• Müzayede Kataloğu (PDF)
  • Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

5.MÜZAYEDE "Nadir Kitaplar, Gravürler, Haritalar"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 23 Ağustos Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %18+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

Currency Converter:
  • Kategori: Nadir Kitaplar
Lot: 82 » Nadir Kitaplar

Türkiye Üzerine Çok Nadir Bir Rehber Kitap

[Josiah Conder], The Modern Traveller. A Popular Description, Geographical, Historical, and Topographical, of the Various Countries of the Globe, Turkey, James Duncan, London, 1827 (2. baskı). 356 s, başlık s önünde 1 gravür, metin dışında 1 harita, 2 gravür, 1 ex-libris etiketi, 15 x 9 cm, yan sayfaları ve sayfa kenarları ebrulu döneminin deri cildinde. Josiah Conder (1789-1855) yazar ve kitapçıdır. Müzayedede sunduğumuz eser Türkiye’yi gezecek seyyahlara rehber olmak üzere yazılmıştır.
Conder, otuz cilt tutan her biri ayrı bir ülkeye ait seriyi İngiltere’den dışarı çıkmadan, ancak sayısız kaynağı yorulmadan tarayarak hazırladı. Türkiye için kaynak ararken karşılaştığı kitapların bolluğu karşısında şaşkınlığa uğramıştı.
Blackmer 393

CONTENTS:

Boundaries of European Turkey
Ancient and Modern Divisions
Population of the Turkish Empire
Political Divisions
Origin of the Turks
History of the Ottoman Empire
Causes of the Greatness and Decline of the Ottoman Power
Description of Constantinople
Population of the Capital
- The Armenians
- The Fanariotes
- The Osmanlies
- The Jews
Environs of Constantinople
The Bosphorus
Gallipoli
The Hellespont
From Constantinople to Adrianople
Adrianople
From Adrianople to Rudshuk
History of the Bulgarians
From Belgrade to Adrianople
From Constantinople to Salonika
Salonika
Mount Athos
From Salonica to Larissa
The Vale of Tempe
Larissa
Meteora
Ioannina
Conclusion

Detaylar
Lot: 84 » Nadir Kitaplar

ÇOK NADİR BİR İSTANBUL SEYAHATNAMESİ

James E. P. Boulden, An American Among the Orientals, including an Audience with the Sultan and a Visit to the Interior of a Turkish Harem, Lindsay & Blakiston, Philadelphia, 1855. xxiv, 178, [12] s, ex-library, 19 x 12 cm, bez cildinde. 28 bölümden oluşan bu küçük ama şaşırtıcı bir kitap gayet yalın ve hoş bir üslupla yazılmıştır. James E. P. Boulden’in (c. 1826-?) David Porter’in döneminde İstanbul’daki Amerikan delegasyonunun bir resmî memuru olduğu söylenmektedir. Yazar İstanbul’da birkaç ay kalarak sosyal yapısı, günlük yaşantısı, gelenek ve görenekleri ile gözlemleme olanağı bulmuştur. Sultan Abdülmecid’in huzuruna kabul edilen ve Fuat Efendi’nin haremine giren, bu arada bir Türk düğününe katılan yazar İstanbul’un içine ve yakın çevresine dair gözlemlerini bütün ayrıntılarıyla kitabına alarak ekzotik bir şehre gelen bir Amerikalının heyecanını kitabın sayfalarında açığa vurmaktadır. İstanbul’un yangın ve tulumbacılarını, dar ve kirli sokaklarını, hamam âdetlerini, Selamlık merasimini, çeşitli dinlerin mezarlık ve defin âdetlerini, Türklerin misafir ağırlarken gösterdikleri incelikleri, dinî inançların günlük hayattaki yansımalarını, eğlendirici bir dille anlatırken ülkeye girerken pasaport sorulmadığı gibi ilginç gerçekleri de satır aralarında okuyucusuyla paylaşır. Elimizdeki kitap yazarın basılan yegane eseridir. Blackmer 182

Detaylar
Lot: 92 » Nadir Kitaplar

Çok Nadir Bir İstanbul Rehberi

Sigismond Wallace, Sur le Danube de Vienne à Constantinople et aux Dardanelles, L. C. Zamarski & C. Dittmarsch, Vienne, 1864. 208 s, başlık s önünde 1 tahta baskı levha, metin dışında 19 tahta baskı levha, 2 katlanır harita (Budapeşte ve İstanbul), indeks, 18.5 x 12.5 cm, yayıncısının ön yüzü desenli bez cildinde. Kitabın s 119’dan sonrası bütünüyle İstanbul’a ayrılmıştır. Kitabın Auf der Donau von Wien nach Constantinopel und nach den Dardanellen başlıklı Almanca baskısı da aynı yıl Viyana’da basılmıştır. Kitaptaki Entrée du Bosphore en venant de la Mer Noire, Constantinople, l’Intérieur de l’Aja Sofia, la Mosquée de Soliman, la Cîterne de 1001 Colonnes, Kiz Koulasi - la Tour de Léandre, ou la Tour de la Vierge, La Grand Cimètière à Scutari, le Palais de Saïd-Pacha, Anadoli-Hissar ou ke Château d’Asie, Nouveau Palais de Mahmoud II, le Tombeau du Sultan Mahomed à Brousse (Asie-Mineure) başlıklı gravürler ile katlanır haritalardan biri İstanbul ile ilgilidir. Weber, Blackmer ve Atabey’de yok.
"Or celui qui a l'intention de faire un voyage à Constantinople et à l'Orient, en partant de Vienne, qui est maître de son temps, fera bien de suivre notre avis et de se servir des bateaux à vapeur, qui font le trajet en aval de Vienne à Czernavoda (ou Galaz) d'où l'on se rend en chemin de fer à Kustendje et de là à Constantinople en 18 heures de voyage sur mer." Guide du Dr Sigismond Wallace traduit de son ouvrage allemand, très bien documenté sur les transports par chemin de fer et surtout par bateau à vapeur sur le Danube. Alliant précision et "Or celui qui a l'intention de faire un voyage à Constantinople et à l'Orient, en partant de Vienne, qui est maître de son temps, fera bien de suivre notre avis et de se servir des bateaux à vapeur, qui font le trajet en aval de Vienne à Czernavoda (ou Galaz) d'où l'on se rend en chemin de fer à Kustendje et de là à Constantinople en 18 heures de voyage sur mer." Guide du Dr Sigismond Wallace traduit de son ouvrage allemand, précis, très au fait des transports par chemin de fer et surtout par vapeur sur le Danube"Or celui qui a l'intention de faire un voyage à Constantinople et à l'Orient, en partant de Vienne, qui est maître de son temps, fera bien de suivre notre avis et de se servir des bateaux à vapeur, qui font le trajet en aval de Vienne à Czernavoda (ou Galaz) d'où l'on se rend en chemin de fer à Kustendje et de là à Constantinople en 18 heures de voyage sur mer." Guide du Dr Sigismond Wallace traduit de son ouvrage allemand.précis et au fait du transport par chemin de fer et surtout par bateau à vapeur sur le Danube, riche en références historiques et géographiques.

