• Müzayede Kataloğu (PDF)
  • Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

5.MÜZAYEDE "Nadir Kitaplar, Gravürler, Haritalar"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 23 Ağustos Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %18+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

Currency Converter:
Lot: 102 » Nadir Kitaplar

Yüzyılın Başında İstanbul Ve Osmanlı İmparatorluğu

Richard Davey, the Sultan and His Subjects, E. P. Dutton & Co, New York, 1897 (1. baskı). 2 cilt: xvi, 364 s, başlık s önünde pelür kağıdıile korunmuş 1 levha ; vi, 371 s, başlık s önünde 1 katlanır panorama, metin dışında 1 levha, 1 katlanır harita, indeks, 23 x 14.5 cm, yayıncısının desenli bez ciltlerinde.
II. Abdülhamid Türkiye’sinin çok renkli ve ayrıntılı bir tablosu.
İngiliz yazar Davey, bu eserini yazarken esas olarak İstanbul'a yaptığı gezideki gözlemlerinden hareket etmiştir. Ayrıca yüzlerce kaynak tarayan yazar, vardığı sonuçları İstanbul'daki ve İngiltere'deki dostlarıyla mektuplaşıp tartışarak bu ünlü eserini meydana getirmiştir. Kitabın esas ekseni, II. Abdülhamid'in toplumdaki ve siyasal hayattaki konumu, Osmanlı İmparatorluğu'nun birbirinden farklı kültürel ve etnik unsurları, ve Osmanlı reformları üzerine kurulmuştur. Aynı zamanda tüm Müslümanların halifesi olan II. Abdülhamid'i Papa'ya benzeten yazar, Şeyhülislam'dan sıradan dervişlere kadar din örgütlenmesi içinde ya da çevresinde yer alan unsurları da batıdaki ruhban sınıfı ile karşılaştırır. Buradan hareketle Türkiye'de İslâmiyet'i tartışan yazar, Osmanlı'nın geleceği üzerine varsayımlarda bulunur. Yazarın İstanbul ile ilgili tesbitleri kitabın diğer önemli tarafıdır. İstanbul'daki Hristiyanlar, Rum, Ermeni ve Musevi toplumu, Türklerin kutsal semtleri, surlar, yangınlar, Karagöz ve diğer sahne sanatları ayrı bölümler halinde anlatılmış ve İstanbul'un 1810’lardan itibaren tablosu çizilmiştir. Bursa hakkında bir bölüm de içeren kitap, bir gravür ve bir katlanan harita ile zenginleştirilmiştir. Davey’in İstanbul seyahatlerindeki gözlemlerinden ve taradığı yüzlerce kaynaktan oluşturduğu yapıt oldukça ayrıntılıdır. Kitapta yer alan Bektaşilik ve Masonluk ilişkisi oldukça tartışmalı ve ilginçtir. Abdülhamid’i Papa’ya benzeten yazar Şeyhülislam ve diğer dinî görevlileri ile karşılaştırıp buradan İslâmiyeti tartışmaya başlar. İstanbul’daki Musevi, Türk, Ermeni, Rum toplumunu Karagöz’ü, kutsal mekânları, yangınları oldukça ayrıntılı ve canlı bir üslupla anlatır. Kitapta ayrıca Bursa ile ilgili bir bölüm de bulunmaktadır.
Richard Patrick Boyle Davey (1848-1911) was an English author and journalist.

AUTHOR’S NOTE

Tue following chapters embody the results of an earnest attempt to set forth the chief characteristics of those heterogeneous nationalities which have, in process of time and by virtue of conquest, fallen under the dominion of the Sultans. The work deals with the Turkish people generally, but chiefly with the Turks of Constantinople.





The Author has studied his subject with a serious desire to bring before the intelligent reading public of this country such facts, and such anecdotes (elucidating and explaining facts), as may enable an impartial reader to form a fair conclusion as to the present condition, and the probable destiny, of that great Oriental Empire, on whose action and fate so much of the peace and welfare of Western Europe depends. To attain such a purpose, a knowledge of the life and manners of the Turks, and of the Eastern Christians, and of their religious and political views, is indispensable. And the writer of this book offers as an excuse for these two bulky volumes, that his researches on the spot, as well as in every attainable work of authority on a subject so wide, so deep, and so important, could not, with justice, be compressed into a smaller space. On the other hand, each chapter of this book could easily be developed into a thick volume by itself, and yet not exhaust its subject.

The orthography of Eastern words is a difficult and delicate subject. It has been treated, in these pages, in a way that, it is hoped, will make easy reading for the unlearned, and not offend the Oriental scholar. In most cases the phonetic equivalent of Arabic and Turkish words has been given, to the best of the Author’s ability. But for certain well-known terms, such as the name of the Prophet, the old-fashioned orthography of Mahomet, instead of the more recent Mohammed, has been retained, as being the most familiar, and therefore the most convenient, to the ordinary reader. It may, perhaps, be added, that the spelling of Oriental words is an unsettled and contentious matter, and it will frequently be noticed that the same name is written differently by German, French, Spanish, Italian, and English authorities, each trustworthy enough as to his information, but each rendering the word as it strikes his own ear.

In conclusion, cordial thanks are offered to those who, by their advice and experience, have contributed to the composition of this book, especially to the friends in Constantinople and in England who have kindly assisted the Author in the collection of facts, and through whose good offices he has been able to see and hear much that must, otherwise, have escaped his observation.

