• Müzayede Kataloğu (PDF)
  • Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

5.MÜZAYEDE "Nadir Kitaplar, Gravürler, Haritalar"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 23 Ağustos Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %18+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

Currency Converter:
  • Kategori: Nadir Kitaplar
Lot: 187 » Nadir Kitaplar

Mısır Ve İstanbul'da Harem Hayatı

Emmeline Lott, Harem Life in Egypt and Constantinople, T. B. Peterson & Brothers, Philadelphia, tarihsiz [c 1880]. xxiii, [25-] 357, 8, [2] s, 1 gravür, 19 x 12 cm, yayıncısının bez cildinde. Osmanlı İmparatorluğunda kadının yaşamı, toplumdaki konumu, cinselliği ve özellikle de harem, her çağda batılı yazar ve gezginlerin ilgisini çekmiştir. Ancak bu konuda yazılan kitapların çoğu, hareme ulaşmanın imkansızlığı dolayısıyla hayal ürünü olarak kalmıştır. Osmanlı kadını ve harem üzerine gerçeği yansıtan çok az eser vardır. Emmeline Lott'un eseri bunladan biridir. Emmeline Lott, Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın oğluna mürebbiyelik yapmak üzere 1863 yılında Mısır’a gitti. Kitabında İsmail Paşa’nın hareminde geçen yaşantısını gerçekçi bir bakış açısıyla anlatır. Haremi, ağır anahtarlarla açılan çift kilitli kapıların ardındaki “Zevk Mekânları” ve “Kadınların ahlaksızlaştırıldığı gizli kurumlar” olarak tasvir eden Lott, kadınların hiçbir değerinin olmadığını vurgulamış, bulaşıcı hastalıklar, hijyenik olmayan ortam, damak tadına uymayan mutfak kültürü ve harem insanlarının sosyal ilişkilerindeki seviyesizliği ve harem dışındaki dünyadan yalıtılmış olması yüzünden mutsuz olmuştur. Kitabın ilk baskısı Londra’da 1865 yılında yapılmıştır. Lott, Nil nehri üzerindeki gezilerini 2 ciltten oluşan The Grand Pacha’s Cruise on the Nile in the Viceroy of Egypt’s Yacht (London, 1869) başlıklı eserde anlatır. Mısır’daki yaşamının ürünü olan 3. eser olan The Mohaddetyn in the Palace of Gezira. Nights in the Harem (London, 1867) ise bir romandır. ve İstanbul’da haremde yaşamıştır. Blackmer 1032

Detaylar
Lot: 188 » Nadir Kitaplar

Théophile Gautier başlıklı 25 ciltten olan dizinin 10. cildidir.

Théophile Gautier, Constantinople, The Jenson Society, Cambridge, MCMV [1905]. 300 s, 2 resim, 21.5 x 14 cm, bez cildinde. The Works of Théophile Gautier başlıklı 25 ciltten olan dizinin 10. cildidir. Bin nüshadan oluşan numaralı baskının 564 №’lu nüshasıdır. Harvard Üniversitesinde Fransızca kürsüsü profösürlerinden F C. de Sumichrast tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir. İstanbul’u romantik bir yazarın gözünden anlatan çok önemli bir seyahatnamedir. Théophile Gautier, İstanbul’u gezip ondan çok etkilenen önemli bir Fransız yazarıdır. İstanbul’da gördüğü manzaralar, yapılar, çarşılar, insanların giyim ve davranışları ve Boğaziçi onu çok etkilemiştir. Yazarın amacı şehrin ruhunu anlamak, insanlarıyla kaynaşmak, her saniyesinden zevk alıp rengarenk şivesini paylaşarak içsel ritmine ayak uydurabileceği kadar uzun bir süre kalmaktı. İstanbul’un 19. yüzyılın ortalarındaki durumuna ilişkin betimlemeleri son derece güçlü ve berraktır. Şehir duvarlarının etrafında ağırbaşlı atlı araba gezileri, Ramazan’ın şenlikli geceleri, önemli tahribatlara neden olan büyük yangınlar, Küçüksu’daki piknikler, kahvehaneler, Karagöz, Yahudi ve Rum mahalleleri, Türk hamamları, Kadıköy, Prens Adaları, Kağıthane ve Boğaziçi.. Gautier, hepsini bir doğubilimcinin aşırı tutkusundan öte, bir rüya şehri yaratan sanatsal bir dille anlatmıştır. Kitapta İzmir için de bir bölüm ayrılmıştır. Blackmer 658 [Paris, 1853 baskısı]

Detaylar
Lot: 189 » Nadir Kitaplar

The Lives Of The Right Hon

Augustus Jessopp (editör) ve Roger North, The Lives of the Right Hon. Francis North, Baron Guilford ; the Hon. Sir Dudley North ; and the Hon. and Rev. Dr. John North, George Bell and Sons, London, 1890. 3 cilt: viii, 435 s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 çelik baskı gravür ; [2], 342, [2] s, başlık s önünde 1 çelik baskı gravür ; [2] 347, [1] s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 çelik baskı gravür, indeks, ex-library, 18.5 x 11.5 cm, yayıncısının bez ciltlerinde. Roger North (1651-1734) kitabın 2. ve 3. ciltlerinde babası Dudley North’un (1641-1691) biyografisini ve yayınlanmamış yazılarını sunmaktadır. Kitabın ilk baskısı 1744 tarihlidir. Dudley North, İzmir’de ticaret ve komisyonculuk yapan bir tüccarın yanına çırak olarak girdi. Bu döneme ait anıları oğlunun notları ile zenginleştirilmiş olarak Remarks from Smyrna başlıklı bölümünde sunulmaktadır (II/s 33 vd). Bu bölümde yerli Rumlardan alınan vergiler, lonca teşkilatları, Rumların fakirliği, sivil mimaride gösterilen özensizlik, yiyecek ve içeceklerin bolluğu ve çeşitliliği gibi konularda bilgiler verilir. Sonraki Mr. North’s Removal from Smyrna to Constantinople başlıklı bölümde (II/s 48 vd) Dudley North’un İstanbul’da Levant Şirketi’nin hazinedarı olarak geçirdiği hayat ve başında geçen olaylara ait anekdotlar anlatılır. Burada şirketin muhasabesini ve hukuk işlerini üstlenen North, Türkçe’ye tam olarak hakim bir insan olarak dragoman ve başka yardımcılara ihtiyaç duymadan şirketin bütün Türkçe muhaberatını yerine getirir, beşyüzden fazla davaya girerek şirketin haklarını gözetir. Bu bölümde Osmanlı hukuk sisteminin işleyişi ve özellikle davaların çözümlenmesinde takip edilen yöntemler hakkında olağanüstü değerli bilgiler verilir. Sonraki, yabancı tüccarlardan haksız yere alınan vergi ve harçların anlatıldığı A Relation of Diverse Turkish Avanias, Since the Government of Cara Mustapha Pasha, Vizier Azem (II/s 84 vd) başlıklı bölümde Dudley North’un konu hakkında yazdığı notlar nakledilmektedir. Kitapta Dudley North'un özellikleri, hatıraları, başından geçen olaylar ve İstanbul'da yaşadığı döneme ait notlar da aktarılmaktadır. Bu sayfalarda İstanbul'da yabancı elçilere verilen değer, gördükleri muamele, Sultan'ı Hristiyan yapmak amacıyla İstanbul'a gelip sokaklarda vaaz veren kuakerin deli zannedilerek tımarhaneye kapatılması, North'un bir arkadaşı ile beraber bilimsel esaslara göre çizdiği topoğrafik İstanbul haritası, Osmanlı mimarisi, inşaat teknikleri, kullanılan malzemeler, Türklerin özellikleri, İstanbul'da kahve kültürü ve esirlerle ilgili çeşitli anekdotlar anlatılır. Bu bölümde İstanbul Yahudileri hakkında verilen kapsamlı bilgiler de oldukça ilginçtir. II/s 253-264 arasındaki appendix I bölümünde Edirne'de bir Osmanlı şehzadesi için yapılan sünnet töreninin anlatıldığı mektubun metni sunulmaktadır.