Detaylar
Lot: 93 » Nadir Kitaplar

ABD’nin Osmanlı Ortaelçisinin Anıları

Samuel S[ullivan]. Cox, Diversions of a Diplomat in Turkey, Charles L. Webster & Co. New York, 1887 (1. baskı). xix, 685 s, başlık s önünde 1 çelik baskı levha (yazarın portresi), metin dışında pelür kağıdı ile korunmuş 1 renkli taşbaskı levha, metin içinde 109 ağaç klişe baskı levha (resim, çizim, harita), 24 x 15 cm, lüks deri cildinde. 1885-1886 yılları arasında ABD’nin İstanbul ortaelçisi olarak görev yapan Samuel S. Cox’un (1824-1889) Türkiye anıları. Kitabın 2. baskısı 1893 yılında yapılmıştır. Sultan 2. Abdülhamid’in iktidarını da kapsayan 1880’li yıllar, Osmanlı Devleti’nin içeride ve dışarıda birçok problemle baş etmeye çalıştığı ve ekonomik olarak da darboğazda olduğu yıllardır. Tam da bu yıllarda, önemi artan Osmanlı-Amerika ilişkilerine yönelik önemli bir gelişme yaşandı ve uzun yıllar kongrede görev yaparak saygın bir politikacı olarak kabul gören Samuel Cox başkan tarafından Osmanlı sefiri olarak atandı. Samuel Cox, Demokratlar adına birçok kez seçimlerde galip gelerek Lincoln dönemi de dâhil olmak üzere kongre üyeliği yapmıştı. Çevresi tarafından oldukça mücadeleci fakat buna rağmen saygılı ve iyi huylu olduğu bilinen Samuel Cox’un Osmanlı’daki elçilik görevi, 1884 yılında Demokrat Başkan Grover Cleveland başkan olmasıyla mümkün oldu. Onun bu göreve getirilmesindeki en büyük etken Türklerle ilgili sahip olduğu bilgi birikimi, ilgisi ve 1881 yılında bizzat Sultan Abdülhamid ile görüşmüş olmasıdır. Evliğinin hemen akabinde çıktığı balayı turunda 1851 yılında ilk kez Osmanlı’yı ziyaret eden Cox, burada Sultan Abdülhamid’i daha çocukken babası Abdümecid’in yanında görmüştür. Yıllar sonra Sultan Abdülhamid ile köklü bir dostluk geliştirecek olan Cox, Avrupa seyahatini A Buckeye Abroad başlıklı kitapta anlatmış ve kitabın 50 sayfasını Osmanlı İmparatorluğu’yla ilgili gözlemlerine ayırmıştı. Cox ilk ziyaretinde, şehrin kubbe ve manzaralarına dair muhteşem bir görünüme sahip olduğunu söylemekle birlikte caddelerin oldukça pis ve başıboş köpeklerle dolu olduğunu belirmiştir. Hatta New York’un arka sokaklarının bile İstanbul’un en güzel caddesinden daha bakımlı olduğunu iddia etmiştir. Ardından 1881 yılında çıktığı üçüncü Avrupa gezisinde İstanbul’da o günün ABD elçisi Lew Wallace tarafından ağırlanan Cox, geçen 30 senede şehrin değiştiğini ve daha modern bir hâl almış olduğunu gördü. Burada Sultan Abdülhamid’in huzuruna da çıkmış ve etkisinde kaldığını ifade etmişti. Abdülhamid’in kişiliğinden oldukça etkilenen Cox’un 1851 ve 1881 ziyaretleri onun Türkleri tanıması açısından ve İstanbul’a atanması bakımından büyük önem arz etmektedir. 29 Temmuz 1885’de İstanbul’a gelişiyle birlikte Tarabya’daki elçilik konutuna yerleşmiş ve Sultan Abdülhamid’in huzuruna çıkmak için 30 güne yakın beklemiştir. Selefi Wallace’ın huzura kabul için 50 gün beklediğini bilen Cox’a göre, bu tür merasimlerdeki bekletmeler Amerikan görgü kurallarına göre oldukça tuhaftır. Cox, kitabında saraya giderken ve kabulü esnasındaki bütün ayrıntılara tek tek yer verirken önünden geçtikleri Dolmabahçe Sarayı’nı ‘’dünyada eşi ve benzeri olmayan yapı’’ olarak tanımlamıştır. Yıldız Sarayı’na geldiklerinde kendilerini Plevne gazisi Osman Paşa karşılamış ve sarayın bütün ihtişamı içerisinde sultan huzuruna varmışlardır. kalede kalmadığını da sözlerine eklemiştir.23Cox eserinde sık sık Türk halkının eğlence anlayışına da değinir. Ona göre Türkler eğlence işleri için fazlasıyla düşüncelidir zira üst düzey devlet adamlarının katıldığı akşam davetlerinde, Türk paşalar oldukça ketum ve ölçülü bir görünümdedir.24Halk ise genellikle evlerinde akşam vakti ailecek buluşmaları ve sohbetleri tercih etmektedir. Erken yatıp erken kalkarlar ve akşam yemeğini çok ender olarak tek başlarına yerler. Halkla ilgili daha derin incelemelere bakıldığında o dönem sosyal bir aristokrasi bulunmamakla birlikte bir para aristokrasisinden bahsedilmektedir. Cox, kitabında sıkça yer verdiği Nasreddin Hoca fıkralarıyla hem Türk mizah anlayışına vurgu yapar hem de bazı tarihsel gerçekliklere değinir. Anlatılan bütün bu detaylar Cox’un görevi süresindeki gözlemleridir. 1.5 yılı aşkın, kısa olarak değerlendirilebilecek bir dönemde görev yapan Cox’un anlattıkları Türk halkının imajı hakkında önemli ipuçları vermektedir. Farklı zamanlarda bulunduğu payitaht İstanbul’unda oldukça farklı gözlem ve yorumlarda bulunan sefir, her fırsatta Türk halkının bahsedildiği gibi kaba ve kötü olmadığını anlatmaya çalışmış hatta Ermeni ve Rumlarla olan kıyaslamalarında da Türkler lehine önemli aktarımlarda bulunmuştur. Sultan Abdülhamid tarafından birçok kez makama kabul edilen Cox, sultanın ilgi alanları, duruşu, zevkleri ve o günün siyasetini okuma biçimini analiz ederek bizlere aktarmıştır. Bundan sonraki kısımda Türk Amerikan ilişkileri genel hatlarıyla ele alınırken Sultan Abdülhamid dönemindeki ilişki biçimi ağırlıklı olmak üzere yer yer sefir Cox’un müdahale ve çalışmalarına da değinilecektir. Sefirin, sultanla ve ülkesiyle kurduğu bağa karşın yeri geldiğine Amerikan çıkarlarını sonuna kadar savunmaktan ve Osmanlı aleyhine çalışmalarda bulunmaktan kaçınmadığı görülecektir.

