanbul’daki Büyük Saray Hakkında Yayınlanan İlk Kitap Yazarından İmzalı

[Charles] Jules Labarte, Le Palais Impérial de Constantinople et ses Abords, Sainte-Sophie, Le Forum Augustéon et l’Hippodrome, tels qu’ils existaient au dixième siècle, Librairie Archéologique de Victor Didron, Paris, MDCCCLXI [1861]. 240 s, metin sonunda 1 renkli harita, biri renkli 2 katlanır plan, yazarından ithaf imzalı, 32 x 24 cm, sırtı bez, kapakları ve yan sayfaları ebrulu cildinde. Charles Jules Labarte (1797-1880) Fransız avukat ve sanat tarihçisidir. Labarte eserinde Bizans kaynaklarına dayanarak Büyük Saray’ın detaylı bir planını çıkarmaya çalışmıştır. 4. yüzyılda yapılmaya başlanan ve şimdiki Sultanahmet Camisi'nden Marmara kıyısına kadar gelişip başlıbaşına bir şehir görüntüsü kazanan Büyük Saray, 11. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Daha sonra Bizanslılar ve Osmanlılar Büyük Saray'ın üzerine başka yapılar inşa etmiştir. Müstakil olarak Büyük Saray'ı anlatan ilk kitap müzayedemizde sunulan Labarte’nin eseridir. Sonradan, Montucci Labarte'nin kitabındaki planlardan yola çıkarak sarayın topoğrafyasını çıkartmış, Paspatis 1885'te Atina'da yayımladığı kitapta ilginç ayrıntılar vermiştir. F. von Reber, 1891'de yayınlanan kitabında sarayın çeşitli bölüm ve dairelerinin yerlerini göstermeye çalışmış, aynı tarihte Rus Bjeljaeff de Saray hakkında üç makale yazmıştır. Bu kitap çok nadir olduğundan ülkemizdeki tarihçiler tarafından yeterince kullanılmamıştır.