Detaylar
Lot: 191 » Nadir Kitaplar

Eskişehir, Ankara, Konya, Adana Ve Tel-Aviv Seyahatnamesi

Dorothy Mills [Dorothy Rachael Melissa Mills (Walpole)], Beyond the Bosphorus, Little, Brown and Company, Boston, 1926. 224 s, başlık s önünde 1 levha (yazarın portresi), metin dışındaki 23 levhada 34 fotoğraf, 22.5 x 14.5 cm, yayıncısının bez cildinde. Dorothy Mills (1889-1959) Anadolu’da Ankara (s 17-36), Eskişehir, Konya ve Adana’da gördüklerini objektif, gerçekçi ve acı bir dille anlatır. Daha sonra Suriye, Kudüs, kuzey ve güney Filistin, Tel Aviv, Ürdün, Irak çölleri ve Musul’u gezmiş buralarda gördüklerini de yakın tarih, politik olaylar, kültürel yaşam gibi konular ve yorumlarla zenginleştirerek anlatmaktadır. Bu arada Suriye’nin kentleri, şeytana tapanlar ve Hristiyanların durumunu da bağımsız başlıklar altında inceler.
The authoress here leads us to new and strange adventures in Angora, Syria, Palestine, and Iraq. The prelude tells of a beginning by no means auspicious, but introduces us to a spirit which, rising above all discomforts some practically self-inflictedconducts the writer to the opening scene in Anatolia. Here her greatest adventure was her being privileged to witness from a balcony of the Forum the sitting of the National Assembly of the now hatted and beardless Turks. The " Drama of the Taurus," the best-told romance of the book, concerns a Russian ex-Prince turned hermit in the mountains of Asia Minor. Of Adana there is little good said ; visits there going and returning appear to have been equally uncomfortable for a woman travelling all alone. The Holy Land," which occupies the largest section of the book, has been so much described recently that it must be difficult to write anything new, but the very full account given here of Lord Balfour's visit last year to Palestine is of genuine interest. " It was a theatrical coup d'itat that to the Jew of Palestine crystallized and made tangible the half-baked dreams of centuries." The greatest day that Jerusalem has known since Solomon laid the foundation stone of the temple," were words uttered in the author's hearing by a highly educated and cosmopolitan Jew, that famous first of April. Regarding the Dead Sea the writer exercises a great deal of morbid fancy, and finds on the road to Es Salt much exaggerated peril. On the other hand, Across the desert to Iraq " is a narrarive, racily told, of real excitement. Indeed, it is for its adventures and thrilling incidents rather than its sober facts that the book can be recommended.
Lady Dorothy Mills ise Ankara’yı 1926 yılında ziyaret etmiş, dönemin Ankara’sı hakkında son derece ilginç bilgiler vermiştir.

Detaylar
Lot: 193 » Nadir Kitaplar

Bodrum'un Arkeolojik Tarihi Açısından Çok Önemli Bir Eser

C[harles]. T[homas]. Newton, Travels & Discoveries in the Levant, Day & Son Limited, London, 1865 (1. baskı).
2 cilt birarada:
xii, [2], 360 s, başlık s önünde 1 katlanır harita, 2 katlanır harita, metin dışında 13 levha, metin içinde 9 tahtabaskı gravür;
xii, [2], 275 s, başlık s önünde 1 katlanır harita, metin içinde 29 tahtabaskı gravür, metin dışında 15 levha, 2 katlanır harita, ön kapak içinde 1 mükafat etiketi, 25 x 15.5 cm, döneminin sayfa kenarları ve yan sayfaları ebrulu deri cildinde.
2. cildin metni yazarın A History of Discoveries at Halicarnassus, Cnidus, and Branchidce (London, 1862-1863) başlıklı kitabının özetidir.
Weber 636, Blackmer 1193, Atabey 869
This very interesting work describes Newton's activities in the Levant from 1852 to 1859. The text is in the form of letters and begins with Newton's appointment as vice-consul at Mitylene in February 1852. There are long notices on Mitylene, his life there, the local residents, and the archaeological sites. Newton also spent several months at Rhodes as acting consul (April 1852 to Jan. 1853), and in 1854-5 he carried out excavations at Kalymnos. In 1856 he began the series of expeditions to the coast of Asia Minor which resulted in the excavations of the Mausoleum of Halicarnassus. Volume 2 of the Travels contains a popular account of his discoveries at Halicarnassus. The plates include views in Rhodes, Cos, Kalymnos and Mitylene, as well as illustrations of the sculptures from the Mausolem (lithographs, etchings and photolithographs after photographs by F. Bedford, D. Colnaghi and A. Berg, possibly Albert Berg author of Die Insel Rhodus.) The appendix to vol. 1 contains D. E. Colnaghi's account of his tours in Lycia and Mitylene in 1854.
The expeditions to Asia Minor took place over a period from October 1856 to June 1859 and were mostly concerned with the excavations of the Mausoleum at Halicarnassus. Viscount Stratford de Redcliffe sponsored the first excavation of the Mausoleum, and Newton has dedicated the work to him.