Detaylar
Lot: 95 » Nadir Kitaplar

1670'lerde Akdeniz Ve Ortadoğu'da Seyahatler

Henry Teonge (metin yazarı), G. E. Manwaring (editör), The Diary of Henry Teonge. Chaplin on Board H.M.'s Ships Assistance, Bristol, and Royal Oak 1675-1679, Harper & Brothers, New York and London, 1927. x, 318, [1] s, metin dışında 8 levha, 22 x 14 cm, yayıncısının bez cildinde. Danison Ross ve Eileen Power editörlüğünde yayınlanan The Broadway Travellers dizisi içinde yayınlanmıştır. Henry Teonge (1621-1690) İngiliz rahip ve Kraliyet Donanması papazıdır. Akdeniz’de 1675-1676 ve 1678-1679 tarihleri arasında yaptığı iki seyahat hakkında detaylı günlükler tutmuştur. Müzayedeye sunduğumuz bu eserde yer alan günlükler de yazarın ölümünden sonra Sir E. Denison Ross ve Eileen Power tarafından derlenmiştir. İlk seyahati ile ilgili yaşadığı en büyük sıkıntı gemiyle yapacağı yolculuk için yeterli paranın olmayışı ve bu uğurda para bulmak için verdiği mücadeledir. Bu günlük Akdeniz’e ve Ortadoğu’ya düzenlenen iki seyahat ile ilgili adeta canlı bir tanık niteliğindedir. Teonge deniz yaşamına özellikle de içme ve yemek konusuna çocuksu bir coşku ile yaklaşır. Fırsat buldukça seyahatin ilk bölümünü oluşturan Malta ve Kıbrıs seyahatleriyle ilgili olarak özellikle bu iki bölgenin savunmalarına geniş bir yer ayıran yazar ayrıca at üzerinde İskenderun’dan başlayıp Halep’e uzanan yolculuğuna da değinir. Teonge’nin seyahatleri ile ilgili tutmuş olduğu bu günlük onun ölümünün ardından muhtemelen 1699-1700 arasında Warwick Belediye Başkanı olan John Holyoake’nin eline geçti. 1825 yılına kadar basımı yapılmadı. Sahte olduğu iddialarına müteakiben el yazması eser aniden ortadan kayboldu ve daha sonra 1918 yılında Londra’daki Sotheby’s müzayedesinde yeniden ortaya çıktı. 1927 yılında akademik sürümü Eileen Power ve Edward Denison Ross tarafından yeniden düzenlendi ve 2005 yılında yeniden basıldı.

