• Cancel
    Filter
Filter

6.Müzayede "Nadir Kitaplar, Efemera, İmzalı Kitaplar, Kartpostal"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 20 Ekim Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %20+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

  • Category: Nadir Kitaplar
Lot: 108 » Nadir Kitaplar

Arap medeniyeti üzerine bol resimli çok aranan bir kitap

[Arap medeniyeti üzerine bol resimli çok aranan bir kitap] Gustave le Bon, La Civilisation des Arabes, Librairie de Firmin Didot et cie, Paris, 1884. xv, 705 s, 10 kromolitograf baskı levha, 366 resim, 4 harita, 29 x 20 cm, yan sayfaları ebrulu lüks deri cildinde. 10000
İçindekiler: Le milieu et la race (l'Arabie. Les Arabes. Les Arabes avant Mahomet) ; Les origines de la civilisation arabe (Mahomet, Naissance de l'empire Arabe ; Le Coran ; Les conquêtes des arabes) ; L'empire des Arabes (Les Arabes en Syrie ; Les Arabes à Bagdad ; Les Arabes enen Perse et dans l'Inde ; Les Arabes en Égypte ; Les Arabes dans l'Afrique Septentrionale ; Les Arabes en Espagne ; Les Arabes en Sicile, en Italie et en France ; Luttes du christianisme contre l'islamisme, les croisades) ; Les moeurs et les institutions des Arabes (Les Arabes nomades et sédentaires des campagnes ; Les Arabes des villes, moeurs et coutumes ; Institutions politiques et sociales des Arabes ; Les femmes en Orient ; Religion et morale) ; La civilisation des Arabes (Origines des connaissances des Arabes, leur enseignement et leur méthode ; Langue, philosophie, littérature et histoire ; Mathématiques et astronomie ; Sciences géographiques ; Sciences physiques et leur applications ; Sciences naturelles et médicales ; Les arts Arabes ; L'architecture Arabe ; Commerce des Arabes, leurs relations avec divers peuples ; La civilisation de l'Europe par les Arabes, leur influence en Occident et en Orient) ; La décadence de la civilisation arabe (les successeurs des Arabes, influence des européens en orient ; Causes de la grandeur et de la décadence des Arabes, état actuel de l'Islamisme. Gustave Le Bon (1841-1931) Fransız bilim ve fikir adamıdır. Asıl mesleği olan doktorluktan çok, bir fikir adamı ve sosyolog olarak tanınıp şöhret olmuştur. Yazdığı eserleriyle bilim ve siyaset çevrelerini etkilemiştir. Ülkemizde de değişik dünya görüşüne mensup kesimler üzerinde etkili olmuştur. İttihat Terakki ve daha sonraki dönemde Cumhuriyet Halk Fırkası, Le Bon’un, “liderlerin topluma, kendi yararlarına olarak, düşünceleri sürekli tekrar ederek benimsetmeleri” görüşünden çok etkilenmiştir. Bu amaçla söz konusu düşünceyi ve pratiğindeki sonucu olan, “halk için halka rağmen” anlayışını uygulamaya çalışmışlardır. Risale-i Nur’da, Kur’an-ı Kerim hakkında söylemiş olduğu sözlerine yer verilmiştir. Gustave le Bon tıp eğitimi aldı. Fransız-Alman Savaşı’na denk gelen dönemde orduda başhekim olarak görev yaptı. Mesleğini bir süre devam ettirdikten sonra ilgi alanı değişti. Antropolojiye ilgi duymaya başladı ve bu alanda ilginç eserler vermeye başladı. Bir vazife ile seyahate çıktı. Hindistan, Mısır ve Suriye’ye seyahatlerde bulundu. Doğuya yaptığı seyahat ve incelemeler sonucunda önemli bir birikime sahip olan Gustave le Bon, pek çok eser kaleme aldı. Hindistan’da bulunduğu süre zarfında tapınakları inceledi. Bir ara Felsefe Kütüphanesi yöneticiliğinde bulundu. Bu esnada sosyal psikoloji, etnografya ve arkeolojiye ait eserler yazdı. Mısır ve Suriye seyahatlerinden sonra “Arapların Medeniyeti” adlı eserini 1884 yılında yayımladı. Avrupalı bir araştırmacı olarak yaptığı antropoloji çalışmaları bu ilim dalındaki çevreler tarafından ilgi görmediği halde, Arap Medeniyeti adlı eseri farklı bir ilgi gördü. Eser, Sultan II. Abdülhamid’in emriyle Türkçe’ye tercüme edildi. 