Charles Thomas Newton (1816-1894), Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılan Mausoleion'u ortaya çıkarmış İngiliz arkeolog. Londra'da British Museum'un Eski Yunan ve Roma bölümünün sorumlusu olduğu dönemde, bu koleksiyonun genişlemesini sağlamıştır. Müzenin eski çağı kapsayan bölümünde asistanlık yaparken (1840-52) Midilli Adasındaki Mytilene'ye konsolos yardımcısı olarak atandı. 1852-55 arasında Kalymnos Adasındaki bir dizi yazıtı ele geçirdi. Halikarnassos'ta (Bodrum) yürüttüğü kazılarda, Mausoleion'un kalıntılarını, ardından Knidos'un yerleşim planını ortaya çıkardı. Halikarnassos'taki kalıntıların yanı sıra, İstanbul'dan bir tunç Delphoi yılanını, bir Demeter heykelini, Knidos'taki büyük aslanı ve Didyma (Didim) yolunun iki yanında bulunan Brankhosoğulları (Brankhidai) heykellerini ülkesine götürdü. Başlıca yapıtı A History of Discoveries at Halicarnassus, Cnidus, and Branchidae'dir (R.P. Pullan ile birlikte, 2 cilt, 1862-63 ; Halikarnassos ile Knidos'taki Kazıların Öyküsü ve Brankhosoğulları).

BAŞKA: Bodrum’un eşsiz güzelliğinin bir parçası olan Halikarnas Mozolesi nerede? Nasıl gitti hiç düşündünüz mü? Tarihimizin eşsiz bunca eseri neden British Museum’da. Bu yazımızda bu sorulara cevap arıyoruz. Yazıya tüm bu olayların esas kahramanı olan C. T. Newton’dan başlıyoruz. Charles Thomas Newton 1816 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. 1833 tarihinde Oxford Üniversitesine giren C. T. Newton, 1837 tarihinde buradan Arkeoloji mezunu olmuştur. Mezun olduktan sonra Dünyanın en prestijli müzelerinden birisi olan British Museum’da asistan olarak çalışmaya başladı. Arkeoloji alanında önemli kazılar yapan Newton dünya tarihi için son derece önemli bir yere sahip ; çünkü bugün Anadolu’dan İngiltere’ye götürülen ve orada sergilenen eserlerin çoğu onun sayesinde kaçırılmıştır. Tam da burada Oryantalizm-Şarkiyatçılık kitabının yazarı Edward Said’i anmadan edemeyeceğim. Edward Said büyük esri olan Oryantalizm-Şarkiyatçılık kitabında C.T. Newton döneminde yapılan Arkeolojik faaliyetlerin birer sömürge anlayışının ürünü olduğunu belirtmektedir. British Museum bu nedenle eşi benzeri bulunmayan eserlerle doludur. 1853 ve 1854 yıllarında Rodos’ta kazı çalışmaları yapan C.T. Newton 1854 ve 1855 yıllarında Kalymnos kazılarını yaparak müzeye önemli bir seri kazandırmış oldu. Dünya tarihi arkeoloji konusunda C. T. Newton’dan çok şey öğrendi ; özellikle Anadolu tarihinin derinliklerine inan C.T. Newton 1856-1857 yıllarında Bodrum’da kazı çalışmaları yapmıştır. Bu kazı çalışmalarında Halikarnas Mozolesini ortaya çıkardı. Bodrum’un derin maviliğinin eşsiz güzelliğinin bir parçası olan Halikarnas Mozolesi C. T. Newton tarafından İngiltere’ye taşınmıştır. Hatta bu konuda ilginç bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim Halikarnas Balıkçısı olarak tanıdığımız Cevat Şakir Kabaağaçlı Bodrum’da ki sürgün günlerinden birisinde Bodrum Kaymakamı ile kafa kafaya vererek İngiltere’de British Museum’da sergilenen Halikarnas Mozolesinin iadesi için mektup yazar. Kraliçe’ye hitaben müthiş bir üslupla yazılan mektupta Mozolenin Bodrum’a ait olduğunu ve Bodrum Mavisinin Halikarnas Mozolesi için öneminden bahseder. Mektup İngiltere’ye gönderilir. Günler sonra cevap gelir. Kraliçe bu mektuptan dolayı teşekkür eder ve British Museum’da sergilenmekte olan Halikarnas Mozolesinin sergilendiği salonun Bodrum Mavisine boyandığını yazar. Maalesef Bodrum Maviliğinin kanatları altındaki Halikarnas Mozolesi halen İngiltere’de British Museum’da sergilenmektedir. C. T. Newton, Halikarnas Mozolesinin ardından Knidos antik kentinde kazılar yapmıştır. Bu kentte yapılan kazılar neticesinde bulunan Knidos Aslanı İngiltere’de British Museum’da sergilenmektedir. Bu eserlerin çoğunun numaralandırılmasında tarih olarak 1855-1860 tarihleri verilmektedir. Yani C. T. Newton’un bu bölgelerde yaptıkları kazı tarihleri… C. T. Newton bununla da kalmamış daha ilerlemiştir. Milas, Kıbrıs, Sicily, Pirene, Smyrna, Efes gibi tarihsel açıdan son derece önemli yerlerde kazılar yapmıştır. C. T. Newton arkeolojik çalışmalarına Mısır ve Atina’da yaptığı kazıları da katmıştır. C. T. Newton’un bu buluşları birçok çalışma ile ödüllendirilmiştir. Bu alanda birçok eser de yayınlayan C. T. Newton’un bu bölgelerle ilgili bilgilerde vermektedir. 28 Kasım 1894 tarihinde hayatını kaybedinceye kadar birçok önemli arkeolojik kazıya imza atan C. T. Newton Batının iştahını da kabartmıştır. British Museum’dan biraz bilgi vermek gerekiyor. 1753 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da İnsanlık Tarihi ve Kültürü türünde kurulmuştur. Yıllık yaklaşık olarak yedi milyon insanın gezdiği müze dünyadaki en önemli müzeler arasında yer almaktadır. Dünyanın birçok yerinden önemli eserler çeşitli yollarla İngiltere’ye kaçırılmış ve burada sergilenmektedir. Anadolu’dan da birçok eser maalesef halen burada sergilenmektedir. Halikarnas Mozolesi, Pirene şehrinde bulunan kalıntılar, Osmanlı Dönemine ait çiniler vs yaklaşık 100 önemli eser halen burada sergilenmektedir.