RICHARD DAVEY

CONTENTS

Vol 1:

Chapter I. The Sultan’s Court and Hareem
Chapter II. The Sultan and His Priests
Chapter III. A Brief History of Reform in Turkey
Chapter IV. In the Hareem
Chapter V. The Failure of Islam
Chapter VI.The Latter-Day Turks
Chapter VII. Round and About Stambul
Chapter VIII. Hiangen Var
Chapter IX. A Nineteenth Century Grand Vizir
Chapter X. Karagheuz and the Stage in Turkey

Vol 2:
Chapter I. Sancta Sophia
Chapter II. The Christians in Constantinople
Chapter III. The Greeks
Chapter IV. The Armenians
Chapter V. The Jews in Constantinople
Chapter VI. Brusa
Chapter VII. A Sacred Village of the Turks
Chapter VIII. A Saunter by the Walls of Constantinople
Chapter IX. Constantinople in 1810
Chapter X. In the By-Ways of Modern Stambul
Chronological List of Emperors and Sultans

Detaylar
Lot: 103 » Nadir Kitaplar

Jean Giraudeau

J[ean]. Giraudeau [de St-Gervais], L'Italie, la Sicile, Malte, La Grèce, l'Archipel, les Iles Ioniennes et la Turquie, Souvenirs de Voyage Historiques et Anecdotiques, Chez l’Auteur, Paris, 1835 (2. baskı). 404 s, metin dışında pelür kağıdı ile korunmuş 14 taşbaskı gravür (ikisi katlanır), metin içinde 10 tahta baskı vinyet, metin sonunda 10 tahta baskı gravüre haiz 2 levha, 22 x 14.5 cm, kağıt kapağında. 1. baskı da aynı yıl yapılmıştı. Bu baskı birinci baskının formalarının yeni bir künye sayfası ile birleştirilmesi suretiyle oluşturulmuştur. Ulaşım araçlarında buhar kullanımının uygulanışı avare gezginleri gitgide hareket halinde turistlere dönüştürür. Bu dinamik değişim ilk buharlı yatın Doğu sularına görkemli girişine yol açar (Nisan-Ağustos 1833). Doğu'ya buharlı vapurla yapılan bu ilk "kruvaziyer" (yat gezisi) mimar Jean-Baptiste Marchebeus tarafından organize edilir. Gezi notları Marchebeus'un kendisi ve Fransız doktor J. Giraudeau de St. Gervais (1802-1861) tarafından kaleme alınır, metin ilk olarak Giraudeau tarafından 1835 yılında yayınlanır. Marchebeus'un kitabı ise bu baskıdan 4 yıl sonra yayınlanır: Voyage de Paris à Constantinople par Bateau à Vapeur (Paris, 1839) Kitapta Nisan-Ağustos 1833’de François Ier buharlısı ile yapılan seyahat anlatılır. Gemide yakın zamanda taç giyen Yunanistan Kralı Otto’nun kardeşi Bavyeralı Maximillan, Baron Seidlitz, Düşes de Berry, diplomatlar ve Maximillan’ın maiyetindeki diğer Bavyeralılar bulunuyordu. Gezide şu güzergah takip edilmiştir: İyon Denizi adaları, Parnassus, Peloponnes, Hidra, Poros ve Spetsai, Korint, Atina, İzmir, Midilli, Truva, İstanbul, Sakız (Chios) adası, Syra ve Paros adaları. Jean Giraudeau (1801-1861) est un médecin français. Il fut chevalier de la Légion d'honneur. Né le 14 brumaire an X à Saint-Gervais, Jean Giraudeau est fils de Jean Giraudeau et de Geneviève Bergier. Après des études au collège de Châtellerault, Jean part étudier à Paris. En 1821, il est étudiant en droit mais abandonne bientôt cette discipline pour se consacrer à la médecine: en 1825, il est reçu docteur avec une thèse consacrée aux affections syphilitiques. En peu de temps il acquit une certaine célébrité et grossit sa fortune avec des annonces ou des publicités médicales qui, fructueuses pendant quelques années, lui coûtèrent 150 000 francs par an si l'on en croit ses biographes Germain Sarrut et Edme-Théodore Bourg. Il écrivit aussi plusieurs ouvrages de médecine qui ont été traduits en de nombreuses langues. Jean Giraudeau s'intéressa aussi à l'histoire locale de sa région natale. Jean Giraudeau obtint, par une décision du 4 mai 1859, le droit de changer son nom en "Giraudeau-Saint-Gervais"1. Cette décision fut confirmée par un jugement du tribunal civil de première instance de Châtellerault du 25 juin 18602. Bien avant cette date, il avait publié la plupart de ses ouvrages sous le nom de "Giraudeau de Saint-Gervais". Weber I/230 (1. baskı), Blackmer 692, Atabey’de yok. Kitapta Türkiye ile ilgili taşbaskısı levhaların başlıkları şöyledir: Un prètre Turc bravau l’impécation d’un Grec, Une Mosquée Turque à Smyrne, Cérémonie de l’ablution, Arrivée d’un Marchand d’Esclaves à Constantinople, Funérailles des Turcs, Halte de troupes régulières et irrégulières, Bain des [okunmuyor] (Kadınlar hahamı)

Detaylar
Lot: 104 » Nadir Kitaplar

İlk Türkçe Seyahatname Olan Mir'at-Ül Memalik’in İngilizce Baskısı

Sidi Ali Reïs [Seydi Ali Reis], The Travels and Adventures of the Turkish Admiral Sidi Ali Reïs in India, Afghanistan, Central Asia, and Persia, during the Years 1553-1556, Luzac, London, 1899. xviii, 123, [5], [29] s (yayıncı katalogu), 20 x 13 cm, yayıncısının bez cildinde. Ünlü şarkiyatçı Arminius Vambéry tarafından İngilizce’ye çevrilen bu eser Kaptan-ı Deryalık rütbesine kadar yükselmiş bir Osmanlı denizcisi olan Seydi Ali Reis’in 1553-1556 yılları arasında Hindistan, Afganistan, Orta Asya ve İran’a yaptığı seyahatlerin ve maceraların konu edildiği nadir bir seyahatnamedir. Mensur ve manzum şekilde yazılan ve Mir'at-ül Memalik (Ülkelerin Aynası) olarak tanınan bu eser ilk Türkçe seyahatname olma özelliğini taşır. Seydi Ali Reis kitabı yazma sebebini şöyle anlatır: “Cihanın hakanı olan Sultan Süleyman Han, İran seferine çıkmak üzere kışı Haleb şehrinde geçiriyorlardu. Bu sırada beni ansızın Mısır kapdanlığına tayin buyurdular. Vazifem, Basra limanında bulunan Mısır donanmasını alıp Süveyş limanına getirmekti. Basra'da yatan 15 parça kadırgayı Hind denizlerinden aşırıp Mısır'a götürecektim. İşte bu vazife, büyük bir maceraya sebep oldu ve aklıma bile getirmediğim seyahatlere zemin hazırladı. Bu seyahatleri, «Mîrâtu'l - Memâlik» adını verdiğim bu kitapta anlattım.” Vambery kitaba bir giriş yazısı da eklemiş, ayrıca orijinal baskıda Necib Asım tarafından yazılan önsözü de notlarla zenginleştirerek kitabına eklemiştir.
Blackmer ve Atabey’de yok.