Detaylar
Lot: 197 » Nadir Kitaplar

Gayet Gösterişli Ve Hacimli Bir Ortadoğu Seyahatnamesi

[Jacques] Mislin, Les Saints Lieux: Pelerinage à Jerusalem en passant par l’Autriche, la Hongrie, la Slavonie, les Provinces Danubiennes, Constantinople, l’Archipel, le Liban, la Syrie, Alexandrie, Malte, la Sicile et Marseille. Paris Jacques Lecoffre et Cie, libraires editeurs, 1858 (2. baskı). 3 cilt: xxxiii, [2], 595 s, metin sonunda 2’si katlanır 3 harita, indeks ; 612 s, metin sonunda 5 plan, indeks ; 548 s, 4 harita/plan (1’i renkli), indeks, döneminin sırtları deri, kapakları armalı bez, sayfa kenarları altın yaldızlı ciltlerinde. 1. baskı 1851 yılında yapılmıştır. Jacques Mislin (1807-1878), Fransız asıllı katolik papazdı. Doğu yolculuğuna Temmuz 1848’de başladı. Müzayedeye sunulan bu mufassal seyahatname yazarın Avusturya, Macaristan, Slovakya, Balkanlar, İstanbul (1. cilt s 87-134), Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır, Malta ve Sicilya’yı kapsayan seyahatnamesidir. Bu önemli kitabın sonradan İspanyolca (1852), Almanca (1852 ve 1860) ve İtalyanca (1858) baskıları da yapılmıştır. Blackmer 1142
Yazar Péra’da bir Rum tarafından işletilen hôtel de l'Europe’da kalır.
“On a déja compris la valeur de ce mot: bakchis c'est le premier élément de la langue turque, l'alpha et l'oméga de l'empire des Osmanlis ; c'est le premier mot qu'on entend quand on met le pied sur la terre de Mahomet, et le dernier quand on la quitte.” (s 88) diyerek Türklerin ülkesine gelen yabancının ilk ve son duyacağı sözün bahşiş olacağını vurgular.
Tophane’de karaya çıkar çıkmaz yaşadığı hayal kırıklığını yazmadan edemez (s 88):
“Le premier aspect de Constantinople excite l'admiration ; mais à peine a-t-on touché le rivage, que le désenchantement commence. On débarque à Galata, le quartier du commerce, des bateliers, des cafés, des marchands de comestibles ; mille hangars en planches, obscurs, malpropres, garnissent ou obstruent le passage. Des centaines d'individus se pressent autour des fontaines ; si jusque-là vous avez pu vous garantir de la boue et des fondrières qui sont au milieu de la rue, des porteurs d'eau, avec leurs outres d'où l'eau s'échappe de toutes parts, vous arrosent abondamment en passant.”
İstanbul bir tezatlar şehridir. Yazar, “Deux choses ici ont surpassé mon attente : la beauté de Constantinople vue de loin, et sa laideur vue de près.” diyerek bunu açıkça ifade eder. (s 90)
Mislin’in altı hafta kaldığı şehirde en çok etkilendiği yer hiç şüphesiz Boğaziçi’nin kendi doğal güzelliğidir (s 90):
[..] la capitale des sultans est une ville de perspective, une ville peinte, un camp magnifique dressé sur la limite de deux mondes. Tout ce qui est l'œuvre de la nature sur le Bosphore est admirable ; ce qui a été fait par l'homme est mesquin : ces maisons, ces palais, ces kiosques et même le sérail, ne sont que des planches chargés de rouge, de vert et de jaune ; ce sont des décorations de théâtre. Le Bosphore, comme un fleuve majestueux, serpente entre des collines couvertes d'arbres gigantesques ; dans toutes les vallées il y a un village ; le long des deux rives, on ne voit qu'une suite de maisons de campagne, de grandes casernes peintes en rouge, des batteries de canon, la flotte turque mouillée devant le palais du Grand Seigneur, d'anciens châteaux du moyen âge ; ensuite viennent des anses d'une merveilleuse beauté, des cimetières toujours ombragés de cyprès, des groupes de femmes assises sous des platanes ; puis les Eaux douces d'Asie, avec leurs kiosques et leurs vertes pelouses ; enfin Thérapia et Bujukdéré, lieux charmants, habités par les ambassadeurs et les riches négociants grecs et arméniens.
Yazar, “Quand je fus installé dans mon hôtel, je commençai mes visites. Je n'ai pas l'intention de faire la description de Constantinople : ce travail serait déplacé ici ; d'ailleurs, il a été fait un grand nombre de fois : je toucherai seulement quelques points dont les voyageurs se sont moins occupés.” diyerek Konstantinopolis’i anlatmak niyetinde olmadığını, sadece başka seyyahların değinmediği konuları anlatmak istediğini ifade etmiştir (s 89).
Tophane’den Péra’ya çıkan dar sokaklarda yük taşıyan eşek ve katırların arasında kalan insanların karşılaştacağı ezilme tehlikesini, sokak köpeklerini, yangınları, kimsenin yüksek maliyetleri göze alıp kargir ev inşa etmek istemediğini, ne kadar sağlam olursa olsun bunların hep ahşap evlerin arasında kaldığını ve yangın başlayınca bunların ateşten kurtulma şansının bulunmadığını, buna bir de ahşap ev inşaatından nemalanan lobinin (oducular, hamallar, ameleler vs) gücü eklenince şehirde kargir evin hiç şansının kalmadığını, yüksek konut kiralarını anlatır. Şehrin yerleşik ve yabancı nüfus bileşimini verir (s 93-94). Altı yıldır etkin olan koleradan günde yüz kişinin öldüğünü, kaderci müslümanların hiç önlem almadığını, hatta hastalığı alaya aldığını anlatır. Mevlevi dervişlerini, Abdülmecid’in Selamlık merasimini gayet canlı bir şekilde tasvir eder. O sırada Aya Sofya’yı tamir etmekte olan Fossati ile birlikte camiye gider ancak tüm iç mekanı kaplayan iskelelerden ötürü pek bir şey göremez. Bebek, Galata gibi semtlerde çeşitli Fransız tarikatlarına mensup misyonerler tarafından kurulan okul, kilise gibi yerleri ziyaret eder. Hariciye nazırı Sadık Rifat Paşa’nın yalısında iftar yemeği davetine katılır.
Kağıthane ziyaretinde denizdeki su kaplumbağalarını görür (s 107):
A l extrémité du port, deux vallons, arrosés par le Barbyzés et le Cydaris, se réunissent au promontoire de Sémystra. Au mois d'avril, ces prairies sont couvertes de gazon, de troupeaux, des chars dorés des odalisques, et de groupes d'enfants qui jouent à l'ombre des platanes ; maintenant elles sont desséchées comme les coteaux qui les environnent. La rivière est à peine assez profonde pour laisser glisser notre caïque à sa surface ; quelques tortues se traînent péniblement sur le rivage : chez les anciens les tortues étaient le symbole du silence ; il eût été difficile de mieux choisir. Des femmes turques et arméniennes cherchent de l'ombre, un délassement et de la fraicheur ; deux ou trois musiciens attendent quelques auditeurs. Le kiosque bâti par Amed III, qui voulait avoir une idée des eaux de Marly, ressemble à un palais depuis longtemps abandonné : pas une goutte d'eau n'anime les cascades de marbre, les jardins sont négligés, la maison tombe en ruines.
De là on peut visiter les aqueducs, les bends et les forêts de Belgrade et de Pyrgos, tous les ouvrages hydrauliques construits par les empereurs grecs et ottomans pour alimenter les nombreuses fontaines d'une capitale qui devra un jour succomber par la soif, quand il plaira à son futur conquérant de couper les aqueducs qui l'abreuvent. Ce fut dans les vallées des Eaux douces, de Pyrgos et de Belgrade que vint. déployer ses tentes l'armée de Godefroy de Bouillon, tandis qu'il avait son quartier général sous les platanes de Bujukdéré.
Pera’daki Küçük Mezarlık (s 111):
J'allai passer mes premières soirées sur le petit champ des morts : c'est le lieu de réjouissance des habitants de Péra, le seul où l'on puisse respirer un air moins brûlant que celui de la ville. Les Francs du voisinage y vont fumer le chibouk ou le narghilé, prendre du café, des sorbets et de la bière détestables ; une mauvaise musique, des cris et des disputes complètent les plaisirs des habitués du Campetto. C'est là que l'archevêque avait sa demeure ; il a préféré l'isolement des champs : tout autre eût fait comme lui. Un des derniers incendies est venu s'arrêter près de sa maison. Des femmes et des enfants sont là tous les jours, couchés dans les cendres et demandant l'aumône.
Seyyahların kitaplarında son derece nadiren hayat bulan İstanbul’un kedileri de Mislin’in kitabında küçük bir yer bulmuştur (s 112):
Un soir, j'entendis le feuillage des arbres s'agiter au-dessus de moi ; j'appelai : aussitôt un chat accourut à ma voix et vint se placer sur mes genoux. Je récompensai sa confiance par de nombreuses caresses : depuis, il vint tous les soirs me trouver au même lieu.