Detaylar
Lot: 194 » Nadir Kitaplar

Türkiye Dahil Akdeniz Seyahatnamesi

John Bancroft Devins, The Classic Mediterranean, American Tract Society, New York, 1910. 256 s, başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha (Akdeniz haritası), metin içinde birçok resim, 21.5 x 13.5 cm, yayıncısının dekoratif bez cildinde. İstanbul, İzmir ve Efes dahil olmak üzere (s 85-132) Akdeniz havzasını içeren geniş kapsamlı bir seyahatnamedir.

CONTENTS:
Chapter I. The Classic Mediterranean – Its Romance and History
What Robert Browning Saw at Gibraltar – Thackeray's Experiences on the Sea – The Human Race at School – A Prayer for Sir Walter Scott

Chapter II. Madeira and the Azores
Entering the Harbor of Funchal – Travel by Sledge and Toboggan – Gambling in the Casino – Beautiful Gardens in Ponta Delgada

Chapter III. Gibraltar and Tangier
The Great Rock with a Noble History – Its Value to Great Britain – A Representative City of Morocco – France in Northern Africa

Chapter IV. Granada and the Alhambra
The Last Stronghold of the Moors in Europe – Fascination of the Alhambra – Splendid in Its Ruins – Seville and Cadiz

Chapter V. Algiers and Malta
An Arab Proverb to Describe a City – Algerians Through American Eyes – England's Eye in the Mediterranean Sea St. Paul's Bay

Chapter VI. Greece in Song and Story
History and Poetry Attest Noble Deeds – Famous Ruins in Athens – An Interview with King George – Excavations at Corinth

Chapter VII. Constantinople Old and New
The City on the Bosphorus Founded by the Greeks – The Seat of Moslem Rule – The Bible House, and the Mosque of St. Sophia

Chapter VIII. Under the New Constitution
The Young Turks in Control – Liberty Undergoing a Severe Test – America's Influence in the Empire – A Chat with an Ambassador

Chapter IX. Cross and Crescent in Conflict
Missionary Influence Extended – The Gospel in Many Tongues – The Moslems Alert and Aggressive – The Struggle to be Continued

Chapter X. Smyrna and Ephesus
Education and Missions – Polycarp's Confession and Tomb – How Brigands Ply Their Vocation – John's Letter to Smyrna – Paul's Prayer

Chapter XI. Beirut, Damascus and Baalbec
The American Press and the American College Message of a Veteran Missionary – Damascus and the Temple Ruins at Baalbec

Chapter XII. Higher Education in Turkey
Colleges Founded by Missionaries and Backed by American Gold – Instruction, Not Conversion, the Aim of Some Institutions

Chapter XIII. Nazareth and the Sea of Galilee
The Boyhood Home of Jesus – A Part of Palestine Replete with Bible History – Sites of Capernaum and Bethsaida

Chapter XIV. Jerusalem and the Jordan Valley
Through the Plain of Sharon – Interesting Days in the Holy City – Bethlehem, and the Mount of Olives – On the Way to Jericho

Chapter XV. Egypt and the Nile
The Gift of the River – Tribute to Turkey and Under the Control of England – A Holy War Suggested – The Suez Canal

Chapter XVI. Italy: People, Art and Religion
Naples and Vesuvius – Messina and the Disaster – Rome: Churches, and Ruins – Florence : Art and Romance Pisa and Its Leaning Tower – Venice, a City in the Sea

Chapter XVII. The Cruise of the Arabic
Three Continents and Many Countries Visited – Excursions in Spain, Greece, the Holy Land, Egypt and Italy Lasting Friendships formed
Home Thoughts from Europe

LIST OF ILLUSTRATIONS

Mediterranean, Bird's-eye View of the
Palermo, Sicily, View of
Jaffa Harbor
Funchal, Madeira
Funchal, Toboggan Slide
Ponta Delgada, A Garden in
Azore Islands, Native Costume
Gibraltar, Rock of
Granada, The Generaliffe Near the Alhambra
Granada, The Alhambra
Granada, Street Scene in
Seville, Garden of the Alcazar
Seville Cathedral, Tomb of Columbus
Seville, Cathedral and Giralda
Algiers, A Mosque in
Algiers, Women in Street Costume
Algiers, Plaster Cast of Geronimo
Malta Harbor
Malta, St. Paul's Bay
Greece, The King and Queen of
Athens, The Acropolis by
Athens, The Caryatides
Athens, The Stadium
Athens, Mars' Hill, Where Paul Preached
Aero-Corinth
Corinth, Remains of a Christian Church at
Constantinople and the Bosphorus
Constantinople, The Bible House
Constantinople, Mosque of St. Sophia
Constantinople, The Imperial Palace
Smyrna, American Collegiate Institute
Smyrna, At Tomb of Polycarp
Ephesus, Gateway of St. John's Church
Beirut, Place de Canon
Beirut, Rev. Dr. H. H. Jessup
Constantinople, Robert College
Beirut, Syrian Protestant College
Beirut, Rev. Dr. Howard S. Bliss
Nazareth, The Village and Fountain of Mary
Galilee, Tiberias and the Sea of
Jerusalem, David Street
Jerusalem, Russian Pilgrims
Jerusalem, A Band of Lepers
Good Samaritan Inn
Jerusalem, Church of the Holy Sepulcher
Bethlehem, Church of the Nativity
Jerusalem, Gethsemane and Its Keeper
Jerusalem, Damascus Gate
Nile, Sailing on the
Cairo, An Egyptian Woman
Pyramids, Climbing the
Sphinx and the Pyramids, The
Cairo, Seti I. in the Museum of
Naples and Vesuvius, Bay of
Naples, Street Scene in
Sicily, A Sicilian Cart
Messina Before the Earthquake
Messina, Ruins of
Messina, The New
Rome, The Appian Way
Rome, St. Peter's
Florence, The Campanile
Florence on Holy Saturday
Fiesole, Near Florence
Pisa, Leaning Tower and Cathedral
Venice, Bridge of Sighs
Venice, The Winged Lion of Cover and
Venice, On the Grand Canal
Arabic Party, Some Members of the
Leonard, Rev. Dr. Joel
Lord Bishop of Ontario, The