1913 yılında Paris’te toplanan ilk Arap Kongresinde de eserine önemli atıflarda bulunuldu. Ancak, yazarın Türk bilim çevreleri üzerindeki asıl etkisi 1924 yılından itibaren artmaya başladı. Söz konusu eseri dışında Hint Medeniyeti, Şarkın İlk Medeniyeti ve Hint Abideleri adlı önemli eserleri kaleme aldı. Gustave, antropoloji alanında yaptığı çalışmalarda beklediği ilgiyi görmezken, bilimsel sosyoloji alanında verdiği üçüncü eseri daha çok okundu. Bu eser Türkçe’ye İlm-i Ruh-i İçtimai adıyla tercüme edildi. Eser bilim, siyaset çevreleri başta olmak üzere geniş bir kesimin ilgisini çekti. Gustave, eserinde, halk yığınlarının kendini meydana getiren fertlerin ortalamasını yansıtmadığını ileri sürdü. Kolektif ruhun, duygularla şekillenen tepkilerin ortaya konulması şeklinde tezahür ettiğini ifade etti. Bu oluşum sırasında çoğunluğun, ortam içinde kendi düşüncelerini bir kenara bıraktığına ve mantık yerine duyguların ağır bastığına işaret etmektedir. Dönemin siyasi ve entelektüelleri ve askeri liderleri görüşlerinin etkisinde kaldı. Dünyanın önde gelen sosyologlarından biri olarak kabul gördü. Mussolini, Gustave’ın bütün eserlerini neredeyse ezberleyecek kadar okuduğunu mektuplarında belirtti. Bunların dışında birçok lider onun görüşlerinden ve kuramlarından esinlenerek stratejiler geliştirdi. İnsanların büyük felaketlere uğramalarına sebep olan ihtilallerden nefret eden Gustave le Bon, toplumu bu tür tehlikelerden korumak için fikir üretmeye çalıştı ve kafa yordu. Ayrıca, giderek büyük tehdit oluşturmaya başlayan ve kitlesel halde cereyan eden komünizm ve benzeri hareketler yüzünden yönetimlerin mahvolma tehlikesi ile karşı karşıya olmasından büyük endişe duydu. Gustave’ın, toplumun seçkin ve üstün yeteneklere sahip kişiler tarafından yönetilmesi gerektiği düşüncesi siyasilerin ilgisini daha çok çekti. Ancak son asırda bunun bir bakıma imkansız olduğunu da gördü. Bunun yerine fikir ve düşüncelerin halka benimsetilmesinin toplumun ileriye götürülmesi için gerekli olduğunu ileri sürdü. Bunu gerçekleştirmek için de liderler fikirlerini, kitlelere kendi yararlarına olarak, düşüncelerini sürekli tekrar ederek benimsetmeleri gerekir. Bu düşünce, pratikte, halk için halka rağmen gibi bir neticeyi de beraberinde getirdi. Bu fikir, İttihat ve Terakki, daha sonraki dönemde de Cumhuriyet Halk Fırkası yöneticileri tarafından uygulamaya konuldu. Toplumu şekillendirme ve kendi düşünceleri doğrultusunda etkileme gayretine girişildi. Hatta düşünürün fikirlerinden çok etkilenen bazı yöneticiler, müellifin eserinin, devletin değişik kademelerinde görev yapanların eline verilmesi gerektiği ve onlara okutulmasının elzem olduğu fikrini ileri sürdüler. Risale-i Nur’da, dünyaca tanınmış ve insanları etkilemiş olan şahsiyetlerin, İslamiyet ve Kur’an-ı Kerim hakkındaki fikirlerine yer verilmekte ve bu konulardaki görüşleri aktarılmaktadır. Bu vesile ile bir çok ilim ve fikir adamının görüşlerine yer verilmektedir. Bunlardan birisi de Doktor Le Bon’dur. Le Bon’un, “Kur'ân, insanın dimağında şüpheden, tezelzülden vareste canlı ve kuvvetli bir kanaat vücuda getirir” (Risale-i Nur Külliyatı, Nesil Y., 2. C. İstanbul 1996, s. 2331) şeklindeki ifadelerine yer verilmektedir. Gustave Le Bon, Arap Medeniyeti adlı eserinde de İslamiyet ve Müslümanlık hakkındaki görüşlerine yer vermektedir ; “Gerçek şudur ki, Müslümanlardaki kölelik Hıristiyanlardaki kölelikten tamamen ayrıdır. İslam’da kölelerin azat edilmesi o kadar teşvik edilmiştir ki, her düşünen ‘İslam köleliğin varlığından müthiş bir nefret duyar’ kanaatine varır. Nisa: 36. ayeti kölelere iyi davranmayı emreder. Hz.Ali’nin rivayetine göre Allah Resulü (asm) ; ‘Köleleriniz hakkında Allah’tan korkunuz’ buyurmuştur. ‘Köleleriniz, kardeşlerinizdir’ diyor. İbn-i Ömer’in rivayeti ise şöyle: ‘Kim kölesinin yüzüne bir tokat atsa veya onu dövse onun keffareti, köleyi azat etmesidir.’ İmam Ahmed-Müslim-Ebu Davud ‘İslam köleliği birden kaldırmadı. Çünkü bu, zamana bağlı, milletler arası bir mesele idi. Ama onun yollarını daralttı ve kölelik müessesinin zamanla ortadan kalkması için hürriyete kavuşturmayı teşvik etti.’” Gustave’ın bazı görüşleri ; “Bilmek, ezberlemek değil, sebep-sonuç arasındaki ilişkiyi kurabilmektir.” “Bugün ekilen ve yarın toplanacak olan fikir ve inançları anlayabilmek için, zemini yani tarlayı iyi incelemek gerekir. Bir gençliğe verilen eğitim imkanı, bu memleketin yarın ne olacağı hakkında geniş fikirler ortaya koyabilecek niteliktedir.” “Eşitliğin olmadığı yerde haksızlık baş kaldırır. Vatanperverlik duygusunu yaşamayan toplum, tarihte yok olmaya mahkumdur.”