CONTENTS
Introduction
Preface of the Turkish Publisher
I.
II. The Beginning of the Story
III. About what happened in Basrah
IV. What took place in the Sea of Ormuz
V. What we suffered in the Indian Ocean
VI. What happened in the Province of Gujarat
VII. What befell us in the Province of Sind
VIII. My Experiences in Hindustan
XI [sic]. Our Experience in Bakhtar-Zemin. i. e. in Kabulistan
XII. The Condition ot Badakshan and Khatlan
XIII. Events in Turan, i. e. Transoxania
XIV. Our Experiences in Ivharezm and Deshti-Kipchak
XV. Our Fate in Khorasan
XVI. Our Vicissitudes in Irak-Adjem
XVII. The rest of our Adventures

Detaylar
Lot: 105 » Nadir Kitaplar

Thomas Allom Gravürlerini Yer Aldığı Nadir Bir Kitap

Robert Walsh [metin yazarı] & Thomas Allom [gravürler], Constantinople and the Scenery of the Seven Churches of Asia Minor Illustrated. In a Series of Drawings from Nature by Thomas Allom with an Historical Account of Constantinople, and Descriptions of the Plates, by the Rev. Robert Walsh, LL.D. Chaplain to the British Embassy at the the Ottoman Porte, First, London, tarihsiz [c. 1838]. 2 cilt birarada: first series: xxxvi, 84 s. 46 gravür, 1 İstanbul haritası; second series: 100 s, 50 gravür, 1 Akdeniz haritası, 28 x 21 cm, döneminin dekoratif deri cildinde. Thomas Allom (1804-1872) 19. yüzyılda gravürlü kitap geleneğininin en önemli ressamlarından biridir. Mimar Francis Goodwin’in yanında çalışmıştır. Institute of British Architects’in kurucu üyeleri arasındadır. Allom’un resimleri pekçok seyahatnamede gravür olarak yer almıştır. Koleksiyonerler tarafından her zaman aranan bir kitap olan Syria, The Holy Land, Asia Minor illustrated’i de Thomas Allom resimlemiştir. Kitabın A. Kaiser tarafından yapılan Almanca çevirisi Konstantinopel in und seine Umgebungen (Leipzig, 1841) başlığıyla yayınlanmıştır. Allom’un gravürlerinin kullanıldığı ancak metnini Leon Galibert ile C. Pelle’in yazdığı Fransızca kitap Constantinople Ancienne et Moderne, comprenant aussi les Sept Eglises de l’Asie Mineure (Paris, [1838]) başlığıyla, metnini A. Baratta’nın yazdığı İtalyanca baskı ise Costantinopoli Effigiata Descritta (Torino, 1840) başlığı ile basılmıştır. Thomas Allom İstanbul’da bulunduğu sıralarda İngiltere büyükelçisi Lord Stratford Canning’den yakınlık görmüş, elçilikte görev yapan din adamı ve araştırmacı Robert Walsh’ın rehberliğinde İstanbul’un tarihi yapısı üzerine önemli bilgiler alarak bu gizemli kentin meydanlarında, sokaklarında birbirinden güzel, pitoresk resimler çizmiştir. Bu resimler, o dönem İstanbul kentinin mimari yapısından tarihî köşelerine, geleneksel yaşamından insanlarına kadar çok zengin ve detaylı bilgiler verir. Thomas Allom’un çizdiği İstanbul resimleri arasında Boğaz ve Haliç manzaraları, mezarlıklar, Sultanahmet Meydanı ve çevresi, kilise ve ayazmalar, surlar, kahvehaneler, hamamlar önemli bir yer tutar. Resimlerinde görülen İstanbul manzaraları sayesinde, günümüze dek birçok mimari yapının kaybolup silindiği veya gördüğü değişiklikler çarpıcı bir şekilde gözler önüne serilir. Ressamın İstanbul’da bulunduğu yıllarda Kızkulesi henüz ahşap bir yapıdan ibarettir ve Ahırkapı önlerini balıkçı dalyanları süslemektedir. Nuruosmaniye semtinde yer alan, kölelerin alınıp satıldığı Esir Pazarı’ndaki Esirci Han’dan da günümüze hiçbir şey kalmamıştır. Robert Walsh’ın uzun yıllar yaptığı araştırmalara dayanarak kaleme aldığı Osmanlı ülkesindeki izlenimleri Thomas Allom’un gravürleri ile birleşerek müzayedeye sunulan Constantinople and the Scenery of the Seven Churches of Asia Minor [İstanbul ve Anadolu’da Yedi Kilise] başlıklı iki ciltten meydana gelen bu eseri meydana getirmiştir. Blackmer 1766, Atabey 1316

Detaylar
Lot: 106 » Nadir Kitaplar

İstanbul, Marmara Bölgesi, Eskişehir Ve Ankara'yı Kapsayan Son Derece Nadir Bir Seyahatname