Detaylar
Lot: 96 » Nadir Kitaplar

Anadolu Bilim Tarihi Açısından Son Derece Önemli Ve Nadir Bir Kitap

William Jardine Bart, Memoirs of Hugh Edwin Strickland, M.A. Fellow of the Royal, Linnean, Geological and Royal Geographical Societies, etc. etc. Deputy Reader of Geology in Oxford, John van Voorst, London, MDCCCLVIII [1858]. vi, [1], cclxv [265] s, metin dışında 8 levha, metin içinde 23 tahta klişe gravür; 441 s, 10 levha, 18 tahta klişe gravür, 26 x 15.5 cm, bez cildinde. This memoir recounts the life and work of the natural historian and geologist Hugh Edwin Strickland (1811-1853). Written by his father-in-law, the Scottish naturalist Sir William Jardine (1800-1874), the book covers Strickland's early childhood, his education at Oxford, his involvement in and influence upon the establishment of the Ray Society and his notable academic pursuits in natural history before his life was tragically cut short by a freak railway accident in 1853, when he was just forty-two. The reader will gain an insight into Strickland's character, his scientific acquaintances, including Henslow and Darwin, and his wide-ranging interests in the area of natural history, including geology, zoology, palaeontology and especially ornithology, demonstrated by his study The Dodo and its Kindred (1848). Drawing upon revealing and informative extracts from Strickland's journals throughout, the book also contains a wide selection of Strickland's shorter scientific writings. Hugh Edwin Strickland (1811-1853) 19. yüzyılın önde gelen doğabilimcilerindendir, fakat doğa tarihinin pek çok diğer dalında da ismi öne çıkar. Özellikle zooloji ve ornitoloji üzerine ilgili olan Strickland’in altı binden fazla türü içeren kuş koleksiyonu ve üçbin belge ve yazışması Cambridge Üniversitesi - Zooloji Müzesi’nin bünyesindedir. Oxford Oriel College’da öğrenim gördü. 1835 yılında Cracombe’de katıldığı bir sohbette Hamilton’ın Küçük Asya’ya seyahat etmeyi planladığını öğrendi ve geziye kendisi de -klasik önem taşıyan antik kentlere ziyaret ve güney Avrupa jeoloji ve ornitolojisini incelemek üzere davet edildi. Aynı yıl Fransa ve İtalya’nın güneyinden, günümüz Türkiye’sinin batı kıyılarına kadar seyahat etti. Döndükten bir süre sonra, 1853 yılında demiryolu kenarında jeolojik katmanları araştırırken bir tren kazası sonucu 42 yaşındayken hayatını kaybetti. Müzayedemizde sunulan mufassal boyuttaki eser iki ana bölümden oluşmaktadır. Romen rakamları ile numaralandırılan 1. bölüm Hugh Edwin Strickland’ın kayınpederi Sir William Jardine Bart tarafından nakledilen biyografisi ve geziyazılarını, Latin harfleriyle numaralandırılan ikinci bölüm (Selections from the Scientific Writings [Bilimsel Yazılarından Seçmeler]) başlıklı bölüm ise jeoloji, zooloji, botanik, paleontoloji ve özellikle de ornitoloji hakkındaki bilimsel yazılarını içerir. S lxxxviii [88] ile clvi [156] arasındaki bölümde 1835-1836 tarihli İzmir, Manisa, Aydın, İstanbul, Gediz gezileri, sonraki bölümde is (s clvii [157] - cxcv [195]) bu gezide yapılan gözlemlerin bilimsel sonuçları anlatılır. Bu bölümde Emberiza Cineracea’nın (boz kirazkuşu) renkli bir gravürü sunulmuştur. Memoirs on the Geology of Asia Minor [Anadolu Jeolojisi üzerine hatıralar] (2. bölüm, s 1-78) başlıklı bölümde Boğaziçi, İzmir, Batı Anadolu, Zante ve Kefalonya adalarının jeolojisi anlatılır. List of the Birds Noticed or Obtained in Asia Minor in the Winter of 1835 and the Spring of 1836 (s 223-228), On the Rediscovery of Halcyon Smyrnensis (Linn.) in Asia Minor (s 316-318), Ancient Colossal Stutatue Near Magnesia (s 433-435) kitapta ülkemiz bilim tarihini ilgilendiren diğer başlıklardır. Kitap, “Turkish Cemetary, Smyrna” gibi Batı Anadolu temalı birçok gravürle zenginleştirilmiştir.

Detaylar
Lot: 97 » Nadir Kitaplar

Bir İngiliz Kontunun Türk Ve Yunan Sularındaki Serüvenleri

[George William Frederick Howard] Earl of Carlisle, Diary in Turkish and Greek Waters, Hickling, Swan, and Brown, Boston, 1855. xviii, 299 s, başlık önünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha, metin dışında 6 levha, metin içinde tahta baskı gravürler, 19.5 x 11.5 cm, modern bez cildinde. Kitabın 1. baskısı 1854’te Londra’da yapılmıştır. Elimizdeki baskıya metnin editörlüğünü yapan Cornelius Conway Felton’un önsözü eklenmiştir. Bu yazı Londra baskısında yoktur. Elimizdeki baskıyı üstün kılan bir diğer özellik ise Londra 1854 baskısının gravür olmadan basılmış olmasıdır. 1853 yılında Tuna nehrini takiben Viyana ve Karadeniz üzerinden İstanbul Boğazı’na ulaşan Carlisle Kontu’nun günlüğü. Eserde Tuna nehrinin denize döküldüğü noktadan başlayarak, İstanbul Boğazı, Tarabya’daki İngiliz Elçiliği, Büyükdere, Erenköy, Bursa, Çanakkale ve Ege Adaları yolu ile İzmir ve Yunanistan anlatılıyor. Kitap, İstanbul’da bulunduğu sıralarda meşhur İngiliz Elçisi Lord Stratford Canning ile yakın dostluk kuran Carlisle kontu G. W. F. Howard’ın, İstanbul halkı ve diplomatik çevreleri hakkındaki ilginç izlenimlerini aktarıyor. Kitabın Türkçe edisyonu Türk Sularında Seyahat (İstanbul, 1978) başlıklı kitaptır. Blackmer 835 (London, 1854 baskısı)
Yazarın seyahatinde izlediği rota şu şekildedir: Cologne, The Rhine, Dresden, The Elbe, Prague, Vienna, The Danube, Pesth, Galatz, Sulina, Varna, Constantinople, Therapia, Broussa, The Hellespont, Besika Bay, Tchigri, Eren-keuy, Troy, Buyukdère, The Bosphorus, Smyrna, Rhodes, Calimno, Scio, Mitylene, The Dardanelles, Sea of Marmora, Syra, Cyclades, The Piraeus, Athens, Eleusis, Marathon, Phyle, Adalia, Alexandretta, Syria, Tripoli, Beyrout, The Lebanon, The Nile, Alexandria, Malta, Corfu, Chaonia, Saronic Gulf, The Argolid, Sunium, Gulf of Volo, Mount Pelion, Kavarna Bay, Corinth, Patras, Venice, Verona, Milan, Como, St. Gothard, Switzerland