Details
Lot: 110 » Nadir Kitaplar

[Vaka-i Hayriye üzerine çok nadir bir kitap] Mohammad As'ad [Mehmed Esad] Efendi, Précis Historique de la Destruction du Corps des Janissaires par le Sultan Mahmoud en 1826, Firmin Didot, Paris, MDCCCXXXIII [1833]. vii, 365 s, 20.5 x 12.5 cm, sırtı deri kapakları karton cildinde. Vaka-i Hayriye (Hayırlı Olay), 16 Haziran 1826 tarihinde, padişah II. Mahmud tarafından Yeniçeri Ocağı'nın topa tutularak yok edilmesi ve sağ kalanların ise idam edilmesi ile sonuçlanan olaylara verilen isimdir. Bu hadisenin hemen ardından dönemin Vakanüvisi Sahhaflar Şeyhizade Mehmed Esad Efendi, Üss-i Zafer (Zaferin Esası) adıyla bir kitap yazdı. Sultan II. Mahmud tarafından incelenerek basılmaya değer görüldü. İlk baskısı 1828‘de, ikinci baskısı 1876’da yapıldı. Yeniçeri Ocağı teşkilatının zaman içerisinde nasıl bozulduğunu, yeni bir ordu kurulmasının lüzumunu, “Eşkinci Ocağı”nı, ayrıntılı bir şekilde anlatan Mehmed Esad Efendi, kitabında ayrıca Bektaşilik ve Bektaşilerin ocağa yardımına ilişkin bilgilerde vermekteydi. Osmanlı İmparatorluğu dışında uluslar arası bir ilgiye mazhar olan eser, Coussin Perceval tarafından 1833’te Fransızca’ya çevrilmiş ve çevirmenin ilave bir önsözü ile basılmıştır. 1871’de Polychoronadies tarafından Yunancaya ve 1905’te Symrnov tarafından da Rusçaya tercüme edilmiştir. Üss-i Zafer, devlet gözüyle yazılmış, dili oldukça ağır ve süslü bir eserdir. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılışını neredeyse günü gününe anlatan, döneminde kaleme alınmış bir kitap olması bakımından önem taşır. Dolayısıyla Yakınçağ Osmanlı Tarihi Kaynakları arasında birinci derece yer almaktadır. 2005 yılında Latin harflerine aktarılmıştır. Sahaflarseyhizâde Mehmet Esat Efendi (1789-1848), kadi Hacı Ahmed Efendi'nin oğludur. Babasından ve hocalardan ders aldı. 1808’de müderris oldu. Çeşitli naipliklerde bulunduktan sonra 1825’de vakanüvis oldu. Üsküdar ve İstanbul kadılığı, Takvim-i Vekayi müdürlüğü yaptı. 1843’de Rumeli Kazaskeri, 1846’da Meclisi Maarifi Umumiye Başkanı oldu. Tanzimat'tan önce, dilde yalınlığı savunan ilk aydın olan Esad Efendi, evinin yanında yaptırdığı kütüphaneye 4 bin eser bağışladı. Kitabın ön kapağının içinde Fransız yayıncı Ernest Leroux ve İstanbullu kitapçı Otto Keil’in etiketleri bulunmaktadır.