Mary A[delaide]. Walker, Old Tracks and New Landmarks: Wayside Sketches in Crete, Macedonia, Mitylene, etc, Richard Bentley, London, 1897. xv, 365 s, başlık s önüünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha, metin dışında 24 levha, 23 x 15 cm, yayıncısının bez cildinde.
Bu seyahatname, yazarın 1857, 1866, 1872, 1886 ve 1896 yıllarına ait seyahat notlarına yer verir. Kitabın adında belirtilmemiş olsa da yazarın İstanbul (Haydarpaşa, Kadıköy, Kızıltoprak, Moda, Merdivenköy, Fenerbahçe, Bostancı, Tuzla) Marmara Bölgesi (Gebze, Eskihisar, Hereke, İzmit Körfezi, İzmit, Sapanca, Mudanya, Bursa) ile Eskişehir ve Ankara’da gerçekleşen seyahatleri kitapta önemli yer tutar (s 1-132). Kitabın Türkiye'ye ayrılan sayfaları Haïdar Pasha in 1857, On the Road to Ismidt, 1880, Ismidt, From Ismidt to Angora, The Plains of Angora, Angora, History of Ancyra, Summer Days in Chalcedon, 1865, Under the Oaks of Merdivenkeuy, Broussa in 1866, The Kebab Shop, Broussa in 1886 ve Broussa in 1896 başlıklarının altında toplanmaktadır. Kitapta yazarın farklı tarihlerde yaptığı seyahatlere ait notları biraraya getirilmektedir. Yazar gezdiği yerlerde zaman içinde meydana gelen değişimleri anlatarak okuyucuyu adeta bir zaman makinesinden geçirir. Örneğin Haydarpaşa’da 1857 ile 1880 arasındaki değişimler inanılmaz boyutlardadır. 1857’de Haydarpaşa’da çınarlarının altında oturanların kahvelerini yudumladığı, nargilelerini tüttürdüğü iki koruluk bulunmaktadır. Kıyıya yakın bir yerde çoktan yokolmuş durumdaki Ayia Eufemia kilisesinden kalmış olabilecek yıkıntıları ve bir demir kapı ile korunan sağlam durumdaki kilisenin ayazmasını görür ve ayazmanın bir resmini kitabına ekler. 1880 yılına gelindiğinde, Haydarpaşa’dan başlayan demiryolu hattı bu güzel semtin tabî güzelliğini alıp götürmüş, çınarlar ortadan kalkmış, etrafı çirkin görünümlü evler doldurmuştur. Walker, demiryolunun yanıbaşında Kadıköy yönüne uzanan bir insan boyu yüksekliğinde kemerli bir tünelden bahseder. Demiryolu inşaatı sırasında meydana çıkan arkeolojik buluntular kaybolup gitmişken bu tünel her nasılsa dikkatlerden kaçmıştır. Nihai varış noktasının Ankara olduğu tren yolculuğunda seyahat boyunca gördüklerini anlatan Walker, çavuş üzümü ve kirazı ile meşhur Kızıltoprak’tan ve çevresi Bizans döneminin kayda değer arkeolojik eserlerine ev sahipliği yapan Bostancı Köprüsü’nden geçer. Yol boyunca Gebze ve İzmit gibi yerlerde verilen molalada görülenler ayrıntılı olarak tasvir edilir. Walker, 1865 yazını geçirdiği Moda’ya da geniş yer ayırır ve Moda’nın yakın zamanlara kadar yerleşimin olmadığı, bağları ile ünlü kırsal bir yer olduğunu, bu arada dağılmış bir mezarlığa ev sahipliği yaptığını yazar. Mary Adelaide Walker, hayatının ömenli bir bölümünü (1856-1904) İstanbul’da geçirmiş İngiliz ressam ve yazardır. İstanbul, Anadolu, Balkan ülkeleri ve Ege Adalarına yaptığı seyahatleri Through Macedonia to the Albanian Lakes (1864), Eastern Life and Scenery, With Excursions in Asia Minor, Mytilene, Crete, and Roumania (London, 1886) ve Untrodden Paths in Roumania (London, 1888) gibi seyahatnamelerinde anlatır. Modern dönemin kitap eleştirmenleri Mary Adelaide Walker gibi sapa ve tehlikeli yerleri gezen Viktorya döneminin bayan gezgin grubunu yeni yeni takdir etmeye başlamıştır.
Blackmer 1759


Detaylar
Lot: 107 » Nadir Kitaplar

İstanbul'daki Venedik Sarayını Sınırlı Sayıdaki Limitli Nüshası

Tommaso Bertelè, Umberto Dorini ve Giovanni Bertelè, Il Palazzo degli Ambasciatori di Venezia a Costantinopoli e le sue Antiche Memorie: Ricerche Storiche con Documenti Inediti e 185 Illustrazioni, Casa Editrice Apollo, Bologna, MCMXXXII [1932]. 445 s, metin içinde 185 resim (harita, plan, fotoğraf, döküman, vs), 30 x 22 cm, bez cildinde. 350 adetlik sınırlı baskının 328 №’lu nüshası. Venedik Sarayı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde 16. yüzyıldan itibaren Venedik elçilerinin (balyoslarının) konutu olarak kullanılagelmiş ve günümüzde İtalyan Başkonsolosu'nun ikametgâhı olarak kullanılan yapıdır. Üç katlı yapı, başlıklı sütunların taşıdığı çıkma biçimindeki terası, üçgen alınlığı, pencere düzeni, iç ve dış bezemeleriyle neoklasik üsluptadır. Elçilik sarayı olarak Venedik balyosu tarafından kiralanan yapının, 16. yüzyıldaki sahipleri bilinmez, 17. yüzyılda Venedik Cumhuriyeti'ne mensup bir tercümanın oğlu Sebastiano Salvago ile Zoia (Gioia veya Giorgia) Salvago adında bir kadına ait olduğu tespit edilmiştir. Yapı, 1746’da Venedik Balyosu tarafından satın alındı. 1780-1781'de kapsamlı bir restorasyona sonucu yapı, neo-klasik üslupta temelden yeniden inşa edilmiştir. Yapı, önce Venedik'in sonrasında ise birleşen İtalya'nın, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ve modern Türkiye'deki varlıklarının bir sembolü olarak görülmüştür. 1797'de Venedik'in Avusturya'ya teslim olmasından sonra Avusturya tarafından işgal edilen saray, 1806’da Venedik Sarayı Fransızlara geçti; 1815'te Viyana Antlaşması ile tekrar Avusturyalılar'a geçti ve bir yüzyıl Avusturya egemenliğinde kaldı. Bu dönemde genel formunu değiştirmeyen geniş çaplı bir restorasyon gerçekleştirildi. Venedik, 1866'da bağımsızlığını kazandı ancak saray Avusturya’da kalmaya devam etti. 1914-1918 arasında eski yapının temelleri üzerinde yeniden inşa edildi. Bu yeniden inşa sürecinde sarayın genel yapısı korundu. I. Dünya Savaşı'ndan galip çıkan İtalya, Venedik Sarayı'nı geri almak için girişimlerde bulundu. Yapı, İtalyan Dışişleri Bakanlığı’nın emriyle 1 Aralık 1918'de, İtalyan Deniz Kuvvetleri tarafından işgal edildi; 27 Mart 1919'da yüksek komiser kararı ile İtalyan Elçiliği, sarayı ve tüm ilgili yapıları resmen teslim almıştır. 1919'dan 1936'ya kadar İtalyan Büyükelçisi’nin İstanbul'daki ikametgâhı olarak tahsis edilen saray, o günden bu yana bu işlevinin yanı sıra İtalya Başkonsolosluğu ikametgâhı olarak da kullanılır.

