• Müzayede Kataloğu (PDF)
  • Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

5.MÜZAYEDE "Nadir Kitaplar, Gravürler, Haritalar"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 23 Ağustos Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %18+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

Currency Converter:
  • Kategori: Nadir Kitaplar
Lot: 159 » Nadir Kitaplar

Charles White

[19. yüzyılda İstanbul’da zanaatler, sanatlar ve sosyal hayat] Charles White, Drei Jahre in Constantinopel, oder Sitten und Einrichtungen der Türken. Stuttgart, 1846. 3 cilt birarada: viii, 312, 324, 334 s, 15 x 11 cm, bez cildinde. Orijinali Three Years in Constantinople or Domestic Manners of the Turks in 1844 (London 1845) basılan kitabın Gottlob Fink tarafından yapılan Almanca çevirisi… İstanbul üzerine yazılmış en önemli seyahatnamelerden biridir. 1841 yılında İstanbul’a gelen ve burada üç yıl kalan Charles White (1793-1861) İstanbul ile ilgili son derece değerli bilgiler aktarmaktadır. Kitaptaki bilgilerin çeşitliliğinden, White’ın İstanbul hayatının çok farklı yönlerini derinlemesine gözlemlediğini görüyoruz. Toplumun değişik kesimlerinden birçok ileri gelen kişiyle görüşerek, gözlemlediği olayların mekanlarında bizzat bulunarak doğruluğu sınanmış bilgilere yer vermiştir. Kitapta ele alınan konuların çeşitliliği şaşırtıcı düzeydedir. Bedesten, çarşı-pazar, kahvehaneler, su şebekesi, kemerler, kütüphaneler, sahhaflar gibi konulardan tutun terlikçi, çorapçı, tütüncü, kürkçü, tülbentçi, helvacı fesçi esnafına, atık su sisteminden, tüketilen deniz kabuklularına, balık isimleri ve İstanbul florasından, Türk mutfağına kadar bir yabancının aklına takılabilecek, merakını uyandırabilecek her şeyi inceleyen bu eser bu bakımdan tam bir folklor hazinesidir. Charles White yedi kadar esere imzasını atmış, ülkede bulunduğu dönemde Morning Chronicle gazetesinin İstanbul muhabirliğini yapmış, Türk dostu bir İngiliz subayıdır. İstanbul’da bulunduğu sırada rütbesi albaydı. Eserini yazarken Ahmed Vefik Efendi’den büyük yardım gördü. Türklerin ve Müslümanların hayatıyla ilgili bir Avrupalı’nın başka türlü bilemeyeceği bilgileri edindi. Eserin Almanca baskısı da orijinal İngilizce baskısı gibi nadirdir. Blackmer 1789, Atabey 1331 [İngilizce baskı]

Detaylar
Lot: 163 » Nadir Kitaplar

Saraylardan Zindanlara Düşen Bir Elçilik Görevlisinin Hatıraları

A[lbert]. H[erny]. Wratislaw (editör) Adventures of Baron Wenceslaw Wratislaw of Mitrowitz, What He Saw in the Turkish Metropolis, Constantinople; Experienced in his Captivity; and after his happy Return to his Country, Committed to Writing in the Year of our Lord 1599. Literally translated from the Original Bohemian by A. H. Wratislaw, London, Bell and Daldy, 1862. xliv, 211, [32] s, ex-library, 19.5 x 13 cm, yayıncısının bez cildinde. 1597 yılında Linz’de Latince olarak yayımlanan Baron Wenceslaw Wratislaw’ın anıları 16. yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet düzeni, toplum yaşamı, Türk-Alman ilişkileri üzerine yazılmış çok ilginç tarihsel bir kitaptır. Wratislaw, 1591 yılında, Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Rudolf'un İstanbul'a gönderdiği olağanüstü elçilik heyetinin bir üyesi olarak ülkemize gelir. Wratislaw bu heyetin en genç üyesidir. İyi bir gözlemci olan Wratislaw, İstanbul'da geçirdiği ilk iki yıl süresince hayatından pek memnundur. Osmanlı başkentinin görülmeye değer yerlerini gezer, Saray’da yemeklere katılır, anıtları inceler, Galata’nın renkli kozmopolit dünyasını keşfeder. Sultan’ın atlarından, halkın beslediği sokak hayvanlarına, Avrat pazarında satılan insanlardan, Türklerde kadın erkek ilişkilerine, evlenme törenlerine değin ilgilenmediği konu yoktur. Ne var ki, bu tatlı ve renkli hayatın bir de "öteki" yüzü vardır, askerler, egemen sınıfın çıkarları savaşa sürülüyor, hatta düşmana satılıyordu. Hiç söz hakkı olmayan halk, padişahın kıvancıyla yaşıyor, küffar ülkelerinin fethi düşleriyle avunuyordu. Bu dönemde beş kez sadrazamlığa getirilen Sinan Paşa'ysa, akıllara durgunluk verecek ölçüde büyük bir servetin sahibi olur. İşte böylesi bir adamın düşmanlığını üstlerine çeken elçilik heyeti üyeleri, tersane zindanına atılırlar. Wratislaw, 3 yıllık zindan hayatından sonra bir süre de forsa olarak bir Türk kadırgasında kürek çeker. Elimizdeki kitap, 16. yüzyıl İstanbul'unun değişik yüzlerini, acı ve tatlı yönlerini anlatan tarihsel bir belge değerindedir. Bu eser dilimizde Anılar – 16. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’ndan Çizgiler adıyla çevrilmiş 1981 ve 1996’da iki baskı yapmıştır. Rusça dahil çeşitli Avrupa dillerinde çeviri baskıları da vardır. Kitabın editörü olan Albert Henry Wratislaw ise (1822-1892) kökleri Habsburg İmparatorluğu’nda aristokrat bir aileye uzanan İngiliz tarihçisidir. Gayet nadir bir eserdir. Blackmer 1844