Details
Lot: 111 » Nadir Kitaplar

Alfred de Bessé ve Edward Joy Morris, the Turkish Empire ; its Historical Statistical, and Religious Condition ; also its manners customs, etc., by Alfred de Bessé, Member of Embassy at Constantinople. Translated, Revised, and Enlarged, (from the fourth German edition,) with Memoirs of the Reigning Sultan, Omer Pacha, The Turkish Cabinet, etc. etc., by Edward Joy Morris, Late of the U.S. Chargé d’Affaires at Naples, Lindsay & Blakiston, Philadelphia, 1854. xiii, 216 s, metin dışında 2 levha, 18 x 11.5 cm, yayıncısının bez cildinde. Edward Joy Morris orijinali Almanca olan bu kitabı 4. Almanca baskıdan İngilizce’ye çevirmiştir. Das türkische Reich: Geschichte und Statistik, Religions- und Staatsverfassung, Sitten und Gebräuche, gegenwärtige Lage ; nebst einer geographischen Übersicht der vorzüglicheren Städte, Festungen und kriegsgeschichtlichen başlıklı 1. baskı Leipzig’da 1854’te yayınlanmıştır. Bu kitap sadece 80 sayfa olduğundan, çevirmenin önsözzünden de anlaşıldığı gibi çevirmenin metni kayda değer ölçüde geliştirdiği anlaşılmaktadır. Kitabın Fransızca ve İtalyanca çevirileri de olduğundan döneminde oldukça ilgi çekmiş bir kitap olduğu söylenebilir. Bessé’in kitabı Inquirer, Bulletin, Evening Post gibi döneminin gazete ve dergilerde çıkan tanıtım yazılarında büyük övgü almıştır. Alfred de Bessé, İstanbul’da görevli bir diplomattı. Kitap Osmanlı İmparatorluğu’nun dini, siyasi, askeri, sosyal durumuna ve coğrafi yayılımı ile doğal kaynaklarına ilişkin bilgiler verir. İlk bölümde başta Sultan Abdülmecid olmak üzere o dönemde imparatorluğu yöneten sadrazam ve nazırların kısa biyografilerine yer verilmiştir. Sonraki bölümlerde sırasıyla imparatorluğun İstanbul’un fethine kadarki tarihi, fetihten Karlofça antlaşmasına kadarki tarih, Karlofça antlaşmasından sonraki tarih, siyasi ve dini koşullar ile âdet ve gelenekler, imparatorluğun fiziki açıdan tasviri (belli başlı şehirler, kaleler, askeri tarihle bağlantılı yerler). Kitabın sonunda 4 ek bölüme yer verilmiştir. Kitap, Osmanlı’nın gerilemesinin nedenlerini bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır. Orijinal Almanca metin, bu İngilizce çeviride Morris’in kişisel notları ve Jouannin, van Gaver ve Lacroix gibi kaynaklardan yaptığı ilavelerle kayda değer bir şekilde gelişmiştir. Kitaptaki gravürler Ömer Paşa ve Sultan Abdülmacid’i tasvir etmektedir. Edward Joy Morris 1837-1838 arasında Akdeniz’i gezmişti. ABD’nin İstanbul’daki mukim elçisiydi (1861-1870). Morris’in gezilerine yer verdiği Notes of a Tour Through Turkey, Greece, Egypt, and Arabia Petræa, to the Holy Land: Including a Visit to Athens, Sparta, Delphi, Cairo, Thebes, Mount Sinai, Petra, &c. başlıklı seyahatnamesi ise 1842’de Philadelphia’da 2 cilt olarak basılmıştır. Blackmer 130