Detaylar
Lot: 197 » Nadir Kitaplar

Gayet Gösterişli Ve Hacimli Bir Ortadoğu Seyahatnamesi

[Jacques] Mislin, Les Saints Lieux: Pelerinage à Jerusalem en passant par l’Autriche, la Hongrie, la Slavonie, les Provinces Danubiennes, Constantinople, l’Archipel, le Liban, la Syrie, Alexandrie, Malte, la Sicile et Marseille. Paris Jacques Lecoffre et Cie, libraires editeurs, 1858 (2. baskı). 3 cilt: xxxiii, [2], 595 s, metin sonunda 2’si katlanır 3 harita, indeks ; 612 s, metin sonunda 5 plan, indeks ; 548 s, 4 harita/plan (1’i renkli), indeks, döneminin sırtları deri, kapakları armalı bez, sayfa kenarları altın yaldızlı ciltlerinde. 1. baskı 1851 yılında yapılmıştır. Jacques Mislin (1807-1878), Fransız asıllı katolik papazdı. Doğu yolculuğuna Temmuz 1848’de başladı. Müzayedeye sunulan bu mufassal seyahatname yazarın Avusturya, Macaristan, Slovakya, Balkanlar, İstanbul (1. cilt s 87-134), Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır, Malta ve Sicilya’yı kapsayan seyahatnamesidir. Bu önemli kitabın sonradan İspanyolca (1852), Almanca (1852 ve 1860) ve İtalyanca (1858) baskıları da yapılmıştır. Blackmer 1142
Yazar Péra’da bir Rum tarafından işletilen hôtel de l'Europe’da kalır.
“On a déja compris la valeur de ce mot: bakchis c'est le premier élément de la langue turque, l'alpha et l'oméga de l'empire des Osmanlis ; c'est le premier mot qu'on entend quand on met le pied sur la terre de Mahomet, et le dernier quand on la quitte.” (s 88) diyerek Türklerin ülkesine gelen yabancının ilk ve son duyacağı sözün bahşiş olacağını vurgular.
Tophane’de karaya çıkar çıkmaz yaşadığı hayal kırıklığını yazmadan edemez (s 88):
“Le premier aspect de Constantinople excite l'admiration ; mais à peine a-t-on touché le rivage, que le désenchantement commence. On débarque à Galata, le quartier du commerce, des bateliers, des cafés, des marchands de comestibles ; mille hangars en planches, obscurs, malpropres, garnissent ou obstruent le passage. Des centaines d'individus se pressent autour des fontaines ; si jusque-là vous avez pu vous garantir de la boue et des fondrières qui sont au milieu de la rue, des porteurs d'eau, avec leurs outres d'où l'eau s'échappe de toutes parts, vous arrosent abondamment en passant.”
İstanbul bir tezatlar şehridir. Yazar, “Deux choses ici ont surpassé mon attente : la beauté de Constantinople vue de loin, et sa laideur vue de près.” diyerek bunu açıkça ifade eder. (s 90)
Mislin’in altı hafta kaldığı şehirde en çok etkilendiği yer hiç şüphesiz Boğaziçi’nin kendi doğal güzelliğidir (s 90):
[..] la capitale des sultans est une ville de perspective, une ville peinte, un camp magnifique dressé sur la limite de deux mondes. Tout ce qui est l'œuvre de la nature sur le Bosphore est admirable ; ce qui a été fait par l'homme est mesquin : ces maisons, ces palais, ces kiosques et même le sérail, ne sont que des planches chargés de rouge, de vert et de jaune ; ce sont des décorations de théâtre. Le Bosphore, comme un fleuve majestueux, serpente entre des collines couvertes d'arbres gigantesques ; dans toutes les vallées il y a un village ; le long des deux rives, on ne voit qu'une suite de maisons de campagne, de grandes casernes peintes en rouge, des batteries de canon, la flotte turque mouillée devant le palais du Grand Seigneur, d'anciens châteaux du moyen âge ; ensuite viennent des anses d'une merveilleuse beauté, des cimetières toujours ombragés de cyprès, des groupes de femmes assises sous des platanes ; puis les Eaux douces d'Asie, avec leurs kiosques et leurs vertes pelouses ; enfin Thérapia et Bujukdéré, lieux charmants, habités par les ambassadeurs et les riches négociants grecs et arméniens.
Yazar, “Quand je fus installé dans mon hôtel, je commençai mes visites. Je n'ai pas l'intention de faire la description de Constantinople : ce travail serait déplacé ici ; d'ailleurs, il a été fait un grand nombre de fois : je toucherai seulement quelques points dont les voyageurs se sont moins occupés.” diyerek Konstantinopolis’i anlatmak niyetinde olmadığını, sadece başka seyyahların değinmediği konuları anlatmak istediğini ifade etmiştir (s 89).
Tophane’den Péra’ya çıkan dar sokaklarda yük taşıyan eşek ve katırların arasında kalan insanların karşılaştacağı ezilme tehlikesini, sokak köpeklerini, yangınları, kimsenin yüksek maliyetleri göze alıp kargir ev inşa etmek istemediğini, ne kadar sağlam olursa olsun bunların hep ahşap evlerin arasında kaldığını ve yangın başlayınca bunların ateşten kurtulma şansının bulunmadığını, buna bir de ahşap ev inşaatından nemalanan lobinin (oducular, hamallar, ameleler vs) gücü eklenince şehirde kargir evin hiç şansının kalmadığını, yüksek konut kiralarını anlatır. Şehrin yerleşik ve yabancı nüfus bileşimini verir (s 93-94). Altı yıldır etkin olan koleradan günde yüz kişinin öldüğünü, kaderci müslümanların hiç önlem almadığını, hatta hastalığı alaya aldığını anlatır. Mevlevi dervişlerini, Abdülmecid’in Selamlık merasimini gayet canlı bir şekilde tasvir eder. O sırada Aya Sofya’yı tamir etmekte olan Fossati ile birlikte camiye gider ancak tüm iç mekanı kaplayan iskelelerden ötürü pek bir şey göremez. Bebek, Galata gibi semtlerde çeşitli Fransız tarikatlarına mensup misyonerler tarafından kurulan okul, kilise gibi yerleri ziyaret eder. Hariciye nazırı Sadık Rifat Paşa’nın yalısında iftar yemeği davetine katılır.
Kağıthane ziyaretinde denizdeki su kaplumbağalarını görür (s 107):
A l extrémité du port, deux vallons, arrosés par le Barbyzés et le Cydaris, se réunissent au promontoire de Sémystra. Au mois d'avril, ces prairies sont couvertes de gazon, de troupeaux, des chars dorés des odalisques, et de groupes d'enfants qui jouent à l'ombre des platanes ; maintenant elles sont desséchées comme les coteaux qui les environnent. La rivière est à peine assez profonde pour laisser glisser notre caïque à sa surface ; quelques tortues se traînent péniblement sur le rivage : chez les anciens les tortues étaient le symbole du silence ; il eût été difficile de mieux choisir. Des femmes turques et arméniennes cherchent de l'ombre, un délassement et de la fraicheur ; deux ou trois musiciens attendent quelques auditeurs. Le kiosque bâti par Amed III, qui voulait avoir une idée des eaux de Marly, ressemble à un palais depuis longtemps abandonné : pas une goutte d'eau n'anime les cascades de marbre, les jardins sont négligés, la maison tombe en ruines.
De là on peut visiter les aqueducs, les bends et les forêts de Belgrade et de Pyrgos, tous les ouvrages hydrauliques construits par les empereurs grecs et ottomans pour alimenter les nombreuses fontaines d'une capitale qui devra un jour succomber par la soif, quand il plaira à son futur conquérant de couper les aqueducs qui l'abreuvent. Ce fut dans les vallées des Eaux douces, de Pyrgos et de Belgrade que vint. déployer ses tentes l'armée de Godefroy de Bouillon, tandis qu'il avait son quartier général sous les platanes de Bujukdéré.
Pera’daki Küçük Mezarlık (s 111):
J'allai passer mes premières soirées sur le petit champ des morts : c'est le lieu de réjouissance des habitants de Péra, le seul où l'on puisse respirer un air moins brûlant que celui de la ville. Les Francs du voisinage y vont fumer le chibouk ou le narghilé, prendre du café, des sorbets et de la bière détestables ; une mauvaise musique, des cris et des disputes complètent les plaisirs des habitués du Campetto. C'est là que l'archevêque avait sa demeure ; il a préféré l'isolement des champs : tout autre eût fait comme lui. Un des derniers incendies est venu s'arrêter près de sa maison. Des femmes et des enfants sont là tous les jours, couchés dans les cendres et demandant l'aumône.
Seyyahların kitaplarında son derece nadiren hayat bulan İstanbul’un kedileri de Mislin’in kitabında küçük bir yer bulmuştur (s 112):
Un soir, j'entendis le feuillage des arbres s'agiter au-dessus de moi ; j'appelai : aussitôt un chat accourut à ma voix et vint se placer sur mes genoux. Je récompensai sa confiance par de nombreuses caresses : depuis, il vint tous les soirs me trouver au même lieu.