Detaylar
Lot: 98 » Nadir Kitaplar

Türkler Ve Türk Haremi Üzerine Çok Nadir Bir Seyahatname

Annie Jane [Tennant] Harvey, Turkish Harems & Circassian Homes, Hurst & Blackett, London, 1871 (ilk ve tek baskı). Başlık s önünde 1 renkli taşbaskı levha, renkli taşbaskı levhadan oluşan başlık s, x, 307 s, 21.5 x 13 cm, döneminin yan sayfaları ve kapakları ebrulu, sırtı tümsekli deri (yenilenmiş) cildinde.
Bu eserin Türkische Harems & Circassische Heimath (Leipzig, 1872) başlıklı Almanca baskısı da yapılmıştır.
Blackmer 791
Annie Jane Tennant Harvey (1825-1898) kitabında büyüsüne kapıldığı İstanbul’u, Türk kültürünü, görgü kurallarını, adet ve geleneklerini, haremini, kadınını adeta hayal alemindeki bir masal diyarıymış gibi anlatır.
Yazar Claymore isimli yelkenli yatla Marmara Denizi üzerinden İstanbul’a gelir. Yapılan gezi turistiktir.
Yazarın Türklerle ilgili olarak yazdıkları olabildiği kadar olumludur. Yazar her vesile ile çok sıcak ve samimi duygularla andığı Türkleri herhangi bir önyargı beslemeden anlatmıştır.
Kitapta giyim-kuşam tanımları son derece detaylı, canlı ve zengindir.
Yazar ziyaret ettiği Osmanlı devlet adamı ve kalburüstü kişilerin isimlerini açık etmemeyi tercih etmiş, sadece R— Paşa, F— Paşa, Madam R— gibi inisiyalleri vermekle yetinmiştir.
The Harem başlıklı 4. bölümde yazarın bir Paşa’nın Boğaziçi sahilindeki yalısının harem dairesine yaptığı ziyaret ile kadınlar hamamındaki banyo deneyimi anlatılır. Bu bölümde Türklerin misafirlerine uyguladığı ağırlama adabı tüm tafsilatı ile olabildiği kadar canlı olarak anlatılır (s 54-69). Yazarın hamam tecrübesi de yazarın etrafında olan biten herşeyi tüm yalınlığı ile anlattığı keyifle okunan bölümlerden biridir. Bu bölümde kadınların çiçek ve meyvalardan üretilen parfümlere olan ilgisi de anlatılır. Yazar hamamdaki yüzü aşkın kadın içinde bir Gürcü kadını ile birkaç kömür karası Nübyeli köleden başka çekici/güzel kadın görememesinden hayal kırıklığı yaşadığını söylemeden edemez.
Sonraki bölümde Avrupalıların Valley of the Sultan (Hünkâr İskelesi-Beykoz) ve Sweet Waters of Asia (Asya’nın Tatlı Suları) yani Göksü’daki gezintileri, diğer bir deyişle Türklerin tenezzüh kültürü anlatılır. Sıcak yaz günlerinin başta Tarabya ve Büyükdere olmak üzere Boğaziçi’ndeki yalı ve konaklarda geçirilmesi, çeşitli Osmanlı paşaları ile olan tanışıklıklar da bu bölümde işlenen konular arasındadır.
6. bölümde A— Paşa’nın Anokoi’deki (Arnavutköy ?) köşkündeki kuş sütünün eksik olmadığı, altın ve gümüş sofra takımlarının kullanıldığı, canlı müzikli yemek daveti anlatılır. Yazar burada Osmanlıların akan zamana ayak uydurduklarını şöyle anlatır:

Detaylar
Lot: 102 » Nadir Kitaplar

Yüzyılın Başında İstanbul Ve Osmanlı İmparatorluğu

Richard Davey, the Sultan and His Subjects, E. P. Dutton & Co, New York, 1897 (1. baskı). 2 cilt: xvi, 364 s, başlık s önünde pelür kağıdıile korunmuş 1 levha ; vi, 371 s, başlık s önünde 1 katlanır panorama, metin dışında 1 levha, 1 katlanır harita, indeks, 23 x 14.5 cm, yayıncısının desenli bez ciltlerinde.
II. Abdülhamid Türkiye’sinin çok renkli ve ayrıntılı bir tablosu.
İngiliz yazar Davey, bu eserini yazarken esas olarak İstanbul'a yaptığı gezideki gözlemlerinden hareket etmiştir. Ayrıca yüzlerce kaynak tarayan yazar, vardığı sonuçları İstanbul'daki ve İngiltere'deki dostlarıyla mektuplaşıp tartışarak bu ünlü eserini meydana getirmiştir. Kitabın esas ekseni, II. Abdülhamid'in toplumdaki ve siyasal hayattaki konumu, Osmanlı İmparatorluğu'nun birbirinden farklı kültürel ve etnik unsurları, ve Osmanlı reformları üzerine kurulmuştur. Aynı zamanda tüm Müslümanların halifesi olan II. Abdülhamid'i Papa'ya benzeten yazar, Şeyhülislam'dan sıradan dervişlere kadar din örgütlenmesi içinde ya da çevresinde yer alan unsurları da batıdaki ruhban sınıfı ile karşılaştırır. Buradan hareketle Türkiye'de İslâmiyet'i tartışan yazar, Osmanlı'nın geleceği üzerine varsayımlarda bulunur. Yazarın İstanbul ile ilgili tesbitleri kitabın diğer önemli tarafıdır. İstanbul'daki Hristiyanlar, Rum, Ermeni ve Musevi toplumu, Türklerin kutsal semtleri, surlar, yangınlar, Karagöz ve diğer sahne sanatları ayrı bölümler halinde anlatılmış ve İstanbul'un 1810’lardan itibaren tablosu çizilmiştir. Bursa hakkında bir bölüm de içeren kitap, bir gravür ve bir katlanan harita ile zenginleştirilmiştir. Davey’in İstanbul seyahatlerindeki gözlemlerinden ve taradığı yüzlerce kaynaktan oluşturduğu yapıt oldukça ayrıntılıdır. Kitapta yer alan Bektaşilik ve Masonluk ilişkisi oldukça tartışmalı ve ilginçtir. Abdülhamid’i Papa’ya benzeten yazar Şeyhülislam ve diğer dinî görevlileri ile karşılaştırıp buradan İslâmiyeti tartışmaya başlar. İstanbul’daki Musevi, Türk, Ermeni, Rum toplumunu Karagöz’ü, kutsal mekânları, yangınları oldukça ayrıntılı ve canlı bir üslupla anlatır. Kitapta ayrıca Bursa ile ilgili bir bölüm de bulunmaktadır.
Richard Patrick Boyle Davey (1848-1911) was an English author and journalist.