Details
Lot: 112 » Nadir Kitaplar

Pierre Loti, Turquie Agonisante‎, Calmann-Levy, Paris, 1913. ii, 124, [1] s, Hollanda kağıdına basılan 100 nüshalık numaralı baskının 7 №’lu nüshası, 19 x 13 cm, sırtı deri kapakları ebrulu cildinde. “Can Çekişen Türkiye” Pierre Loti, İstanbul'da bir caddeye isminin verilmesine yol açacak kadar Türkler tarafından benimsenen ve bize yakın bir kültür adamıdır. ''Türk dostu Batılılar kimdir?'' denilince geçmişten günümüze ilk akla gelen isimlerden biridir. Osmanlı'nın son dönemine de Millî Mücadele'ye de tanıklık eden Loti, yazdığı romanlarla Doğu'nun eski medeniyetlerini ve Türkleri yüceltmektedir. Batı'nın önyargılarıyla toz duman altında kalmış olan Türklere ve Doğu medeniyetine ilişkin gerçekleri anlatır, hatırlatır. Bu kitabı ise Balkan ve Trablusgarp savaşlarında Türklerin ve Müslümanların uğradığı zulüm ve katliamlara tanıklığın belgesi gibidir. Bu eser, okuyanların kendi geçmişine olduğu kadar, bir Türk dostunun duygularına da yakınlaşacağı bir eserdir. Yüzyılın başında patlak veren Trablusgarp ve Balkan savaşlarının yakın tanığı olarak son nefesini vermek üzere olan Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’nın sömürgeci ülkelerince tamamen yok edilme senaryolarını aktarmaya çalışır. Yurt içinde milliyetçilik rüzgarına kapılmış azınlıkların kanlı eylemlerini, yurt dışında da dayatmacı politikalar ile yanlı basının kışkırtmalarını hem kendi gözlem ve bilgileriyle hem de pek çok kişiden aldığı mektuplarla anlatır. Osmanlı devletinin bu en zayıf anından faydalanan Avrupa ve Balkan devletlerinin yanında Fransız hükûmetinin de yer almasını ağır bir dille eleştiren Loti dört yüzyıllık bir dostluğun çıkar amaçları uğruna yok edildiğinden söz eder.

Details
Lot: 114 » Nadir Kitaplar

Kadın yazarın erkek ismiyle yayınladığı kitapta İstanbul haremleri ve Osmanlı kadınları

) [Kadın yazarın erkek ismiyle yayınladığı kitapta İstanbul haremleri ve Osmanlı kadınları] Marc Hélys (Marie Léra), Le Jardin Fermé - Scènes de la vie Féminie en Turquie, Plon-Nourrit et Cie, Paris, 1908. 308 s, 18.5 x 12 cm, sırtı deri kapakları karton cildinde. Bir kadın olarak döneminin cesur gezginlerinden olan gazeteci yazar Marie Léra (1864-1956), kadın yazarların eserlerinin okuyucular tarafından önemsenmediğini fark edip bir erkek ismi olan Marc Hélys takma adıyla İstanbul haremleri ve Osmanlı kadınları hakkında yazdığı öyküleri topladığı komik ve dokunaklı hikâyelerle dolu olan bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki haremleri ve Türk kadınlarının yaşamlarını önyargı ve yanlış bilgilerden arınmış bir şekilde, mizah dolu ve sevecen bir dille anlatıyor. O dönemlerde zengin evlerinde bulunan haremleri hiç tanımadan kulaktan dolma bilgilerle yazan ve anlatan çoğu gezginin aksine, Marc Hélys 1901, 1904 ve 1905 yıllarında İstanbul’a yaptığı üç yolculukta Nuriye ve Zennur adlı kadınlarla arkadaş olmuş ve onlarla birlikte İstanbul’un birçok haremini tanımış ve o evlerdeki yaşamları inceleme fırsatı bulmuştur. Pierre Loti’nin Les Désenchantées adlı ünlü romanının altyapısını hazırlayan Marc Hélys, Le Jardin Fermé - Scènes de la vie Féminie en Turquie ile Türk kadınlarının isteklerinin sözcüsü olurken, bize sıradışı kadınların hayatlarından kesitler sunuyor. Müzayedelerimizde ilk defa görülmektedir.

