İzmirli James Morier’in Nadir Seyahatnamesi

James [Justinian] Morier, A Journey through Persia, Armenia, and Asia Minor, to Constantinople, in the years 1808 and 1809 ; in which is included, some account of the proceedings of His Majesty's Mission, under Sir Harford Jones, Longman, Hurst, Rees, Orme, and Brown, London, 1812 (1. baskı). xvi, 438, [4] s, metin dışında 25 gravür, 3 katlanır harita, indeks, 30 x 24 cm, döneminin yan sayfaları ebrulu, sırtı yakın zamanda yenilenmiş döneminin deri cildinde. James Morier (1780-1849) İzmir’de doğmuş İngiliz diplomattır. İran’da bulunan Qajar hanedanı ile ilgili romanlar yazmıştır. Bunların en önemlisi “Hajji Baba” serisidir. İngiltere’de aldığı eğitimin ardından 1799-1806 tarihleri arasında babasının İzmir’deki işinde çalışmıştır. 1808-1809 arasında İran üzerinden Ermenistan, Anadolu ve İstanbul’a yaptığı yolculuk sırasında edindiği deneyim ve anılarını müzayedemizde sunulan kitapta anlatmıştır. 1809’da İran Elçisi Mirza Abul Hasan’a İngiltere’ye kadar eşlik etmiş, 1809’da İran’a geri dönerek buradaki ilk İngiliz büyükelçisi olmuştur. Morier, İngiltere’ye döndükten sonra A Second Journey through Persia to Constantinople between the years 1810 and 1816 adlı kitabını yayımlamıştır. İngiltere’nin özel temsilcisinin sekreteri olarak İran Şahı’nın sarayında çalışmış, diplomatik görevi sırasında edindiği izlenimlere ve gezi gözlemlerine dayanan Doğu hayatı ve alışkanlıkları hakkındaki bilgisini pek çok eser yazarak ortaya koymuştur. İlk seyahatnamesi müzayedemizde sunulan kitaptır. Kitapta Tabriz to Arz-roum, Arz-roum to Amasia ve Amasia to Constantinople başlıklı bölümler (s 292-362) Türkiye ile ilgilidir. Altı yıl sonra basılan A Second Journey through Persia, Armenia, and Asia Minor to Constantinople between the years 1810 and 1816 (London, 1818) başlıklı bir seyahatnamesi daha vardır. Atabey 836
Kitabın tamamı 19 bölüm olup ilk dört bölüm yazarın Buşehr’deki deneyimlerini içerir. Beşinci bölümde yazarın Buşehr’den Şiraz’a yolculuğu yer almaktadır. Altıncı bölüm Şiraz’a ayrılmış olup yedinci bölüm yazarın Şiraz’dan Persepolis’e, sekizinci bölüm Persepolis’ten Isfahan’a yolculuğuna ait izlenimlerine anlatılmaktadır. 10. bölüm yazarın Isfahan’dan Tahran’a olan yolculuğuyla ilgilidir. 11 ve 13 bölümler tümüyle Tahran’daki diplomatik faaliyetleri ve diğer gözlemlerinden oluşmaktadır. 14. bölüm yazarın Tahran’dan Tebriz’e geçişine, 15. bölüm Tebriz’deki tecrübelerine dair aktarımlarının kaydını tutmaktadır. 16. bölüm yazarın Tebriz’den Erzurum’a, 17. bölüm Erzurum’dan Amasya’ya, 18. bölüm Amasya’dan İstanbul’a seyahatini içerir. 19. bölüm genel bir değerlendirmenin yapıldığı değerlendirme bölümüdür. Kitapta ayrıca Arap korsanları, Sasanî imparatoru Şapur ve notlara ayrılan kısımlar vardır. Apendiks kısmında İran parası, İran’a giden güzergâhlar, meteorolojik olaylar hakkında üç başlık vardır.

Yazar seyahatlerinin sadece Bombay-İstanbul kısmını kaleme aldığını, İngiltere’den Hindistan’a ve İstanbul’dan İngiltere’ye olan deniz yolculuklarının hâlihazırda bilindiğini ve bu yüzden yeni notlara gerek duymadığını söylemiştir. Kitap için yaptığı çizimlerin birebir yerinde çizildiği için pek ayrıntı içermediğini, ancak genel anlamıyla fikir verebilecek çizimler olduğunu dile getirmiştir. Buşehr (Bushire)’den Tahran’a olan haritayı Bombay ordusundaki Yüzbaşı (Captain) James Sutherland’ın verdiğini söyleyip kendisine teşekkür etmiştir. Kitapta bulunan Tahran’dan Amasya’ya yaptığı seyahate ait haritayı kendisinin çizdiğini, konunun uzmanı bazı kişilerin ise gözden geçirdiğini aktarmıştır. Yazar, Amasya’dan İstanbul’a olan seyahatin haritasını yapamadığını ve bunun iki sebebe dayandığını vurgulamıştır. Birincisi Amasya’ya kadar olan yolculuğu genelde gündüz yaptıkları için çizimlerde zorlanmadıklarını, fakat oradan İstanbul’a yapılan yolculuğun zaman zaman gece, zaman zaman gündüz olması sebebiyle doğru çizemeyeceği için yapmadığını söylemiştir. İkinci sebep olarak da şunu göstermiştir. Yazara göre, Türk halkı İranlılara nazaran daha kıskanç ve yabancıları daha yoğun gözlüyorlardı. Kendisi her ne kadar İranlılara özgü elbiseler giymiş olsa da istediğini rahatlıkta yapamıyordu. Yazar, verdiği yol güzergâhları ve mesafe gibi bilgilerin kabataslak olduğunu söylemiştir.