AUTHOR’S NOTE

Tue following chapters embody the results of an earnest attempt to set forth the chief characteristics of those heterogeneous nationalities which have, in process of time and by virtue of conquest, fallen under the dominion of the Sultans. The work deals with the Turkish people generally, but chiefly with the Turks of Constantinople.





The Author has studied his subject with a serious desire to bring before the intelligent reading public of this country such facts, and such anecdotes (elucidating and explaining facts), as may enable an impartial reader to form a fair conclusion as to the present condition, and the probable destiny, of that great Oriental Empire, on whose action and fate so much of the peace and welfare of Western Europe depends. To attain such a purpose, a knowledge of the life and manners of the Turks, and of the Eastern Christians, and of their religious and political views, is indispensable. And the writer of this book offers as an excuse for these two bulky volumes, that his researches on the spot, as well as in every attainable work of authority on a subject so wide, so deep, and so important, could not, with justice, be compressed into a smaller space. On the other hand, each chapter of this book could easily be developed into a thick volume by itself, and yet not exhaust its subject.

The orthography of Eastern words is a difficult and delicate subject. It has been treated, in these pages, in a way that, it is hoped, will make easy reading for the unlearned, and not offend the Oriental scholar. In most cases the phonetic equivalent of Arabic and Turkish words has been given, to the best of the Author’s ability. But for certain well-known terms, such as the name of the Prophet, the old-fashioned orthography of Mahomet, instead of the more recent Mohammed, has been retained, as being the most familiar, and therefore the most convenient, to the ordinary reader. It may, perhaps, be added, that the spelling of Oriental words is an unsettled and contentious matter, and it will frequently be noticed that the same name is written differently by German, French, Spanish, Italian, and English authorities, each trustworthy enough as to his information, but each rendering the word as it strikes his own ear.

In conclusion, cordial thanks are offered to those who, by their advice and experience, have contributed to the composition of this book, especially to the friends in Constantinople and in England who have kindly assisted the Author in the collection of facts, and through whose good offices he has been able to see and hear much that must, otherwise, have escaped his observation.

RICHARD DAVEY

CONTENTS

Vol 1:

Chapter I. The Sultan’s Court and Hareem
Chapter II. The Sultan and His Priests
Chapter III. A Brief History of Reform in Turkey
Chapter IV. In the Hareem
Chapter V. The Failure of Islam
Chapter VI.The Latter-Day Turks
Chapter VII. Round and About Stambul
Chapter VIII. Hiangen Var
Chapter IX. A Nineteenth Century Grand Vizir
Chapter X. Karagheuz and the Stage in Turkey

Vol 2:
Chapter I. Sancta Sophia
Chapter II. The Christians in Constantinople
Chapter III. The Greeks
Chapter IV. The Armenians
Chapter V. The Jews in Constantinople
Chapter VI. Brusa
Chapter VII. A Sacred Village of the Turks
Chapter VIII. A Saunter by the Walls of Constantinople
Chapter IX. Constantinople in 1810
Chapter X. In the By-Ways of Modern Stambul
Chronological List of Emperors and Sultans

Detaylar
Lot: 103 » Nadir Kitaplar

Jean Giraudeau

J[ean]. Giraudeau [de St-Gervais], L'Italie, la Sicile, Malte, La Grèce, l'Archipel, les Iles Ioniennes et la Turquie, Souvenirs de Voyage Historiques et Anecdotiques, Chez l’Auteur, Paris, 1835 (2. baskı). 404 s, metin dışında pelür kağıdı ile korunmuş 14 taşbaskı gravür (ikisi katlanır), metin içinde 10 tahta baskı vinyet, metin sonunda 10 tahta baskı gravüre haiz 2 levha, 22 x 14.5 cm, kağıt kapağında. 1. baskı da aynı yıl yapılmıştı. Bu baskı birinci baskının formalarının yeni bir künye sayfası ile birleştirilmesi suretiyle oluşturulmuştur. Ulaşım araçlarında buhar kullanımının uygulanışı avare gezginleri gitgide hareket halinde turistlere dönüştürür. Bu dinamik değişim ilk buharlı yatın Doğu sularına görkemli girişine yol açar (Nisan-Ağustos 1833). Doğu'ya buharlı vapurla yapılan bu ilk "kruvaziyer" (yat gezisi) mimar Jean-Baptiste Marchebeus tarafından organize edilir. Gezi notları Marchebeus'un kendisi ve Fransız doktor J. Giraudeau de St. Gervais (1802-1861) tarafından kaleme alınır, metin ilk olarak Giraudeau tarafından 1835 yılında yayınlanır. Marchebeus'un kitabı ise bu baskıdan 4 yıl sonra yayınlanır: Voyage de Paris à Constantinople par Bateau à Vapeur (Paris, 1839) Kitapta Nisan-Ağustos 1833’de François Ier buharlısı ile yapılan seyahat anlatılır. Gemide yakın zamanda taç giyen Yunanistan Kralı Otto’nun kardeşi Bavyeralı Maximillan, Baron Seidlitz, Düşes de Berry, diplomatlar ve Maximillan’ın maiyetindeki diğer Bavyeralılar bulunuyordu. Gezide şu güzergah takip edilmiştir: İyon Denizi adaları, Parnassus, Peloponnes, Hidra, Poros ve Spetsai, Korint, Atina, İzmir, Midilli, Truva, İstanbul, Sakız (Chios) adası, Syra ve Paros adaları. Jean Giraudeau (1801-1861) est un médecin français. Il fut chevalier de la Légion d'honneur. Né le 14 brumaire an X à Saint-Gervais, Jean Giraudeau est fils de Jean Giraudeau et de Geneviève Bergier. Après des études au collège de Châtellerault, Jean part étudier à Paris. En 1821, il est étudiant en droit mais abandonne bientôt cette discipline pour se consacrer à la médecine: en 1825, il est reçu docteur avec une thèse consacrée aux affections syphilitiques. En peu de temps il acquit une certaine célébrité et grossit sa fortune avec des annonces ou des publicités médicales qui, fructueuses pendant quelques années, lui coûtèrent 150 000 francs par an si l'on en croit ses biographes Germain Sarrut et Edme-Théodore Bourg. Il écrivit aussi plusieurs ouvrages de médecine qui ont été traduits en de nombreuses langues. Jean Giraudeau s'intéressa aussi à l'histoire locale de sa région natale. Jean Giraudeau obtint, par une décision du 4 mai 1859, le droit de changer son nom en "Giraudeau-Saint-Gervais"1. Cette décision fut confirmée par un jugement du tribunal civil de première instance de Châtellerault du 25 juin 18602. Bien avant cette date, il avait publié la plupart de ses ouvrages sous le nom de "Giraudeau de Saint-Gervais". Weber I/230 (1. baskı), Blackmer 692, Atabey’de yok. Kitapta Türkiye ile ilgili taşbaskısı levhaların başlıkları şöyledir: Un prètre Turc bravau l’impécation d’un Grec, Une Mosquée Turque à Smyrne, Cérémonie de l’ablution, Arrivée d’un Marchand d’Esclaves à Constantinople, Funérailles des Turcs, Halte de troupes régulières et irrégulières, Bain des [okunmuyor] (Kadınlar hahamı)