Details
Lot: 116 » Nadir Kitaplar

İstanbul’u tasvir eden gravürlü kitapların belki de en beğenilenin lüks ciltli nefis bir nüshası "Julia Pardoe"

[İstanbul’u tasvir eden gravürlü kitapların belki de en beğenilenin lüks ciltli nefis bir nüshası] [Julia] Pardoe, the Beauties of the Bosphorus. Illustrated in a series of views of Constantinople and its environs, from original drawings by W. H. Bartlett. George Virtue, London, 1838. 164 s, 87 çelik baskı gravür, 27.5 x 21 cm, döneminin sayfa kenarları yaldızlı deri cildinde. Miss Julia Pardoe (1806-1862) tanınmış bir İngiliz yazarıdır. Yazmaya ondört yaşındayken şiirle başlamıştır. Bunun ardından yazdığı romanlar da çok beğenildi. Anılarını ve gezi notlarını yayımladı. Geçirdiği bir hastalık sonucu, güney ülkelerine yolculuklar yapmak zorunda kaldı. İlk gezisini Portekiz’e yapan yazar, bu ülkeyle ilgili gözlemlerini Traits and traditions of Portugal (Portekiz’in Destanları ve Gelenekleri) adlı kitabında topladı. Miss Pardoe 1835 yılında İstanbul’a geldi. Gerçek amacı Yunanistan, Türkiye ve Mısır’ı görmekti. Ancak, İstanbul’a gelince şehrin büyüsüne kapılarak dokuz ay boyunca İstanbul’da kaldı. Sultan 2. Mahmud’un başta olduğu bu dönemde İstanbul’un eşsiz doğa güzellikleriyle dolu Boğaziçi’ni, halkın eğlence yerlerini, anıtlarını ve çarşılarını dolaşmış, bayram ve Saray’ın düğün alaylarına katılmış, çeşitli sosyal konumdaki kişilerin konaklarında bulunmuştur. Ayrıca Bursa ve Uludağ yöresine de gitmiştir. Bütün bu yaşadıklarını büyük yansızlıkla yazıya döken, doğaya ve şiire tutkun Pardoe, gördüklerini en ince ayrıntısıyla adeta resmeder gibi betimlemiştir. Özellikle Batı’da var olan Osmanlı ile ilgili yanlış ve olumsuz kanıları, haksız önyargıları silmiş oldu. Eşsiz gözlem gücü, ince sezgi kabiliyeti ve derin duygu yoğunluğu, ülkemizi ve insanlarını bütün içtenliğiyle sevip sarılmasıyla birleşince müzayedemizde sunduğumuz bu eşsiz kitap gerçeğe dönüşmüş oldu. Kitabın gravürlerini çizen William Bartlett (1809-1854) ünlü İngiliz gravür sanatçısıdır. John Britton’un yanında ustalaştı. Britanya adasını baştanbaşa dolaştı. 1840’ların ortalarından itibaren Balkanları ve Ortadoğu’yu gezdi. 1835 ile 1852 arasında Amerika Birleşik Devletleri’ne dört seyahat yaptı. (1809 – 1854). İlk resimleri 1831-1833 yıllarında Londra’da Kraliyet Akademisi’nde sergilendi. Kitaplara çizdiği desenlerle tanındı. Bu alandaki istekler dolayısıyla birçok ülkeyi gezdi. Bartlett, J. Pardoe’nin kitabını resimlemek için 1835’te İstanbul’a geldi. Hazırladığı 87 gravür İstanbul’un o yıllardaki görünümünü aksettirmesi bakımından bugün birer belge durumundadır. Çeliğe hakkederek basılmış bu gravürler değişik hakkakler tarafından işlendiğinden kaliteleri farklıdır. Ayrıca hakkakler gravürleri zaman zaman orijinallerinden değişik biçimde işlemişlerdir. Bartlett’in büyük bir ustalıkla çizdiği resimler Miss Pardoe’nin mükemmel metni ile birleşince the Beauties of the Bosphorus, gravürlü İstanbul kitapları arasında müstesna bir yere sahip olmuştur. Blackmer 1254, Atabey 922