Detaylar
Lot: 108 » Nadir Kitaplar

Miss Pardoe'nun Meşhur İstanbul Ve Boğaz Kitabı

[Julia] Pardoe, the Beauties of the Bosphorus. Illustrated in a series of views of Constantinople and its environs, from original drawings by W. H. Bartlett. George Virtue, London, 1838. xii, 172 s, 87 çelik baskı gravür, 28 x 21 cm, döneminin sırı tamirli bez cildinde. Miss Julia Pardoe (1806-1862) tanınmış bir İngiliz yazarıdır. Yazmaya ondört yaşındayken şiirle başlamıştır. Bunun ardından yazdığı romanlar da çok beğenildi. Anılarını ve gezi notlarını yayımladı. Geçirdiği bir hastalık sonucu, güney ülkelerine yolculuklar yapmak zorunda kaldı. İlk gezisini Portekiz’e yapan yazar, bu ülkeyle ilgili gözlemlerini Traits and traditions of Portugal (Portekiz’in Destanları ve Gelenekleri) adlı kitabında topladı. Miss Pardoe 1835 yılında İstanbul’a geldi. Gerçek amacı Yunanistan, Türkiye ve Mısır’ı görmekti. Ancak, İstanbul’a gelince şehrin büyüsüne kapılarak dokuz ay boyunca İstanbul’da kaldı. Sultan 2. Mahmud’un başta olduğu bu dönemde İstanbul’un eşsiz doğa güzellikleriyle dolu Boğaziçi’ni, halkın eğlence yerlerini, anıtlarını ve çarşılarını dolaşmış, bayram ve Saray’ın düğün alaylarına katılmış, çeşitli sosyal konumdaki kişilerin konaklarında bulunmuştur. Ayrıca Bursa ve Uludağ yöresine de gitmiştir. Bütün bu yaşadıklarını büyük yansızlıkla yazıya döken, doğaya ve şiire tutkun Pardoe, gördüklerini en ince ayrıntısıyla adeta resmeder gibi betimlemiştir. Özellikle Batı’da var olan Osmanlı ile ilgili yanlış ve olumsuz kanıları, haksız önyargıları silmiş oldu. Eşsiz gözlem gücü, ince sezgi kabiliyeti ve derin duygu yoğunluğu, ülkemizi ve insanlarını bütün içtenliğiyle sevip sarılmasıyla birleşince müzayedemizde sunduğumuz bu eşsiz kitap gerçeğe dönüşmüş oldu. Kitabın gravürlerini çizen William Bartlett (1809-1854) ünlü İngiliz gravür sanatçısıdır. John Britton’un yanında ustalaştı. Britanya adasını baştanbaşa dolaştı. 1840’ların ortalarından itibaren Balkanları ve Ortadoğu’yu gezdi. 1835 ile 1852 arasında Amerika Birleşik Devletleri’ne dört seyahat yaptı. (1809 – 1854). İlk resimleri 1831-1833 yıllarında Londra’da Kraliyet Akademisi’nde sergilendi. Kitaplara çizdiği desenlerle tanındı. Bu alandaki istekler dolayısıyla birçok ülkeyi gezdi. Bartlett, J. Pardoe’nin kitabını resimlemek için 1835’te İstanbul’a geldi. Hazırladığı 87 gravür İstanbul’un o yıllardaki görünümünü aksettirmesi bakımından bugün birer belge durumundadır. Çeliğe hakkederek basılmış bu gravürler değişik hakkakler tarafından işlendiğinden kaliteleri farklıdır. Ayrıca hakkakler gravürleri zaman zaman orijinallerinden değişik biçimde işlemişlerdir. Bartlett’in büyük bir ustalıkla çizdiği resimler Miss Pardoe’nin mükemmel metni ile birleşince the Beauties of the Bosphorus, gravürlü İstanbul kitapları arasında müstesna bir yere sahip olmuştur. Blackmer 1254, Atabey 922