Detaylar
Lot: 104 » Nadir Kitaplar

İlk Türkçe Seyahatname Olan Mir'at-Ül Memalik’in İngilizce Baskısı

Sidi Ali Reïs [Seydi Ali Reis], The Travels and Adventures of the Turkish Admiral Sidi Ali Reïs in India, Afghanistan, Central Asia, and Persia, during the Years 1553-1556, Luzac, London, 1899. xviii, 123, [5], [29] s (yayıncı katalogu), 20 x 13 cm, yayıncısının bez cildinde. Ünlü şarkiyatçı Arminius Vambéry tarafından İngilizce’ye çevrilen bu eser Kaptan-ı Deryalık rütbesine kadar yükselmiş bir Osmanlı denizcisi olan Seydi Ali Reis’in 1553-1556 yılları arasında Hindistan, Afganistan, Orta Asya ve İran’a yaptığı seyahatlerin ve maceraların konu edildiği nadir bir seyahatnamedir. Mensur ve manzum şekilde yazılan ve Mir'at-ül Memalik (Ülkelerin Aynası) olarak tanınan bu eser ilk Türkçe seyahatname olma özelliğini taşır. Seydi Ali Reis kitabı yazma sebebini şöyle anlatır: “Cihanın hakanı olan Sultan Süleyman Han, İran seferine çıkmak üzere kışı Haleb şehrinde geçiriyorlardu. Bu sırada beni ansızın Mısır kapdanlığına tayin buyurdular. Vazifem, Basra limanında bulunan Mısır donanmasını alıp Süveyş limanına getirmekti. Basra'da yatan 15 parça kadırgayı Hind denizlerinden aşırıp Mısır'a götürecektim. İşte bu vazife, büyük bir maceraya sebep oldu ve aklıma bile getirmediğim seyahatlere zemin hazırladı. Bu seyahatleri, «Mîrâtu'l - Memâlik» adını verdiğim bu kitapta anlattım.” Vambery kitaba bir giriş yazısı da eklemiş, ayrıca orijinal baskıda Necib Asım tarafından yazılan önsözü de notlarla zenginleştirerek kitabına eklemiştir.
Blackmer ve Atabey’de yok.

CONTENTS
Introduction
Preface of the Turkish Publisher
I.
II. The Beginning of the Story
III. About what happened in Basrah
IV. What took place in the Sea of Ormuz
V. What we suffered in the Indian Ocean
VI. What happened in the Province of Gujarat
VII. What befell us in the Province of Sind
VIII. My Experiences in Hindustan
XI [sic]. Our Experience in Bakhtar-Zemin. i. e. in Kabulistan
XII. The Condition ot Badakshan and Khatlan
XIII. Events in Turan, i. e. Transoxania
XIV. Our Experiences in Ivharezm and Deshti-Kipchak
XV. Our Fate in Khorasan
XVI. Our Vicissitudes in Irak-Adjem
XVII. The rest of our Adventures

Detaylar
Lot: 105 » Nadir Kitaplar

Thomas Allom Gravürlerini Yer Aldığı Nadir Bir Kitap

Robert Walsh [metin yazarı] & Thomas Allom [gravürler], Constantinople and the Scenery of the Seven Churches of Asia Minor Illustrated. In a Series of Drawings from Nature by Thomas Allom with an Historical Account of Constantinople, and Descriptions of the Plates, by the Rev. Robert Walsh, LL.D. Chaplain to the British Embassy at the the Ottoman Porte, First, London, tarihsiz [c. 1838]. 2 cilt birarada: first series: xxxvi, 84 s. 46 gravür, 1 İstanbul haritası; second series: 100 s, 50 gravür, 1 Akdeniz haritası, 28 x 21 cm, döneminin dekoratif deri cildinde. Thomas Allom (1804-1872) 19. yüzyılda gravürlü kitap geleneğininin en önemli ressamlarından biridir. Mimar Francis Goodwin’in yanında çalışmıştır. Institute of British Architects’in kurucu üyeleri arasındadır. Allom’un resimleri pekçok seyahatnamede gravür olarak yer almıştır. Koleksiyonerler tarafından her zaman aranan bir kitap olan Syria, The Holy Land, Asia Minor illustrated’i de Thomas Allom resimlemiştir. Kitabın A. Kaiser tarafından yapılan Almanca çevirisi Konstantinopel in und seine Umgebungen (Leipzig, 1841) başlığıyla yayınlanmıştır. Allom’un gravürlerinin kullanıldığı ancak metnini Leon Galibert ile C. Pelle’in yazdığı Fransızca kitap Constantinople Ancienne et Moderne, comprenant aussi les Sept Eglises de l’Asie Mineure (Paris, [1838]) başlığıyla, metnini A. Baratta’nın yazdığı İtalyanca baskı ise Costantinopoli Effigiata Descritta (Torino, 1840) başlığı ile basılmıştır. Thomas Allom İstanbul’da bulunduğu sıralarda İngiltere büyükelçisi Lord Stratford Canning’den yakınlık görmüş, elçilikte görev yapan din adamı ve araştırmacı Robert Walsh’ın rehberliğinde İstanbul’un tarihi yapısı üzerine önemli bilgiler alarak bu gizemli kentin meydanlarında, sokaklarında birbirinden güzel, pitoresk resimler çizmiştir. Bu resimler, o dönem İstanbul kentinin mimari yapısından tarihî köşelerine, geleneksel yaşamından insanlarına kadar çok zengin ve detaylı bilgiler verir. Thomas Allom’un çizdiği İstanbul resimleri arasında Boğaz ve Haliç manzaraları, mezarlıklar, Sultanahmet Meydanı ve çevresi, kilise ve ayazmalar, surlar, kahvehaneler, hamamlar önemli bir yer tutar. Resimlerinde görülen İstanbul manzaraları sayesinde, günümüze dek birçok mimari yapının kaybolup silindiği veya gördüğü değişiklikler çarpıcı bir şekilde gözler önüne serilir. Ressamın İstanbul’da bulunduğu yıllarda Kızkulesi henüz ahşap bir yapıdan ibarettir ve Ahırkapı önlerini balıkçı dalyanları süslemektedir. Nuruosmaniye semtinde yer alan, kölelerin alınıp satıldığı Esir Pazarı’ndaki Esirci Han’dan da günümüze hiçbir şey kalmamıştır. Robert Walsh’ın uzun yıllar yaptığı araştırmalara dayanarak kaleme aldığı Osmanlı ülkesindeki izlenimleri Thomas Allom’un gravürleri ile birleşerek müzayedeye sunulan Constantinople and the Scenery of the Seven Churches of Asia Minor [İstanbul ve Anadolu’da Yedi Kilise] başlıklı iki ciltten meydana gelen bu eseri meydana getirmiştir. Blackmer 1766, Atabey 1316