Details
Lot: 123 » Nadir Kitaplar

Halidé Edib [Adıvar

Halidé Edib [Adıvar], Turkey Faces West, A Turkish View of Recent Changes and their Origin, Yale University Press, New Haven, 1930 (2. baskı). xiv, 273 s, künye s önünde 1 levha, metin dışında 6 levha, indeks, 20.5 x 13 cm, yayıncısının bez cildinde. Önsöz Edward Mead Earle tarafından yazılmıştır.
Adıvar’ın 1925 yılında Atatürk ve tek parti sistemiyle yaşadığı problemler nedeniyle kendi isteğiyle başladığı gönüllü Amerika sürgününde 1930 yılında Amerika’da Williamstown Siyaset Enstitüsü’nde verdiği derslerin kitap haline getirilmesiyle ortaya çıkmış bir eserdir. Adıvar’ın Millî Mücadele dönemi başlarından beri desteklediği liberal görüşlerin ve Amerikan sempatisinin somutlaştırıldığı bir kitaptır. Ayrıca Türk kültürü üzerine fikirlere yer verilmiş ve kültür milliyetçiliği vurgulanmıştır. Türklere yönelik ön yargıları, yanlış anlaşılmaları düzeltmeye çalışan, erken dönem bir Oryantalizm kritiği olarak kabul edilebilecek gerçekten önemli bir eserdir. Adıvar kitap boyunca Türklerin Osmanlı İmparatorluğu’na kadar ne kadar laik, kadın erkek eşitliği bulunan bir toplum olduğunu ve Batılılaşmaya açık olduğunu kanıtlamaya çalışır. Halide Edip'in genç Türkiye hakkındaki politik görüşlerini içeren eserde Doğu ve Batı ikilemi içinde genç Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği tartışılmaktadır.
İçindekiler şu ana başlıklardan oluşmaktadır; Türklerin kökeni; Emperyalist Osmanlı Türk'e karşı; Osmanlı'ların yükselişi; Batılılaşmanın başlangıcı; Milliyetçilik demokrasiye karşı; Yeni rejim; Büyük Savaş; Sèvres Antlaşması; Türkiye Cumhuriyeti.