Detaylar
Lot: 111 » Nadir Kitaplar

Cumhuriyet'in İlk Yıllarında İstanbul Ve Türkiye

Arnold Bennett, Mediterranean Scenes, Rome-Greece-Constantinople, Cassell anf Company Limited, London, 1928. 83, [1] s, başlık s önünde 1 levha, metin dışında 39 levha, 1 ex-libris etiketi, 26 x 20 cm, yayıncısının bez cildinde. 2 kenarı kesilmemiş filigranlı özel kağıda basılmıştır. 1.000 adetlik sınırlı baskının 738 №’lusudur. Kitaptaki levhaların 13’ü İstanbul ile ilgilidir. İngiliz romancı Arnold Bennett’in (1867-1931) çok nadir Yunanistan ve Türkiye seyahatnamesi. 19 bölümden oluşan kitabın birer bölümü Çanakkale (s 59-61) ve İstanbul’a (s 62-73) ayrılmıştır. Bennett’in İstanbul tasvirleri oldukça ilgi çekicidir. Üç yıl önceki Şapka Kanunu sayesinde sokaklarda fes görmek imkânsız hale gelmiştir. Çarşaftan kurtulan kadınlar sokaklarda özgürce dolaşabilmektedir. Aya Sofya’yı uzun uzun anlatan Bennett Türklerin mimaride ileri gittiklerini, Sultan Ahmed Camisinin de bunun ispatı olduğunu yazar. Yıldız Sarayı’nda açılan Casino’ya gider, Osmanlı dönemindeki ihtişamından eser kalmayan Boğaziçi’nin kiralık ve satılık evlerle dolu olduğunu görür. Cumhuriyet’in ülkeye, şehre ve insanların kültürel ve sosyal hayatlarına getirdiği değişimlerden söz eder. Bennet’in kitabı Cumhuriyet’in ilk beş yılında meydana gelen değişimlere getirdiği çarpıcı tespit ve yorumlarla dikkat çeken nadir ve sıra dışı bir kitaptır. Kitaptaki ex-libris etiketi Londra’nın bir zamanlar önde gelen sigortacılarından Arthur Digby Besant’a (1869 – 1960) aittir.
Yıldız Sarayı’ndaki Casino’nın anlatıldığı bölüm (s 67 vd)
Prominent among the ingenious ideas of the new Turkish regime has been the transformation of one of the seven palaces in the vast sultanic enclosure near the city into a municipal casino. The extinguished sultans appear to have had quite a habit of building white palaces ; and as sultans were not fond of travel, all the palaces are close together. There are I don't know how many within and just without the sacred enclosure. Any pretext served for putting up a palace. The present casino was built, it is said, to house the German Emperor when he announced the Imperial intention to honour a brother monarch with a visit. It is a large structure, utterly without originality, garishly and tastelessly decorated: with one good characteristic, symmetry. Here you can have a thé dansant, you can dine, and you can gamble. The park is enormous: thirty-six miles of carriage roads ; and under the old regime it must have been a stronghold. Even under the new regime, you pass through gateway after gateway, and are interrogated by officials. So that you have to take some trouble in order to reach pleasure,— the food, the wine (wine in a sultan's palace l), the houris, the cabaret show, and the roulette and chemin de fer tables, and night-life generally.
The huge gaming-saloon is a quiet, Oriental flattery of Monte Carlo. The croupiers say "rien ne va plus" and call the winning numbers with such nonchalance that you can scarcely hear them. On the whole an effect of sadness, of wistful melancholy. There is a café with cocktails, and a reading-room with Turkish illustrated dailies, whose make-up is obviously modelled on that of the largest circulations of Western Europe. The Turk is determined to be European in all possible ways. And the entire affair, set in the very midst of scenes of autocratic rule, whose splendours, voluptuousness, slavery, intrigue, corruption, assassinations, were in plenary activity only a few years ago I Never was a more theatrical and effective denial of an accepted axiom than this denial of the statement that East is East and West is West and never the twain shall meet I After this you feel that anything might happen. The instability of the most ancient institutions is demonstrated. No gradualness in the process of change. It is accomplished, as you might say, in a night, and accomplished past return… And when you leave the place you are escorted to your car by an attendant whose high sneaky intonations clearly indicate that he had quite another duty under the old regime.

Detaylar
Lot: 112 » Nadir Kitaplar

Yeni Bitkiler Bulmak İçin 1700 Yılında Anadolu’yu Gezen Bir Seyyahın Seyahatnamesi

Joseph Pitton de Tournefort, Relation d’un Voyage du Levant fait par ordre du Roi, Amsterdam, Aux dépens de La Compagnie, MDCCXVIII [1718] [3. baskı]. 2 cilt tek bir kitap içerisinde: 188, [1], 208, [2] s, 152 gravür, 1. cilt içerisinde 2 katlanır harita, 2. cilt içerisinde 1 katlanır harita, 25 x 20 cm, döneminin deri cildinde. Fransa krallık bahçelerinin, başka bir deyişle günümüzdeki Doğa Tarihi Müzesi’nin bitkibilimcisi Joseph Piton de Tournefort, bu kurumun düzenlediği araştırma gezilerinin öncüsüdür. 14. Louis ve bakanı Pontchartrain’in buyruğuyla yeni bitkiler bulmak göreviyle 1700’de Levant’a gönderilen Tournefort, yalnızca bitkibilimcilik görevini yapmakla yetinmemiş, doğmakta olan Aydınlanma çağının Doğu insanları ve toplumlarına yönelik yeni bakışını da biçimlendirmiştir. Anlatısının 1. cildi, Ege Adaları’nın hemen hemen eksiksiz bir incelemesini kapsar. Otuz beş ada ve adacığı ziyaret eder ve başka adaları da yerinde derlediği bilgilerle betimler. Tournefort bu adalara günümüzün bir turisti gibi bakmaz, bunun yerine rüzgarların ve korsanların kemirdiği bir toplumu, salgın hastalıkları, bâtıl inançları, günlük yaşamları ve acımasız yöneticileri ile ilk kez açık seçik gözler önüne serer. Tournefort 2. ciltte önce uzun uzun İstanbul’u anlatır. Sonra da Anadolu’ya boydan boya aşarak bizi 18. yüzyılın hemen başlarındaki Tokat, Trabzon, Kars, Ağrı, Amasya, Ankara, Erzurum, Bursa ve İzmir ile yüzlerce Osmanlı kasabasına götürür. Tournefort kendini Osmanlı topraklarıyla da sınırlamaz, Tiflis ve Erivan’a (Revan) kadar gider ve ona tamamen yabancı bir dünyayı yorumlamaya çalışır. Gezileri sırasında İran’ı Batıya bağlayan ve Anadolu boyunca uzayıp giden büyük kervan yollarını kullanır, ilk bakışta birbirine karşıt gibi görünen, ama aslında hep birbirine bağımlı olan ve birbirini tamamlayan Doğu ve Batı dünyaları arasındaki bağların önemini vurgular. Atabey 959 [1. baskı], Blackmer 1326 [1. baskı]

Detaylar
Lot: 114 » Nadir Kitaplar

1894'te İstanbul

[Anonim], Les Deux Caravanes Scolaires. La Savoie la Suisse l'Italie la Turquie et la Grèce, Visitées par un Groupe d’étudiants de la Maison d’Arcueil, Souvenirs Personnels, Pittoresques et Anecdotiques, Maison du Bon Livre, Lille, Oeuvre de Saint-Charles, Grammont (Belgique), tarihsiz [c 1894]. 261 s, başlık s önünde 1 tahta baskı gravür, metin dışında 11 tahta baskı gravür, metin içinde 1 tahta baskı gravür, 1 mükafat etiketi, 25 x 16 cm, kağıt kapağında. Bir grup öğrencinin demiryolu ile yaptığı seyahatin notları. Kitap, La Grande-Chartreuse, la Savoie, La Suisse, l’Italie (s 9-132) ve La Turquie, le Mont Athos, la Grèce (s 133-261) olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Seyahat 1894 İstanbul depreminden hemen sonra yapılmıştır. Lecocq-Paşa’nın mihmandarlığında Selamlık törenine katılan öğrenciler törende gördüklerini detaylı bir şekilde anlatır. Kapalıçarşı’da depremin yol açtığı tahribata şahit olurlar, yandan çarklı ile Boğaz’ı gezer, Tarabya’daki Fransız yazlık sarayında misafir olurlar, Göksu’da halka karışırlar, Galata Kulesine çıkarlar, Büyükada gezisintinde Hôtel de Calypso’da yemek yedikten sonra eşek sırtında Ada’nın tepelerine çıkarlar. worldcat.org’a göre dünyada sadece 3 kurumsal kütüphanede kaydı vardır.
Bu kitabın sadece 2. bölümünü içeren aynı yayınevi tarafından yapılan tarihsiz bir baskısı vardır: De Paris à Athènes. La Turquie, le Mont Athos, la Grèce. Souvenirs d’une Excursion de Vacances recueillis par un des Directeurs de la Caravane.
Her iki baskıda da tipografik olarak bağlanan aynı sayfalar (bazı ufak değişikliklerle) kullanılmıştır.