Detaylar
Lot: 164 » Nadir Kitaplar

Ünlü Julia Pardoe'nün İstanbul, Türkler Ve Adetleri Kitabı

[Julia] Pardoe, The City of the Sultan; and Domestic Manners of the Turks, Newman and Co., London [circa 1855] A New and Complete Edition Three Volumes in One. xvi, 240; viii, 254; viii, 259 s, ön kapak içinde 1 kitapçı etiketi, 13.5 x 9 cm, yayıncısının sayfa kenarları altın yaldızlı bez cildinde.
1835’de geniş bir İstanbul panoraması…
İngiliz şair, roman yazarı, tarihçi ve gezgin Julia Pardoe’nun (1806-1862) The City of Sultan and the Domestic Manners of the Turks (Sultanın Şehri ve Türklerin Âdetleri) adlı kitabını yazmasını, 1835 yılının Aralık ayında, İngiliz kraliyet ordusunda binbaşı olarak görev yapan babası Thomas Pardoe ile birlikte İstanbul’a gelmesine ve burada dokuz ay kalmasına borçluyuz. Seyahatname niteliği taşıyan bu eser İstanbul’daki sosyo-kültürel yaşama dair kapsamlı ve detaylı bilgileri ile dikkat çeker. Julia Pardoe hem daha önceki seyahat tecrübeleri hem de babasının itibarlı mesleği sayesinde haremlerden hamamlara, camilerden dergâhlara o dönemde bir gayrimüslimin girmesinin epey güç olduğu pek çok yere konuk olur. Osmanlı başkentinin doğal güzelliklerini, eğlence yerlerini, anıtlarını, çarşılarını dolaşan, çeşitli sosyal statüdeki kişilerin konaklarına konuk olan Julia Pardoe tüm bu deneyimlerinden edindiği bilgileri kendi gözünün gördüğü ve hissettiği biçimde bu seyahatnamesinde toplar.
Eserin ilk baskısı 2 cilt olarak Henry Colburn tarafından Londra’da basılmıştır (1837). Aynı yıl Carey, Lea & Blanchard tarafından yapılan bir Philadelphia baskısı vardır. 1838 tarihli 3 ciltten oluşan 2. baskı Londra’da Henry Colburn tarafından yapılmıştır. Biraz farklı bir başlıkla (The City of the Sultan, and Domestic Manners of the Turks: With a Steam Voyage Up the Danube) basılan tek ciltlik 4. baskı G. Routledge and Co. tarafından Londra’da 1854 yılına basılmıştır. 3. baskının basım bilgileri temin edilememiştir. Londra’da Newman and Co tarafından “A New and Complete Edition – Three Volumes in One” olarak basılan tarihsiz baskı ise oldukça nadir olup worldcat.org’a göre dünyada hiçbir kurumsal kütüphanede mevcut değildir.
Eser Türkçeye iki farklı çevirmen, Bedriye Şanda ve Banu Büyükkal, tarafından beş farklı adla çevrilmiştir. İlk olarak 1967 yılında Bedriye Şanda tarafından Yabancı Gözü ile 125 yıl Önce Istanbuladıyla çevrilen eser, 1997 yılında 18. yy’da İstanbul adıyla yeniden okuyucuyla buluşur. Bu eser 750 sayfa ve üç ciltten oluşan özgün eserin 212 sayfadan oluşan kısaltılmış bir çevirisidir. Daha sonra kitabın bir diğer çevirmeni olan Banu Büyükkal tarafından yapılan çeviri ilk kez 1999 yılında Boyner Grup Yayıncılık tarafından Miss Pardoe Gözüyle 19. yy Osmanlı Yaşantısıadıyla yayımlanır. Aynı çeviri 2004 yılında Şehirlerin Ecesi İstanbul: Bir Leydinin Gözüyle 19. yy’da Osmanlı Yaşamı adıyla Kitap Yayınevi aracılığıyla yeniden okuyucuyla buluşur. 544 sayfadan oluşan bu çevirinin eksiksiz, tam metin olduğu Yayıncı Notunda belirtilir. Türkiye İş Bankası Yayınları 2010 ve 2017 yıllarında aynı eseri yine Banu Büyükkal çevirmenliğinde Sultanlar Şehri İstanbul adıyla sunar.
Binbaşı Thomas Pardoe’nin ikinci kızı Julia, 1806 yılında Yorkshire eyaletinin Beverley kasabasında dünyaya geldi. Damarlarında İspanyol kanı bulunan babası Thomas, askerliği meslek edinmiş ve Waterloo Savaşı’nda büyük yararlılık göstererek kendine ün yapmıştı.
Julia’nın edebiyat merakı çocukluğunda başladı. Daha 14 yaşındayken ilk şiirlerini yazmaya başlayan Julia, bunları bir kitap haline getirerek aynı yıl içerisinde bastırdı. Halkın zevkini okşayan bu eserini oldukça ilgi gördü ve iki baskısı daha yapıldı.
Kadınların az olduğu şiir dünyasına adını yazdıran genç Julia’nın hayatı, ailesinin sağlığından endişe etmesi üzerine değişti. Bir süre iştahtan kesilen ve güçsüzlüğü günden güne artan genç kızın verem illetine tutulmasından korkuluyordu. Doktorların tavsiyesi üzerine, ailesi onu yurt dışında; ılımlı bir iklime göndermeye karar verdi. Julia’nın gideceği ülke Portekiz’di. On beş ay süreyle kaldığı ülkeyi gezip dolaşan, görülecek eserlerini ve anıtlarını notlarla saptayan Julia, bunları kitaplaştırarak edebiyat alanına yeni bir eser kazandırdı.‘’Traits Traditions of Portugal‘’(Portekiz’in Gelenekleri ve Özellikleri) adını verdiği kitabı 1833 yılında yayımladı. Eser, Portekiz uygarlığının ve insanlarının üzerinde bıraktığı izlenimlerden oluşmaktaydı.
Gezmenin, yeni kültürleri tanımanın tadına varan Julia Pardoe, 30 Aralık 1835 tarihinde abasıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu başkenti İstanbul’a geldi. Babasının seyahati hakkında bilgiler kısıtlı olsa da Türk-İngiliz ilişkilerinin gelişmesi için gerçekleştirilmiş bir ziyaret olabileceği düşünülmektedir.
Kendisinden yaklaşık yüz yıl önce Edirne ve İstanbul’da uzun uzun gezerek deneyimlerini aktaran Lady Mary Wortley Montagu’dan sonra, Türk insanı ve gelenekleri hakkında yazı kaleme almış ilk kadın olacak olan Julia, o sıralarda İstanbul’da bulunan ressam William Henry Bartlett tarafında resmedilme mutluluğuna da ermişti.