Details
Lot: 127 » Nadir Kitaplar

Halide Edib’in Osmanlı’nın son yıllarına dair hatıratının 1. baskısı

[Halide Edib’in Osmanlı’nın son yıllarına dair hatıratının 1. baskısı] Halidé Edib [Adıvar], Memoirs of Halidé Edib, The Century Co, New York, London, 1926 (1. baskı). vii, 472 s, başlık s önünde 1 renkli levha, metin dışında 24 levha, arka kapak içinde 1 minik kitapçı etiketi (“Edwin V. Mitchell Bookseller, Publisher and Print Dealer Hartford, Connecticut”), 23 x 15 cm, yayıncısının bez cildinde.
Halide Edib’in Osmanlı’nın son yıllarına dair hatıratı. Halide Edip Adıvar’ın (1882-1964) çocukluk günlerinden 1918 yılına kadarki anılarını anlattığı kitabıdır. İngilizce baskıdan çok sonra 1955 yılında Yeni İstanbul Gazetesi’nde tefrika edilmiş, yazarın ölümünden hemen önce Mor Salkımlı Ev adıyla Türkçe olarak yayımlanmıştır (İstanbul, 1963). Türkçe baskı öz itibariyle İngilizce baskı ile aynı olmakla birlikte İngilizce’nin birer bir çevirisi değildir. Yazar bunu, Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı kitabının önsözünde belirtmiştir. Bu kitap yazarın iki anı kitabından ilkidir. İkinci kitap, hayatının farklı bir döneminde kaleme aldığı ve 1918-1923 yıllarındaki anılarını içeren the Turkish Ordeal. Being Further Memoirs of Halidé Edib’dir (1928). Bu kitabın Türkçe baskısı Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962) başlığı ile basılmıştır. Yazar, eserin birinci bölümünde anılarını üçüncü tekil kişi anlatımı ile kaleme almış, daha şuurlu hatırladığı anılarını anlatmaya başladığı ikinci kısımdan itibaren birinci tekil şahıslı anlatıma geçmiştir. Halide Edip Adıvar’ın doğumundan Cemal Paşa’nın daveti üzerine çeşitli kız okullarının kurulması ve denetlenmesi için gittiği Suriye günlerine kadar olan dönemi kapsayan anıları bu kitapta toplanmıştır. Selim İleri bu hatırat için “Yakın tarihimizin ruh iklimini anlamak, kavramak ve o iklimde yaşamak açısından eşsiz bir anı kitabıdır. Burada Halide Edip, kendi çocukluğunu, yetişme yıllarını, ilk yazılarını ilk evliliğini, eşinden ayrılışını, Milli Mücadele’ye hangi sebeplerle başlandığını kaleme getirirken; bir yandan da İmparatorluğun son dönem peyzajını çizer. Bu eser, “hürriyet imtihanı’ndan kimbilir kaç kez alnının akıyla geçmiş bir yazarın, o hürriyet imtihanına savruluş çağını dile getirmektedir” demektedir.
Kitaptaki levhaların 5’i Alexandre Pankoff tarafından yapılan resimlerdir (biri renkli (fonrispiece), diğerleri siyah-beyaz). Geriye kalan 19 levhada ise İstanbul’un başka kaynaklarda yer almayan özgün fotoğraflarına yer verilmektedir.
Alexandre Pankoff (1870-1944) yazarın The Turkish Ordeal başlıklı kitabını da resimlemiştir.

Details
Lot: 129 » Nadir Kitaplar

H[ugh]. W[illiam]. Williams, Select Views in Greece with Classical Illustrations, Longman, Rees, Orme, Brown and Green, London, MDCCCXXIX [1829]. 2 cilt: her ciltte pelür kağıdı ile korunmuş 32 bakır baskı gravür (toplam 64 gravür), her gravür için 1-2 metin sayfası, 1. cildin arka kapağının içinde 1 ciltçi etiketi (F. Westley Binder, Friat Street, Near Doctors Commons) 27 x 18.5 cm, döneminin sayfa kenarları altın yaldızlı deri ciltlerinde. İngiliz ressam Hugh William Williams (1773-1829), eski ve varlıklı bir Gal ailesinden gelmekteydi. Çok küçük yaşta anne ve babasını yitirir ve 1784 yılından itibaren İskoçya'da büyük annesinin ailesi yanında yaşar. Dedesinin desteğiyle öğrenim gördükten sonra desen ve suluboya resimle uğraşır. 1816-18 yıllarında İtalya, Kuzey Peloponez, Yunanistan'ın Rumeli bölgesi ve İyon adalarını gezer – nitekim bu yolculuk yaşamını belirleyen bir yaşantı olur – ve 1819'dan itibaren seyahatleriyle ilgili konular ele alan bir dizi kitap yayınlar. 1822 yılında Edinburgh'da tablolarından sadece Yunan konulu olanları sergiler. Eserlerinin çoğu bugün hâlâ Edinburgh'da bulunmaktadır. Yapıtlarına eşlik eden antik Yunan ve Latin ozanlarından alıntılar Williams'ın sanatıyla eşdeğer sayılabilir. Gezgin sanatçı Yunanistan mekânı ve içinde yer alan anıtları çizerken benimsediği kişisel resim biçemi sayesinde Grecian Williams (Yunanlı Williams) diye anılır. Ana hatları net biçimde belirtilmeyen bir mekânda, Yunan ışığının berraklığı içinde duran Dor ve İyon nizamındaki anıtların ifade ettiği kuvveti öteki öğelerle eşsiz biçimde başdaştırır. Böylece eserine bakarken edinilen duygu bir yandan yapıların görkemine ve yaygın ışığa karşı bir saygı niteliği taşırken öte yandan seyirci geçmişi hem düşleyen hem anımsayan bir duygu seline kapılır.

Details
previous
Go to Page: / 6
next