Detaylar
Lot: 116 » Nadir Kitaplar

Anadolu Kırsalında Seyahatler

W[illiam]. M[itchell]. Ramsay, Impressions of Turkey During Twelve Years’ Wanderings, Hodder and Stoughton, London, 1897 (ilk ve tek baskı). xii, 296, [2] [yayıncı ilanı] s,ex-library, 20.5 x 14 cm, yayıncısının sayfalarının üst kenarı yaldızlı bez cildinde.
Sir William Mitchell Ramsay (1851-1939) Hristiyanlığın ilk dönemlerine dair araştırmalar yapan ünlü İskoç arkeoloğudur. Misyon’da görev almamış olsa bile eserlerinin konuları misyon amaçlarına yatkın veya paralelinde olan kuvvetli bir dindardır. 1880’den sonra Anadolu’da kapsamlı geziler yaptı ve burada bulunduğu sıralarda Anadolu’da özellikle Anglo-Sakson misyonerleri yoğun faaliyet göstermektedirler. Anadolu’da elde ettiği bilgiler Aziz Pavlus’un Anadolu’da yaptığı geziler ve erken dönem Roma Hristiyanlığı tarihi konusunda uzmanlaşmasını ve bu konuda otorite olarak tanınmasını sağladı. Ramsay, müzayedeye sunduğumuz kitabında Türk köylüsünü, Türkmenleri, Yürükleri, Avşarları, Çerkesleri, Ermenileri, Rumları ve Kürtleri tanıtmaya çalışmakta, yönetim ve görevlileri, Gregoryen ve Protestan Ermenileri, Amerikan misyonerlerini ve Rumların durumunu anlatmaktadır. Çok karışık bir dönemin iyice bilinmeyen yönlerini açıklayan kaynak bir kitaptır.
Ramsay’ın diğer kitapları arasında Historical Geography of Asia Minor (1890), the Church in the Roman Empire (1893), the Cities and Bishoprics of Phrygia (2 cilt, 1895), St Paul the Traveller and the Roman Citizen (1895), Was Christ born at Bethlehem? (1898), the Letters to the Seven Churches of Asia (1905) sayılabilir. Eşi Lady Ramsay, bu seyahatlerin birçoğunda bulunmuş ve Everyday Life Turkey (1897) isimli kitabı yazmıştır.
Blackmer 1383


Detaylar
Lot: 120 » Nadir Kitaplar

Tavernier’nin Ünlü Seyahatnamesi Toplam 3 Cilt İki Ayrı Kitap (2 Ciltlik Ve Tek Ciltlik Nadir Kitap Birarada)

Jean Baptiste Tavernier, Les Six Voyages de Jean Baptiste Tavernier en Turquie, en Perse, et aux Indes. Pendant l’espace de quarante ans, & par toutes les routes que l'on peut tenir : accompagnez d'observations particulieres sur la qualité, la religion, le gouvernement, les coutumes & le commerce de chaque païs ; avec les figures, le poids, & la valeur de monnoyes qui y ont cours, Survant la Copie, Paris, MDCXCII [1692]-MDCCXII [1712] . 3 cilt: 1. cilt, [16], 782, [10] s, 11 gravür (9’u katlanır); 2. cilt, [6], 616 s, 27 gravür (20’si katlanır); 3. cilt, [6], 564, [3] s, 2 katlanır harita, 8 katlanır gravür, 16 x 10 cm, döneminin deri ciltlerinde. 3. Cildin künye sayfası: Recueil de plusieurs Relations et traites singuliers & curieux… avec la Relation de k’interşeur du Serrail du Grand Seigneur. Jean-Baptiste Tavernier (1605-1689) bir Fransız tüccarıdır. Oldukça genç yaşlardan itibaren seyahatlere başlamıştır. Önce Avrupa’yı dolaşan Tavernier, sonra Filistin ve Kudüs’ü gezmek üzere Ratisbon’dan hareket eden bir grup ile birlikte İstanbul’a gelmiştir. Ancak İstanbul’a vardıktan sonra Kudüs’e gitmekten vazgeçmiştir. İstanbul’da bulunduğu süre zarfında İran’a devam etmek için uygun bir kervanın hareketini beklemeye başlamıştır. Tavernier bu arada hem şehri gezmişi hem de Topkapı Sarayı ve Harem Dairesi hakkında biri Fransız, diğeri İtalyan kökenli iki saray hizmetkarınan edindiği bilgileri doğrudan gözlemleriyle takviye ederek bu eseri kaleme almıştır. Tavernier’in bu eseri, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama devri olan 17. yüzyılda, imparatorluk yaşamını ve saray düzenini bir batılı gözüyle ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır. Özellikle Topkapı Sarayı hakkında verilen bilgiler kitaba bir belge niteliği kazandırmaktadır. Blackmer 1631 [La Haye, 1718 baskısı], Atabey 1200 [Paris, 1682-1686 baskısı]

Detaylar
Lot: 124 » Nadir Kitaplar

Çok Ünlü Bir Türkiye Seyahatnamesi

Robert Walpole (editör), Travels in Various Countries of the East; being a Continuation of Memoirs Relating to European and Asiatic Turkey, Longman, Hurst, Rees, Orme and Brown, London, 1820 (ilk ve tek baskı). xxi, [3], 603, 8 s, başlık s önünde 1 harita, metin dışında 11 levha (bazıları katlanır), metin dışında 1 harita, metin içinde 1 vinyet, 28.5 x 21.5 cm, yan sayfaları ebrulu sırtı tümsekli modern deri cildinde.
Blackmer 1763, Atabey 1311