Pardoe, İstanbul gözlemlerini anlattığı kitabında daha önce Portekiz’le alakalı kullandığı anlatımı aşmış, politika dahil hemen hemen dokunmadığı hiçbir konu kalmamıştı. Kendini titiz bir vakanüvis(Osmanlı İmparatorluğu döneminde, zamanın olaylarını saptayıp tarihe geçirmekle görevli devlet tarihçisi) olarak tanımlayan Julia, modern bir gazeteci gibi çalışarak geçirdiği dokuz ay boyunca İstanbul’da gezmedik yer bırakmamıştı.
“Sultan’ın Şehri” adını verdiği kitabının önsözünde, Türkçe bilmemesinin büyük bir engel olduğunu aktaran bu seyyah hanımefendi, her yere Rum asıllı kadın bir tercümanla gitmişti. O yıllarda Fenerli Rumlar arasında, batı dillerine hakim pek çok kadının varlığı şüphesiz onun için ayrı bir şans olmuştur.
Ata binip İstanbul sırtlarında dolaşan, kayıklarla Haliç ve Boğaz’da karşında karşıya geçen Pardoe, Tophane’den Pera’ya yürüyerek yüksek kaldırımdan çıkmıştı. Başkent dışında, Bursa gezisi ve Uludağ’a çıkış öyküsü de tam bir maceraydı.
Julia Pradoe tam bir 19. yüzyıl romantiğidir. Sultanın Şehri’ndeki metinlerde kimi zaman konu dışı hikayeler anlatmıştır. Anlattığı hikayeler, doğu masallarının yeniden düzenlenmesi şeklindeydi. Pardoe, çocukken okuduğu bin bir gece masallarının kendisini çok etkilediğini söylemiş ama Osmanlı toplumunu yalnız bu açıdan gören yabancıları da eleştirmiştir. Ayrıca Doğu’yu statik değil, değişen bir yer olarak ele almıştır kitabında. Kitabın önsözünde kendini liberal bir yazar olarak nitelendiren İngiliz yazarın bu ifadeden kastı derin bir hoşgörü ve dostluk duygusunun bütün politik düşünceler ve ayırımlar üzerinde yer almasıdır.
Kitaplarında Osmanlı İmparatorluğu’ndaki halkların törelerini incelemiş ve halklar hakkında kendince karar vermişti. Her sahifesinde bin bir türlü bilgi olan ve yazarın tek sesle değil, birkaç sesle konuştuğu bazen Fransızca deyimler bazen de imlası tuhaf fakat yerinde kullanılan Türkçe ifadelerle bezenmiş bir kitap ortaya çıkarmıştı. Kitabı, 1836 İstanbul’unda yaşayanların toplumsal ve kişisel boyutlarını görebilme adına önemli bulgular içermektedir.
Julia Pradoe, Pera’daki diplomat çevresinin çok dedikoducu olduğunu kitabında. Metinlerde kulaktan dolma pek çok dedikodu kendine yer bulmuştur.
İlk baskısı 1837’de yapılan ‘’The City of the Sultan Domestic Manners of Turks‘’ (Sultanın şehri-Türklerin Ev Adetleri) eser öylesine bir rağbet görmüştür ki; 1838, 1845 ve 1854 yıllarında daha da genişletilerek üç cilt haline getirildikten sonra yeni baskılarıyla piyasaya sürülmüştü.
Gayet sıcak kanlı, zeki ve canlı bir üsluba sahip olarak nitelendirilen Julia Pardoe, hayatı boyunca yazdığı romanların yanı sıra; Fransa, İspanya ve Macaristan tarihi hakkında da eserler yazmıştı. Ama, kendisine en çok ün kazandıran hiç kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu’na ait eserlerdir. Bunlar arasında yukarıda sözü geçen eserden başka, 1839’da basılan ‘’The Beauties of the Bosphorus’’ (Boğaziçi’nin Güzellikleri) ve ‘’The Romance of the Harem” (Haremin öyküsü) dikkati çekmektedir. Boğaziçi’nin Güzellikleri adlı kitabında görsel hafızasının ne denli kuvvetli olduğunu bir kez daha ortaya oyan Pardoe, bu kitabında Türkleri ne kadar çok sevdiğini de kanıtlamıştı.
Türklere karşı ilgisi, oturmakta olduğu Londra’nın Bryanston Square meydanındaki dalgalanan ay yıldızlı Türk Bayrağını seyretmekle başlayan Julia Pardoe, o sıralarda Büyükelçi bulunan Mustafa Reşit Paşa’yla bir toplantıda tanışmıştı. Zaman geçtikçe Türklere karşı merakı daha da artmış ve sonunda İstanbul’a gelerek, rüyasını gerçekleştirebilmişti.
‘’Boğaziçi’nin Güzellikleri‘’ adlı eserinin başında ‘’Hayatta her zevkin geçirdiği üç aşama vardır. Bunlar; Umuş, oluş ve anıştır. Umuş en abartılısı, en çok hayale dayanandır. Oluş, elle tutulanı, en gerçeğidir. Anış ise en sakin ve en dayanıklı, aklı başında olanıdır‘’ ifadelerini kullanmıştır.
Osmanlı’nın renkli başkenti İstanbul’u ziyaretinden önce; aylar süresince bir gökkuşağı gibi parlak, bin bir gece masalları gibi romantik sahneler yaşamayı umduğunu, gerçekleşmesi olanak olmayan düşlerin rüyasını gördüğünü anlatmıştı. 1835 yılında Sultan’ın şehrine gittikten sonra, umuştan oluşa geçince romantik sisin dağıldığını, ancak bu sis altında beliren görünümün umulandan hiç de aşağı olmadığını sezdiğine işaret ederek ‘’İstanbul, doğanın başına yerleştirilen taçta en parlak mücevherlerden biri, berrak, sakin göğü, ışıldayan denizi, yeşilliklerle örtülü amfi tiyatro biçimindeki tepeleri, coğrafi durumu, siyasal önemi ve hepsinin üstünde bir Batılı göze sunduğu yenilikle onunla geçirilen her günün, her saatin son bulması istenilmeyen bir haz mevsimi yapıyor‘’ sözlerini dile getirmişti.
İstanbul’da yaşayan çeşitli vatandaşların özellikleri gibi, zamanın hükümdarı Abdülmecit’in yüz ve huy güzelliğini de gözünden kaçırmayan Julia Pradoe, Londra’ya dönüşünden sonra ünlü topografik peyzaj ressamı William Henry Barlett’in İstanbul’da yarattığı eşsiz eserler karşısında bu hayal şehrinde geçirdiği günleri anmış ve not edip kitabına geçirmişti.
Edebiyat alanında yapmış olduğu hizmetler nedeniyle, İngiliz hükümetçe kendisine emekli aylığının bağlanmasına 1860 yılında karar verilen Julia Pardoe, aylığın bağlanmasından iki yıl sonra 26 Kasım 1862’de Londra’nın Upper Montagu Street adresindeki evinde hayata gözlerini yumdu.
Blackmer 1253 [1. Baskı], Atabey 921 [1. Baskı]