Detaylar
Lot: 198 » Nadir Kitaplar

Genç Amerikalılar İstanbul Yolunda

James D[abney]. McCabe, Round About Europe. The Adventures of of a Party of Young Americans in a Journey through Europe to Constantinople, DeWolfe, Fiske & Co., Boston, tarihsiz [c 1885]. [5-] 344 s, başlık s önünde 1 tahta baskı levha, metin içinde 250 kadar tahta baskı gravür, 23,5 x 17 cm, sırtı deri, kapakları karton cildinde (ön yüzü resimli). James Dabney McCabe’ın kitabı (1842-1883) İstanbul’a varmak üzere yola çıkan bir grup Amerikalı gencin hikayesinin anlatıldığı bir eserdir. 19. yüzyılda bu, coğrafyayı genç (ve o kadar da genç olmayan) okuyucular için daha ilginç olacak şekilde bir hikaye biçiminde sunmak popüler bir formattı. Karakterler egzotik topraklardaki turistik yerleri gezerken kitap hem bir gezi günlüğü hem de bir tarih kitabı işlevi görüyor. Kitap, Avrupa şehirlerinin, nehirlerin, manzaraların, katedrallerin, dağların, vb manzaralarıyla baştan sona resmedilmiştir. xiv. bölümde (s 333-344) İstanbul anlatılmaktadır. İçindekiler: Leaving Home, The Voyage to England, The Visit to London, A Week in Paris, Belgium and the Rhine, In Germany, From the Rhine to Mont Blanc, The Journey through Switzerland, Northern Italy, A Cruise on the Mediterranean, Rome and Naples, Sicily, Greece, Constantinople. Kitabın Our Young Folks Abroad: The Adventures of Four American Boys and Girls in a Journey Through Europe to Constantinople (Philadelphia, 1881) başlıklı başka bir baskısı daha vardır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 11
sonraki