19. yüzyıl başlarında, Yunanistan hakkında bilgilenmeye çalışan devrin gezginleri antik Yunanistan'dan başka özgürlük öncesi çağdaş ülkeyi de araştırmalarına katmışlardı. Büyük Britanya'nın ilk başbakanı sayılan birinci Oxford kontu Sir Robert Walpole'un soyundan gelen Robert Walpole (1781-1856) (okunuş: Uolpol) 1803 yılı civarında başladığı Doğu yolculuğundan 1808 yılında döner. 1817'de yayınladığı ve yunan antik dönem kalıntıları üzerine yazdığı metinleri ve incelemeleri içeren değerli ilk kitabını iki tane daha (1818,1820) zenginleştirilmiş baskı izler. Walpole'un bu kitabında okuduğumuz metinlerin çoğu başka hiç bir yerde yada bağımsız metin olarak yayınlanmış değil. Sözkonusu baskıda ayrıca W.M. Leake, W.G. Browne, J. Hawkins, Cockerell, Hunt, Wilkins ve Sibthorp'un yazmış olduğu önemli makaleler de yer almaktadır.
Bu makaleler tam olarak şunlardır: Hawkins'in Zakinthos'ta elde edilen katran hakkında bir makalesi; Wilkins'in Parthenon tapınağındaki kabartma yontular hakkında bir incelemesi; Sibthorp'un yunan kültürü denizlerinde yaptığı ilk yolculuktan Prens adaları, Çanakkale Boğazı, Kıbrıs, Leros, Patmos, Kimolos, Euboia (Eğriboz), Aynoroz, Korent kanalı betimlemeleri; gine Sibthorp'un yolculuğunun devamında İstanbul, Çanakkale, Gökçeada (İmroz) ve yeniden Aynoroz, daha sonra ise Skiathos, Volos, Boeotia ziyareti; gine Sibthorp'un başka bir makalesinde Peloponez'de ziyaret ettiği Elis, Arkadia, Argolida, Lakonia, Messinia yöreleri, Kefalonya, İthaka, Leukada adaları ile Nikopolis ve Korfu hakkında notları yer almakta. Nitekim doğa tarihine ilişkin gözlemler içeren başka bir makale de Sibthorp'un kaleminden çıkmıştır; Whittington'un Patmos adasındaki akropolis harabelerindeki buluntular hakkında makalesi; Hunt'ın Limnos (Limni) adası hakkında bir incelemesi; Col. Squire'in Suriye'ye yaptığı yolculuğun betimi; W.G. Browne'un iki makalesinde Anadolu'da yaptığı yolculuğun anlatısı [İzmit (Nikomedea), Bursa, Afyonkarahisar, Konya, Antakya, Laodikeia, Kıbrıs, İzmir, İznik, İstanbul] ve İstanbul'da kaldığı süre içinde yaptığı gözlemler; ayrıca Browne'un İzmir'de 1780, 1790, 1800, 1810 yıllarında fiyatlar hakkında bir incelemesi; W. M. Leake, iki makalede Anadolu gezisinin bir betimine ve aynı yörenin coğrafyası hakkında bir incelemeye imzasını atar; J. Hawkins'in dört tane incelemesi ise İstanbul polisi; Euboea'da bir antik tapınak; Ege adalarında yasalar ve adetler; Dodona antik siti hakkındadır; Ed.D. Clarke Mısır'dan antik bir kabartma yontu hakkında bir mektuba, J.W. Fazarkeley Süveyş'ten Sina dağına yaptığı yolculuğu anlatan yazısına, Cockerell ise Girit labirenti hakkında bir makaleye imzasını atmaktadır.
Walpole'un, müstakil bir yayın oluşturamayacak uzunlukta olan tüm bu küçük seyahatname ve makaleleri tek bir ciltte bir araya getirmek gibi zamanı için ilerici olan bu fikri sayesinde, aksi taktirde büyük bir olasılıkla ailevi bırakıtlar olarak ya da özel kitaplıklarda el yazması halinde oraya buraya savrulacak olan birçok bilgi korunup sonraki nesillere devredilebildi.

Detaylar
Lot: 125 » Nadir Kitaplar

Çok Nadir Bir Osmanlı Seyahatnamesi

Aaron Hill, A Full and Just Account of the Present State of the Ottoman Empire in all its Branches: with Government, and Policy, Religion, Customs, and Way of Living of the Turks in General. Faithfully Related from a Serios Observation Taken in Many Years Travels through those Centuries, G. Parker, London, 1733. [2], [312 s], 6 tam sayfaya gravür, 31 x 20 cm, lüks deri cildinde. Aaron Hill (1685-1750) İngiliz yazardır. Westminster okulundaki eğitiminin ardından doğuya yönelir. 17 tane oyunun yazarı olan Hill’in değişik tarz ve özellikte şiirleri de mevcuttur. Henüz 24 yaşında iken Theatre Royal’da yöneticilik görevinde bulunan Hill, daha sonrasında bilinmeyen nedenlerle işinden kovulur. George Frideric Handel’in Rinaldo adlı ilk İtalyan Operası’nın prömiyerini ilk kez Londra izleyicisi için sahnelemiştir. Hill’in deneme, mektup ve şiirlerinden oluşan bir koleksiyonu ölümünün ardından 1753’de, dramatik eserleri de 1760 yılında yayımlanmıştır. Aaron Hill, 1700 yılında henüz 14 yaşındayken, büyükannesinin desteğiyle, o sıralarda İstanbul’da elçi olarak bulunan akrabası Lord Paget’i ziyaret etmek üzere yola çıkar. İstanbul’da Lord Paget’in yanına refakatçi olarak atadığı bir rahibin rehberliğinde Yunanistan, Mısır ve Filistin’i gezmiştir. Seyahatnamenin 1. baskısı 1709 yılında yayınlanmıştır. Hill, çok genç olmasına rağmen, doğu seyahatinde kendinden önceki seyyahların gözünde kaçan ilginç konuları incelemiş, toplumsal yaşam, gelenekler, sosyal, kültürel, idari ve ekonomik durumu ayrıntılarıyla anlatmıştır. Hill kitabı basıldığında sadece 24 yaşındaydı. Blackmer 817 (2. baskı), Atabey 581

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 11
sonraki