Detaylar
Lot: 167 » Nadir Kitaplar

Süslü Ciltlerinde 1890’da Akdeniz Havzası Ve Türkiye

Joel Cook, The Mediterranean and its Borderlands, The John C. Winston Co, Philadephia, 1910 (ilk ve tek baskı). 2 cilt: çift renk başlık s, vii, 609, metin dışında baskılı pelür kağıdı ile korunmuş 25 levha ; çift renk başlık s, [2], 648 s, metin dışında baskılı pelür kağıdıile korunmuş 25 levha, 20.5 x 14 cm, üst kenarları altın yaldızlı desenli bez ciltlerinde.
1. Cilt “Western Countries” (Batı Ülkeleri), 2. cilt ise “Eastern Countries” (Doğu Ülkeleri) altbaşlığını taşır.
Amerikan kamuoyunun Akdeniz dünyasına ilgisi 20. yüzyılın başlarında artış göstermiş, eski medeniyetlerin beşiği olan bu havzada yer alan ülkelere gelecek seyyahların ihtiyaç duyacağı bilgilerin toplandığı eserler yazılmaya başlanmıştı. Müzayedeye sunduğumuz bu eser Akdeniz ve Ege denizine kıyısı olan tüm ülkeler hakkında yapılmış kapsamlı bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Filistin’den Mısır’a, İstanbul’dan Ege adalarına kadar olan tüm şehirlerin coğrafi, kültürel özellikleri ve arkeolojik kalıntılarının fotoğraflarla sunulduğu bu eser bir anlamda 20. yüzyılın başında bölgenin fotoğrafını çekmektedir. Kitabın Türkiye ile ilgili kısmında, Çanakkale ve Gelibolu’nun tarihteki önemine ve burada yaşamış olan uygarlıklara, Marmara Denizi ve Haliç’e, Bizans dönemine ait mimari eserlere, Avrupa ile Asya’nın birleşme noktasında yer alan İstanbul şehri ve bu şehrin Yedikule, Üsküdar, Galata, Pera, Tarabya, Kağıthane gibi önemli semtlerine, Topkapı Sarayı, Aya Sofya, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Köşkü gibi ihtişamlı yapılara, alışverişin cereyan ettiği pazarlara, cadde ve sokaklara, sokak köpeklerine, bölge halkına ve şehirde yer alan mezarlıklara kadar birçok farklı konuya değinilmektedir.