Detaylar
Lot: 198 » Nadir Kitaplar

Genç Amerikalılar İstanbul Yolunda

James D[abney]. McCabe, Round About Europe. The Adventures of of a Party of Young Americans in a Journey through Europe to Constantinople, DeWolfe, Fiske & Co., Boston, tarihsiz [c 1885]. [5-] 344 s, başlık s önünde 1 tahta baskı levha, metin içinde 250 kadar tahta baskı gravür, 23,5 x 17 cm, sırtı deri, kapakları karton cildinde (ön yüzü resimli). James Dabney McCabe’ın kitabı (1842-1883) İstanbul’a varmak üzere yola çıkan bir grup Amerikalı gencin hikayesinin anlatıldığı bir eserdir. 19. yüzyılda bu, coğrafyayı genç (ve o kadar da genç olmayan) okuyucular için daha ilginç olacak şekilde bir hikaye biçiminde sunmak popüler bir formattı. Karakterler egzotik topraklardaki turistik yerleri gezerken kitap hem bir gezi günlüğü hem de bir tarih kitabı işlevi görüyor. Kitap, Avrupa şehirlerinin, nehirlerin, manzaraların, katedrallerin, dağların, vb manzaralarıyla baştan sona resmedilmiştir. xiv. bölümde (s 333-344) İstanbul anlatılmaktadır. İçindekiler: Leaving Home, The Voyage to England, The Visit to London, A Week in Paris, Belgium and the Rhine, In Germany, From the Rhine to Mont Blanc, The Journey through Switzerland, Northern Italy, A Cruise on the Mediterranean, Rome and Naples, Sicily, Greece, Constantinople. Kitabın Our Young Folks Abroad: The Adventures of Four American Boys and Girls in a Journey Through Europe to Constantinople (Philadelphia, 1881) başlıklı başka bir baskısı daha vardır.