Detaylar
Lot: 168 » Nadir Kitaplar

Osmanlı İmparatorluğu'nun Tam Bir Etüdü

William Eton, A Survey of the Turkish Empire, in which are considered, I. Its Government, Finances, Military and Naval Force, Religion, History, Arts, Sciences, Manners, Commerce, and Population. II. the State of the Provinces, Including the Ancient Government of the Crim Tatars, the subjection of the Greeks, their efforts toward emancipation, and the interest of other nations, particularly of Great Britain, in their success, III. the Causes of the Decline of Turkey, and those which tend to the prolongation of its existence, with a development of the political system of the late Empress of Russia, IV. the British Commerce with Turkey, the ncecessity of abolishing the Levant Company, and the danger of our Quarantine regulations. with many other important particulars. London T. Cadell, jun. and W. Davies, 1801 (3. baskı). xxviii, 500 s, 21.5 x 13 cm, yan sayfaları ebrulu sırtı tümsekli modern deri cildinde. İngiltere'nin XVIII. yüzyıl ortalarında Britanya Adasını tamamen hükümranlığı altına aldıktan sonra bir imparatorluğa dönüşmesiyle birlikte Doğu, Londra'nın ilgi alanına girmeye başlamıştı. Daha önce genellikle seyyahların ya da maceraperestlerin masalsı anlatılarının, halkı eğlendirmek ve korkutmak için yapılan gazete haberlerinin gözde konusu olan Doğu ve Osmanlı İmparatorluğu, bu yeni devirde Aydınlanma Çağının birinci elden gözleme dayalı "Doğu'yu keşif" literatürünün bir parçası haline gelecekti. Bu eser İngiltere'de hızla büyüyen bu literatürün en önemli örneklerinden birisidir. Ticarî ve diplomatik görevleri sebebiyle uzun seneler İzmir, Basra, Malta ve Odessa'da kalmış olan William Eton 1794-1801 yıllarında, William Pitt kabinesinde Savaş Bakanlığı yapmış Henry Dundas'a "Doğu uzmanı" olarak hizmet etmiştir. Uzun süre Oriental Company nin temsilciliğini de yapmış William Eton'ın ticarî bağlantıları Osmanlı Imparatorluğu'nun pek çok bölgesinde bulunmasına imkan verirken, Ingiltere'nin St. Petersburg elçiliğinde sekreter olarak geçirdiği beş yıl bilhassa Prens Potemkin ile yakın bir ilişki içinde olmasını sağlamıştır. Yaptığı seyahatlerde ve üstlendiği görevler esnasında edindiği izlenimleri, 1802 ve 1807'de yayımlanan Authentic Materials for History of the People of Malta ve 1805'de yayınlanan A Concise Account of the Commerce and Navigation of the Black Sea başlıklı kitaplarda toplayan Eton'ın en çok ses getiren eseri, 1798'de ilk baskısı yapılan A Survey of the Turkish Empire isimli çalışmasıdır. Bu kitabın takip eden on sene içinde üç kez daha (1799, 1801, 1809) basılmış olması, gördüğü yoğun ilginin bir işaretidir. Başlığının da ima ettiği gibi A Survey of the Turkish Empire, bir seyahatname olmaktan ziyade Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki politik ve ekonomik etkisini artırmaya çalışan Ingiliz kabinesine sunulmuş bir rapor mahiyetindedir. Nitekim Eton, bir taraftan Osmanlı Imparatorluğu'nun siyasî, askerî, iktisadî vaziyetini tasvir edip, gündelik hayat hususunda okurlarını bilgilendirirken, diğer taraftan da Rusva ve Fransa'nın Osmanlı İmparatorluğu'na karşı takip ettikleri politika karşısında İngiltere'nin alması gereken pozisyonu ortaya koymaya çalışır. İngiliz emperyal düşüncesine hizmet eden ve onu yeniden üreten bir "uzman" olarak Eton, Fransız Ihtilâli ve Paris'in yayılmacı siyaseti nedeniyle, İngiliz ve Rus çıkarlarının "Ortadoğu"da, bilhassa Mısır'da birleştiğinin altını çizer. İhtilal Savaşlarıyla altüst olan Aydınlanma Çağı Avrupasının "Doğu"ya bakışını yansıtan kitap, aynı zamanda devrin oryantalist literatürünün de tipik bir örneğidir. Nitekim kitaba hâkim olan oryantalist "dejenerasyon" söylemiyle Osmanlı Imparatorluğu'nun “yükseliş ve düşüşünü" açıklamaya çalışan Eton, Osmanlı askerî teşkilatındaki zaafı çöküşün bir tezahürü olarak ele almaktadır. Ancak yazar Türkler ve Müslümanların umumî hassalarını, âdetlerini ve gündelik hayatlarını tasvire başladığında, Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasî başarılarını açıklayabilmek için devlet teşkilatı bahsinde bir anahtar olarak kullandığı bu "yükseliş ve düşüş" paradigmasını bir kenara bırakır. Zira Eton'a göre Türkler ve Müslümanlar kültürel açıdan, XIV. yüzyılda olduğu gibi XVIII. yüzyıl sonunda da "Batı"dan daha geridir ve geçen zaman içerisinde bu alanda hiç mesafe kaydedememiştir. Nitekim 'bağnazlıklarının bir sonucu olan kibirle malûl' olan Türkler'in "Batı"yı yakalamaları neredeyse imkânsızdır. Fikrî bakımdan İngiliz aydınlanmasının bir ürünü olan William Eton, "Osmanlı despotizmi ne de saldırarak, baskı altında ezildiğine inandığı Yunanlılar'ı savunur. Çağdağ Rumlar'ı, antik Yunan kültürünün devamı olarak takdim eden Eton, Rusya'nın Yunanistan'ı özgürleştirme çabasını onaylayarak, birkaç on yıl sonra Lord Byron ile zirveye çıkacak Filhelenist akımın öncülerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. William Eton'ın "Osmanlı despotizmi" ve kültürü konusunda kimi zaman aşırıya kaçan görüşleri, devrin bir başka önemli yazarı Thomas Thornton'ın eleştirilerine maruz kalmıştır. Onbeş sene kaldığı İstanbul'da yaptığı gözlemlere dayanarak yayınladığı Present State of Turkey başlıklı iki ciltlik kitabında, cesaret, temizlik gibi vasıflarını ve Osmanli kültürünün edebî zenginliğini ön plana çıkartarak Türkler'i öven Thornton, A Survey of Turkish Empire'da Eton'un yaptığı Osmanlı tasviriyle gerçeğe Baron de Tott'dan daha fazla yaklaştığını belirtir. Ancak Thornton'ın tasviri ile Eton'ın çizdiği resim arasında, neredeyse hiçbir noktada benzerlik bulunmaması dikkat çekicidir. Netice olarak William Eton okura, bir Aydınlanma Çağı diplomatının "Doğu" gözlemlerini ve kolonyal iktidarın siyasî hedeflerini sunarken diğer taraftan da Osmanlı İmparatorluğu'nun XVIII. yüzyıl sonlarındaki vaziyeti hakkında hem çağdaşı okuyucusuna hem de bugün bizlere bir resim sunar. Ancak bu değerlendirmenin, Eton'ın temsilcisi olduğu İngiliz emperyal politikası çerçevesinde şekillendirilmiş subjektif bir tarafının da bulunduğu akıldan çıkartılmamalıdır. Eton'un bu kitabı yayınlandığı dönemde büyük ilgi görmüş, İngilizce'de dört kez basılmış, Fransızca ve Almanca'ya da çevrilmiştir. Blackmer 558 (1. baskı), Atabey 409 (2. baskı)
Kitabın Türkçe edisyonu ise 19. Yüzyılın Başında Osmanlı İmparatorluğu (İstanbul, 2009) başlıklı kitaptır.

Detaylar
Lot: 174 » Nadir Kitaplar

Bir İtalyan'ın Istanbul Seyahatnamesi

G[iuseppe]. A[ntonio]. Borgese, Autunno di Costantinopoli, Fratelli Trevesi, Milano, 1929. xxviii, 142, [10] s, metin dışında 16 levha, 20.5 x 14.5 cm, 1500 adetlik numaralı baskının 466 numaralısı, kağıt kapağında.
G. Antonio Borgese (Polizzi Generosa 1882 – Fiesole 1952) est un écrivain, critique et universitaire italien. Après avoir fait ses études à Florence, il participe activement à la revue Leonardo et prend la direction de la revue Hermes. Jusqu’en 1931, il publie en Italie des recueils de poésie, des romans et des essais critiques. Deux de ses romans rencontrent un franc succès : Rubé (1921) et I vivi e i morti (1923). Il enseigne également à l’université la littérature allemande et l’esthétique (il obtient une chaire d’abord à Milan puis à Rome). Son refus d’adhérer au fascisme entrave sa carrière universitaire. La difficulté à exercer son métier motive son départ (1931) pour les États-Unis où il accepte une chaire et s’installe définitivement. Il séjourne à Constantinople une quinzaine de jours au mois d’octobre 1926.
Giuseppe Antonio Borgese (1882-1952) İtalyan yazar, gazeteci ve edebiyat eleştirmenidir. Şiir, roman, kısa hikâye, oyun, seyahatname gibi edebiyatın birçok dalında kalem oynatmıştır.
Yazar kitabında Mustafa Kemal için de bir bölüm ayrılmıştır.
Kitaptaki levhalar, Miss Pardoe’nün The Beauties of the Bosphorus isimli ünlü kitabını resimleyen William Henry Bartlett’in İstanbul gravürlerinin faksimileleridir.


Detaylar
Lot: 175 » Nadir Kitaplar

Dekoratif Cildinde Çok Nadir Bir Seyahatname

J[James] M[onroe] Buckley, Travels in Three Continents Europe, Africa, Asia, Hunt & Eaton, New York; Cranston & Curst, Cincinnati, MDCCCXCV [1895]. xviii, 614 s, metin içinde 85 levha, fotogravür, resim, 24 x 16 cm, sayfalarının üst tarafı yaldızlı, yayıncısının desenli bez cildinde.
James Monroe Buckley (1836-1920)
21 Kasım 1888’de Amherst Koleji öğrencilerinden biriyle New York’tan yola çıkan yazarın Londra, Paris, İspanya, Fas, Cezayir, Marsilya, İtalya, Mısır, Kudüs, Ürdün, Filistin, Suriye, Beyrut, Kıbrıs, Ege Adaları, İzmir, Efes, Atina, İstanbul, Doğu Rumeli, Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Viyana, Paris, New York güzergahını içeren seyehatnamesi. İstanbul’a geniş yer ayrılan kitapta gezilen yerlerin özellikleri ve halkları hakkında bilgiler verilmiştir. Yazar, gözlemlerini anekdotlarla süslemiş, resimlerle desteklemiştir. Eser, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu’nu diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak kavramak açısından ilginç verilerle doludur.
İçindekiler (sadece İstanbul bölümü) (s 531-566):
CHAPTER LXIV. Constantinople.
Salonica— Mount Athos — The Dardanelles— Beauty of Constantinople Seen from the Sea of Marmora — The Golden Horn — Constantinople Made up of Three Dissimilar Cities— Disenchantment — Dr. Long— The Seraglio— Imperial Gate —Santa Sophia
CHAPTER LXV. Constantinople.— (Continued.)
The Sultan’s Forty-seventh Birthday — The Floating Bridge — Along the Shore of the Bosporus to the Black Sea — Ships and Boats — The Armenians — Head of the Greek Church — Support of Mosques — Muezzin — Philanthropies of the Mosque of Suliman — Spinning Dervishes — Robert College
CHAPTER LXVI. Constantinople.— (Concluded.)
Turkish Burying Grounds of Scutari — English Cemetery and Florence Nightingale’s Hospital — American Bible House — Portraits of the Sultans — Rise and Fall of the Janizaries — The Turk — Column of the Three Serpents — Fountains — Censorship of the Press — A Translator Perforce — The Sultan and Laborer.