Detaylar
Lot: 201 » Nadir Kitaplar

168 Yıl Önce Basılmış Bir Apartma Kitap

Moses Edrehi, History of the Capital of Asia and the Turks: Together with an Account of the Domestic Manners of the Turks in Turkey, Reprinted for Isaac Edrehi, Boston, 5618 (1855) (ilk ve tek baskı). 3+1 cilt: başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 sepya taşbaskı levha (Isaac Edrehi), 140 s, metin dışında pelür kağıdı ile korunmuş 1 sepya taşbaskı levha (Mısırçarşısı) ; başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 sepya taşbaskı levha (Dolmabahçe), 147 s ; başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 sepya taşbaskı levha (Sultan Mahomed Shahs Mausoleum in Bejapore), 148 s, metin dışında pelür kağıdı ile korunmuş 3 sepya taşbaskı levha (Exhibition Bazar of Armory ; Front of Brussa City, Asia ; The Syrian Hospital), başlık s önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 çelik baskı gravür (Revd. Dr. M. Edrehi), 159, [3] s, 24 x 14 cm, sayfa kenarları yaldızlı, yan sayfaları ebrulu, sırtı tümsekli, modern deri cildinde. Müzayedeye sunulan kitap, Three Years in Constantinople or Domestic Manners of the Turks in 1844 (London, 1845, 3 cilt), isimli eserin ‘apartılmış’ baskısı olup eserin gerçek yazarı Moses Edrehi değil Charles White’tır. Three Years in Constantinople, İstanbul üzerine yazılmış en önemli seyahatnamelerden biridir. 1841 yılında İstanbul’a gelen ve üç yıl kalan Charles White (1793-1861) kitabında imparatorluğun başkentiyle ilgili son derece değerli bilgiler aktarmaktadır. Kitaptaki bilgilerin çeşitliliğinden, White’ın İstanbul hayatının çok farklı yönlerini derinlemesine gözlemlediğini görüyoruz. Toplumun değişik kesimlerinden birçok ileri gelen kişiyle görüşerek, gözlemlediği olayların mekanlarında bizzat bulunarak doğruluğu sınanmış bilgilere yer vermiştir. Kitapta ele alınan konuların çeşitliliği şaşırtıcı düzeydedir. Bedesten, çarşı-pazar, kahvehaneler, su şebekesi, kemerler, kütüphaneler, sahhaflar gibi konulardan tutun terlikçi, çorapçı, tütüncü, kürkçü, tülbentçi, helvacı fesçi esnafına, atık su sisteminden, tüketilen deniz kabuklularına, balık isimleri ve İstanbul florasından, Türk mutfağına kadar bir yabancının aklına takılabilecek, merakını uyandırabilecek her şeyi inceleyen bu eser bu bakımdan tam bir folklor hazinesidir. Charles White yedi kadar esere imzasını atmış, ülkede bulunduğu dönemde Morning Chronicle gazetesinin İstanbul muhabirliğini yapmış, Türk dostu bir İngiliz subayıdır. İstanbul’da bulunduğu sırada rütbesi albaydı. Eserini yazarken Ahmed Vefik Efendi’den büyük yardım görmüş, Türklerin ve Müslümanların hayatıyla ilgili bir Avrupalının ulaşamayacağı bilgilere ulaştı. Bu kitabın 3 ciltlik bir Almanca baskısı (Stuttgart, 1846) da vardır. Kitabın son bölümünde M. Edrehi’nin kaleminden çıkmış An Historical Account of the Ten Tribes başlıklı ayrı bir eser daha mevcuttur. Bu eser İsrail’in kayıp on kabilesi hakkındadır. Blackmer 1789, Atabey 1331

Detaylar
Lot: 203 » Nadir Kitaplar

Hoş Cildinde Çok Aranan Bir İstanbul Seyahatnamesi

H[arrison]. G[riswold]. Dwight, Constantinople Old and New, Charles Scribner’s Sons, New York, 1915. xxi, 567 s, metin içinde 150 fotoğraf, 23.5 x 16 cm, lüks deri cildinde. Bu kitap birçok önemli özelliğin bilinçli bir kompozisyonudur. 16 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde çarşılarıyla, pazarlarıyla, hamamlarıyla satıcılarıyla, Péra, Haliç, Köprü, Mısır Çarşısı, sokakları süsleyen asmalar, mor salkımlar ve akasyalarıyla İstanbul tanıtılmıştır. Bu bölümde İstanbul kahvehaneleri, kahvenin ülkeye gelişinden başlayarak, eski yazarların ona school of knowledge (mekteb-i irfan) demelerindeki hikmetin açıklanması, kahvenin mekânı, kahvehaneye giriş, çıkış, kahve ısmarlama, gün içindeki işlerliği, tavla ve kağıt oyunları, kahve, nargile, çay ve su içmenin adabı, kahvehane erkânı, kahveye giren bir yaşlıya ayağa kalkarak saygı gösterilmesi ve baş köşeye oturtulması, kahvehanenin haberleşme ve dertleşme fonksiyonlarının yanı sıra son zamanlarda eski esnaf locası fonksiyonunu da üstlenmesi gibi sosyal, etnik, ekonomik ve kültürel yönleriyle Osmanlı medeniyetinin bir unsuru olarak bağımsız bir inceleme sayılabilecek kadar geniş bir biçimde anlatılmıştır. Sonrasında sırası ile Cami Avluları, Eski İstanbul, Altın Boynuz, Muhteşem Cemaat, Altın Şehir, Boğaz’ın Bahçeleri, Ramazan Ayı, Müslümanların Dinî Bayramları, Geçit Törenleri, Rumların Bayramları, Çeşmeler, Bir Türk Köyü, 1908 Devrimi, İstanbul’un Alınması 1908 ve Savaş Dönemi 1912-1913 başlıklı bölümler sıralanmakfadır. Bağımsız bölümler halinde Müslümanların ve Rumların bayramlarını, törenlerini, ziyafetlerini yazan yazar, mermer üzerine oyulmuş meyva tabağı, çiçek buketleri gibi naif motiflerle süslenmiş hoş selsebilleri, çeşmeleri, havuzların ayrıntılarını başka hiçbir yerde yayınlanmamış fotoğrafların eşliğinde tanıtmaktadır. Çoğu hiçbir yerde basılmamış 150 fotoğrafa yer veren eserin sonuna bir de İstanbul bibliyografyası eklenmiştir. Amerikan anlayışına göre oldukça ilkel olarak tanımladığı İstanbul evlerini ve evlerin numarasız oluşunu sokaklara isim verilmeyişini buna rağmen bir adres sorununun yaşanmamasını şaşkın bir ifadeyle aktaran yazar İstanbul’un özellikle günlük yaşamı üzerine yoğunlaşmıştır. Dwight İstanbul’da ramazanı “Güneşin gökyüzünde olduğu sürece gerçek müminlerin dudakları arasından hiçbir yiyecek veya içecek maddesi geçmez. Bir sigaranın tatlı avuntusuna bile müsade edilmez. Ancak batışını haber veren topun ateşlenmesinden bir beyaz saç telinin siyahından ayırt edilebildiği aydınlığa kadar yiyip içilir” sözleriyle anlatıyor. Kitabın sonuna, Masters of Constantinople (İstanbul’un sahipleri) başlığı altında Megaralı Bizas’tan Osmanlı döneminin sonuna kadar şehirde hüküm sürmüş hükümdarların isimlerinin verildiği bir bölüm eklenmiştir. Sonrasında A Constantinople book-shelf (İstanbul kitap rafı) adı altında İstanbul ile ilgili 175 kitabın künyesinin verildiği bir bibliyografya eklenmiştir. Harrison Griswold Dwight (1890-1959) İstanbul’da doğmuştu. Babası bir misyonerdi. Robert College’de ve Amherst College’de tahsil gördü. Versailles’de Savaş Konseyi’nde çevirmenlik, Paris Barış Konferansı’nda sekreterlik yaptı. Devlet Bakanlığı’nda protokol görevlisi olarak çalıştı. Eserleri arasında Constantinople, Old and New (1915), Stamboul Nights (1916), Persian Miniatures (1917), the Emperor of Elam and Other Stories (1930) isimli kitaplar bulunmaktadır. Ülkemizi ilgilendiren iki eserinden yalnızca Stamboul Nights’ın Türkçe çevirisi yayınlanmıştır (İstanbul Geceleri, Ankara, 1998).