Detaylar
Lot: 179 » Nadir Kitaplar

Aya İrini Kilisesi’nin Mimarisi

Walter S[ykes]. George, The Church of Saint Eirene at Constantinople, with an Historical Notice by Alexander van Millinegn M.A., D.D. Professor of History, Robert College, Consantinople and An Appendix on the Monument of Porphyrios by A. M. Woodward, M.A., A. J.. B. Wace, M. A., Published for the Byzantine Research & Publication Fund by Henry Frowde, Oxford University Press, London, New York, Toronto, Melbourne and Bombay, [1913]. xiv, 87 s, metin içinde 39 fotoğraf, plan, kroki vs, künye sayfası önünde 1 levha, metin sonunda 29 levha (2’si renkli), ex-library, 37.5 x 27.5 cm (folyo), yayıncısının sırtı tamirli bez cildinde. Bu eser Aya İrini’nin tam bir deskripsiyonunu ve belgelemesini içermektedir. Eserde yapının Bizans devri tarihi için ayrılan kısım Alexander van Millingen tarafından hazırlanmıştır. Millingen, bu monografiden bir sene evvel yayınlanan “Byzantine Churches of Constantinople” adlı kitabında Aya İrini için ayırdığı kısımda George’un araştırma sonuçlarını ve çizimlerini kullanmıştır. George’un çalışmasından önce Aya İrini ile ilgili uzun süreli çalışmalara izin verilmemişti. Yapıda uzun süreli çalışma yapmak isteyen Byzantine Research and Publication Fund (Londra) için Profesör Alexander van Millingen’in de yardımlarıyla 1909 yılında bir izin çıkarılmıştır. Bu dönemde bu fon tarafından desteklenmekte olan Walter George Selanik’teki Bizans kiliselerini incelemek amacıyla yola çıkmak üzereydi. Kendisinden Aya İrini’yi de çalışması dahiline alması istenir. Tam George’un Aya İrini’de çalışmaya başladığı dönemde yapının onarıma girmesi sayesinde sıvaların yenilenmesi için kurulan iskeleleri kullanarak duvar yüzeylerini yakından görüp incelemeye ve belgelemeye olanak bulur. George’un monografisinde yapıyla ilgili somut bilgiler verilmesi yaklaşımı benimsenmiştir. Kitaba detaylı bir kayıt ve analiz olarak bakılabilir. Yapıyı etkileyen öğeler ve mimarlık tarihi içindeki yeri yazarın açıklamaya çalıştığı konular arasında değildir. Karşılaştırma yaptığı diğer yapıların da sadece kendi gezip gördükleriyle sınırlı olduğunu belirtmektedir.

Detaylar
Lot: 180 » Nadir Kitaplar

Kentsel Ve Kırsal Ortamda Türklerin Sosyal Yaşamı

Lucy M[ary]. J[ane]. Garnett, Turkish Life in Town and Country, G. P. Putnam’s Sons, New York and London, 1904 (1. baskı). viii, [2], 336, [5] [yayıncı katalogu] s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha, metin dışında 15 levha, indeks, 18.5 x 12.5 cm, yayıncısının desenli bez cildinde.
Türkiye’de kadın ve özellikle azınlık kadınları üzerine yapılmış ilk derli toplu etnoğrafya ve folklor araştırmalardan biri olan The Women of Turkey and their Folk-lore (London, 1890) başlıklı ünlü kitabın yazarı olan İngiliz kadın araştırmacı ve seyyah Lucy M. J. Garnett (c 1848-1934) bu eserinde Türkiye’de kentsel ve kırsal hayatı incelemektedir. Türkler ve kurumları, kır yaşamı ve şehir yaşamı, harem ve Yıldız köşkünde hayat, dinî ve tarikat yaşamı, eşkiyaların yaşamları, Ermeni ve Yahudi cemaatleri, Makedonya ulusları ve Dağlı Arnavutlar ve göçebelerin hayatı gibi başlıkları bulunan kitapta Türkiye’de okul hayatı, İstanbul sokakları ve Bursa’da Pazar yeri gibi fotoğraflara da yer verilmiştir. Osmanlı mozayiğini oluşturan toplumların ve bunların örgütlerinin, mekânlarının, harem hayatının, köy yaşamının yanısıra Yıldız Sarayı sakinlerinin hayatının, eğitim kurumlarının, Arnavut, Ermeni, Yahudi ve yerleşik olmayan toplumların ayrıntılı bir biçimde tanıtıldığı eserin sonuna, kitabın içinde geçen Türkçe terimlerin İngilizce açıklamalarının bulunduğu bir de sözlük eklenmiştir.
Fotoğraflarla zenginleştirilmiş olan kitaptaki başlıca konu başlıkları şöyledir: Türkler ve kurumları ; Toprakları ve meskenleri ; Kent yaşamı ; Harem yaşamı ; Kırsal yaşam ; Yıldız Köşkü’nde yaşam ; Dinî yaşam ve düşünce tarzı ; Tarikat yaşamı ; Eğitim ve kültür ; Dağlı Arnavutlar ; Makedonya ulusları ; Ermeni cemaatleri ; İbranî cemaatleri ; Göçebe hayatı ; Eşkiya hayatı.
Kitabın Türkçe baskısı Türk Kent ve Taşrasında Yaşam (Ankara, 2021) başlıklı kitaptır.
Lucy Garnett, Turkey of the Ottomans (London, 1911), Mysticism and Magic in Turkey (New York, 1912), Ottoman Wonder Tales (London, 1915) gibi birçok eserin yazarıdır.



Detaylar
Lot: 186 » Nadir Kitaplar

Çok Nadir Bir İstanbul Seyahatnamesi

[Mary Adelaide] Walker, Eastern Life and Scenery with Excursions in Asia Minor, Mytilene, Crete, and Roumania, Chapman and Hall, London, 1886. 2 cilt: xiii, 346 s, 1 lavha; x, 295, 48 s kitapçı katalogu, 1 lavha, 19.5 x 12.5 cm, bez ciltlerinde. Mary Adelaide Walker, hayatının ömenli bir bölümünü (1856-1904) İstanbul’da geçirmiş İngiliz ressam ve yazardır. İstanbul, Anadolu, Balkan ülkeleri ve Ege Adalarına yaptığı seyahatleri Through Macedonia to the Albanian Lakes (1864), Eastern Life and Scenery, With Excursions in Asia Minor, Mytilene, Crete, and Roumania (London, 1886) ve Untrodden Paths in Roumania (London, 1888), Old Tracks and New Landmarks: Wayside Sketches in Crete, Macedonia, Mitylene, etc, (London, 1897) gibi seyahatnamelerinde anlatır. Modern dönemin kitap eleştirmenleri Mary Adelaide Walker gibi sapa ve tehlikeli yerleri gezen Viktorya döneminin bayan gezgin grubunu yeni yeni takdir etmeye başlamıştır. İstanbul'da kilisede görevli bir İngiliz papazın kızkardeşi olan Mary Adelaide Walker büyük bir olasılıkla İstanbul'a Kırım savaşından biraz sonra, aşağı yukarı 1856 yılında gelir ve kırk yıl boyunca Doğu'da yaşar. İstanbul'da “Constantinople during the Crimean War” adlı eseriyle tanınan Lady Hornby ile tanışır ve kitabını resimler. Bayan Walker 1860 yılında papazlık görevini sürdürmek üzere Selânik'e giden kardeşine refakat eder, orada kaldıkları süre içinde kendisi kuzey Yunanistan bölgesinde uzun bir gezi gerçekleştirir. Böylelikle İstanbul'dan Çanakkale yoluyla Kavala'ya oradan da Filippi'ye kadar olan yerleri ziyaret eder. Ardından Aynoroz yarımadasının çevresini gemiyle yapar, Selanik'e varır, oradan Pella, Edessa, Manastır, Ohrit, Kastorya ve Florina'yı ziyaret eder. the artist Mary Adelaide Walker left for Turkey, where she spent 30 years painting portraits of Ottoman ladies and their children, and corresponding with newspapers and magazines abroad. For two years she taught drawing at a school for girls in Sultanahmet. Her memoirs, Sketches of Eastern Life and Scenery, published in 1886, are a mine of precious details about everyday life. Walker bugünkü Türkiye'nin Trakya topraklarında ve Bitinya (Bolu) yöresinde yaptığı geziler hakkında, ayrıca Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan halkların gelenekleriyle ilgili birçok kitap yazmıştır. Bu değerli ve nadir seyahatname ilk defa görülmektedir. Mary Adelaide Walker was a British traveller. Her brother was the British chaplain in Istanbul during the 1850’s. She must have arrived in Istanbul soon after the Crimean war, around 1856, and stayed in the East for approximately forty years. While in the Ottoman capital, she met Lady Hornby, known for her chronicle “Constantinople during the Crimean War” and illustrated her work. In 1860, Walker followed her brother to Thessaloniki, as he took up a position as vicar in that city. She was thus able to make a grand tour of Northern Greece. From Istanbul, she travelled to Kavala and Philippoi via the Dardanelles. Subsequently, she sailed around Mount Athos peninsula to Thessaloniki and continued on to Pella, Edessa, Bitola (Monastir), Ohrid, Castoria and Florina. She wrote several books on her travels in modern-day European Turkey and especially Bithynia, as well as works dealing with the customs and traditions of the Ottoman empire. Kitabın birinci cildi bütünüyle İstanbul’a ayrılmıştır. 20’şer bölümden oluşan 2 cildin birinci cildinde İstanbul’un kayda değer bütün özellikleri anlatılır. Ressam olmasının verdiği olanaklarla girdiği Saray haremi ile ilgili birinci elden tanıklıklara kitapta çokça yer verilmiştir. Sıradan insanların erişemeyeceği bilgiler olması itibariyle harem ile ilgili bilgi, gözlem ve anekdotlar çok önemlidir. Kitapta Pera, kara surları, dervişler, mezarlıklar, Ramazan ve iftar, Haliç kıyıları, Galata Köprüsü, Maltepe, Kartal ve Pendik üzerinden yapılan Gebze gezisi gibi konular anlatılır, Birinci cildin sonunda halk folkloru ile ilgili bir bölüm eklenmiştir. Yazar otuz yıl geçirdiği şehirde bu zaman zarfında ağır tahribata uğrayan veya tamamen ortadan kalkan arkeolojik yapılardan da bahseder. İkinci cildin önemli bir bölümünde harem ve Bursa ile iligli gözlemlere yer verilir. Özellikle Bursa, kaplıcaları ve ipeği ile önemli yer tutar. Blackmer 1758

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 8
sonraki