Detaylar
Lot: 205 » Nadir Kitaplar

İzmirli James Morier’in Nadir Seyahatnamesi

James [Justinian] Morier, A Journey through Persia, Armenia, and Asia Minor, to Constantinople, in the years 1808 and 1809 ; in which is included, some account of the proceedings of His Majesty's Mission, under Sir Harford Jones, Longman, Hurst, Rees, Orme, and Brown, London, 1812 (1. baskı). xvi, 438, [4] s, metin dışında 25 gravür, 3 katlanır harita, indeks, 30 x 24 cm, döneminin yan sayfaları ebrulu, sırtı yakın zamanda yenilenmiş döneminin deri cildinde. James Morier (1780-1849) İzmir’de doğmuş İngiliz diplomattır. İran’da bulunan Qajar hanedanı ile ilgili romanlar yazmıştır. Bunların en önemlisi “Hajji Baba” serisidir. İngiltere’de aldığı eğitimin ardından 1799-1806 tarihleri arasında babasının İzmir’deki işinde çalışmıştır. 1808-1809 arasında İran üzerinden Ermenistan, Anadolu ve İstanbul’a yaptığı yolculuk sırasında edindiği deneyim ve anılarını müzayedemizde sunulan kitapta anlatmıştır. 1809’da İran Elçisi Mirza Abul Hasan’a İngiltere’ye kadar eşlik etmiş, 1809’da İran’a geri dönerek buradaki ilk İngiliz büyükelçisi olmuştur. Morier, İngiltere’ye döndükten sonra A Second Journey through Persia to Constantinople between the years 1810 and 1816 adlı kitabını yayımlamıştır. İngiltere’nin özel temsilcisinin sekreteri olarak İran Şahı’nın sarayında çalışmış, diplomatik görevi sırasında edindiği izlenimlere ve gezi gözlemlerine dayanan Doğu hayatı ve alışkanlıkları hakkındaki bilgisini pek çok eser yazarak ortaya koymuştur. İlk seyahatnamesi müzayedemizde sunulan kitaptır. Kitapta Tabriz to Arz-roum, Arz-roum to Amasia ve Amasia to Constantinople başlıklı bölümler (s 292-362) Türkiye ile ilgilidir. Altı yıl sonra basılan A Second Journey through Persia, Armenia, and Asia Minor to Constantinople between the years 1810 and 1816 (London, 1818) başlıklı bir seyahatnamesi daha vardır. Atabey 836
Kitabın tamamı 19 bölüm olup ilk dört bölüm yazarın Buşehr’deki deneyimlerini içerir. Beşinci bölümde yazarın Buşehr’den Şiraz’a yolculuğu yer almaktadır. Altıncı bölüm Şiraz’a ayrılmış olup yedinci bölüm yazarın Şiraz’dan Persepolis’e, sekizinci bölüm Persepolis’ten Isfahan’a yolculuğuna ait izlenimlerine anlatılmaktadır. 10. bölüm yazarın Isfahan’dan Tahran’a olan yolculuğuyla ilgilidir. 11 ve 13 bölümler tümüyle Tahran’daki diplomatik faaliyetleri ve diğer gözlemlerinden oluşmaktadır. 14. bölüm yazarın Tahran’dan Tebriz’e geçişine, 15. bölüm Tebriz’deki tecrübelerine dair aktarımlarının kaydını tutmaktadır. 16. bölüm yazarın Tebriz’den Erzurum’a, 17. bölüm Erzurum’dan Amasya’ya, 18. bölüm Amasya’dan İstanbul’a seyahatini içerir. 19. bölüm genel bir değerlendirmenin yapıldığı değerlendirme bölümüdür. Kitapta ayrıca Arap korsanları, Sasanî imparatoru Şapur ve notlara ayrılan kısımlar vardır. Apendiks kısmında İran parası, İran’a giden güzergâhlar, meteorolojik olaylar hakkında üç başlık vardır.

Yazar seyahatlerinin sadece Bombay-İstanbul kısmını kaleme aldığını, İngiltere’den Hindistan’a ve İstanbul’dan İngiltere’ye olan deniz yolculuklarının hâlihazırda bilindiğini ve bu yüzden yeni notlara gerek duymadığını söylemiştir. Kitap için yaptığı çizimlerin birebir yerinde çizildiği için pek ayrıntı içermediğini, ancak genel anlamıyla fikir verebilecek çizimler olduğunu dile getirmiştir. Buşehr (Bushire)’den Tahran’a olan haritayı Bombay ordusundaki Yüzbaşı (Captain) James Sutherland’ın verdiğini söyleyip kendisine teşekkür etmiştir. Kitapta bulunan Tahran’dan Amasya’ya yaptığı seyahate ait haritayı kendisinin çizdiğini, konunun uzmanı bazı kişilerin ise gözden geçirdiğini aktarmıştır. Yazar, Amasya’dan İstanbul’a olan seyahatin haritasını yapamadığını ve bunun iki sebebe dayandığını vurgulamıştır. Birincisi Amasya’ya kadar olan yolculuğu genelde gündüz yaptıkları için çizimlerde zorlanmadıklarını, fakat oradan İstanbul’a yapılan yolculuğun zaman zaman gece, zaman zaman gündüz olması sebebiyle doğru çizemeyeceği için yapmadığını söylemiştir. İkinci sebep olarak da şunu göstermiştir. Yazara göre, Türk halkı İranlılara nazaran daha kıskanç ve yabancıları daha yoğun gözlüyorlardı. Kendisi her ne kadar İranlılara özgü elbiseler giymiş olsa da istediğini rahatlıkta yapamıyordu. Yazar, verdiği yol güzergâhları ve mesafe gibi bilgilerin kabataslak olduğunu söylemiştir.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 8
sonraki