Detaylar
Lot: 106 » Nadir Kitaplar

İstanbul, Marmara Bölgesi, Eskişehir Ve Ankara'yı Kapsayan Son Derece Nadir Bir Seyahatname

Mary A[delaide]. Walker, Old Tracks and New Landmarks: Wayside Sketches in Crete, Macedonia, Mitylene, etc, Richard Bentley, London, 1897. xv, 365 s, başlık s önüünde pelür kağıdı ile korunmuş 1 levha, metin dışında 24 levha, 23 x 15 cm, yayıncısının bez cildinde.
Bu seyahatname, yazarın 1857, 1866, 1872, 1886 ve 1896 yıllarına ait seyahat notlarına yer verir. Kitabın adında belirtilmemiş olsa da yazarın İstanbul (Haydarpaşa, Kadıköy, Kızıltoprak, Moda, Merdivenköy, Fenerbahçe, Bostancı, Tuzla) Marmara Bölgesi (Gebze, Eskihisar, Hereke, İzmit Körfezi, İzmit, Sapanca, Mudanya, Bursa) ile Eskişehir ve Ankara’da gerçekleşen seyahatleri kitapta önemli yer tutar (s 1-132). Kitabın Türkiye'ye ayrılan sayfaları Haïdar Pasha in 1857, On the Road to Ismidt, 1880, Ismidt, From Ismidt to Angora, The Plains of Angora, Angora, History of Ancyra, Summer Days in Chalcedon, 1865, Under the Oaks of Merdivenkeuy, Broussa in 1866, The Kebab Shop, Broussa in 1886 ve Broussa in 1896 başlıklarının altında toplanmaktadır. Kitapta yazarın farklı tarihlerde yaptığı seyahatlere ait notları biraraya getirilmektedir. Yazar gezdiği yerlerde zaman içinde meydana gelen değişimleri anlatarak okuyucuyu adeta bir zaman makinesinden geçirir. Örneğin Haydarpaşa’da 1857 ile 1880 arasındaki değişimler inanılmaz boyutlardadır. 1857’de Haydarpaşa’da çınarlarının altında oturanların kahvelerini yudumladığı, nargilelerini tüttürdüğü iki koruluk bulunmaktadır. Kıyıya yakın bir yerde çoktan yokolmuş durumdaki Ayia Eufemia kilisesinden kalmış olabilecek yıkıntıları ve bir demir kapı ile korunan sağlam durumdaki kilisenin ayazmasını görür ve ayazmanın bir resmini kitabına ekler. 1880 yılına gelindiğinde, Haydarpaşa’dan başlayan demiryolu hattı bu güzel semtin tabî güzelliğini alıp götürmüş, çınarlar ortadan kalkmış, etrafı çirkin görünümlü evler doldurmuştur. Walker, demiryolunun yanıbaşında Kadıköy yönüne uzanan bir insan boyu yüksekliğinde kemerli bir tünelden bahseder. Demiryolu inşaatı sırasında meydana çıkan arkeolojik buluntular kaybolup gitmişken bu tünel her nasılsa dikkatlerden kaçmıştır. Nihai varış noktasının Ankara olduğu tren yolculuğunda seyahat boyunca gördüklerini anlatan Walker, çavuş üzümü ve kirazı ile meşhur Kızıltoprak’tan ve çevresi Bizans döneminin kayda değer arkeolojik eserlerine ev sahipliği yapan Bostancı Köprüsü’nden geçer. Yol boyunca Gebze ve İzmit gibi yerlerde verilen molalada görülenler ayrıntılı olarak tasvir edilir. Walker, 1865 yazını geçirdiği Moda’ya da geniş yer ayırır ve Moda’nın yakın zamanlara kadar yerleşimin olmadığı, bağları ile ünlü kırsal bir yer olduğunu, bu arada dağılmış bir mezarlığa ev sahipliği yaptığını yazar. Mary Adelaide Walker, hayatının ömenli bir bölümünü (1856-1904) İstanbul’da geçirmiş İngiliz ressam ve yazardır. İstanbul, Anadolu, Balkan ülkeleri ve Ege Adalarına yaptığı seyahatleri Through Macedonia to the Albanian Lakes (1864), Eastern Life and Scenery, With Excursions in Asia Minor, Mytilene, Crete, and Roumania (London, 1886) ve Untrodden Paths in Roumania (London, 1888) gibi seyahatnamelerinde anlatır. Modern dönemin kitap eleştirmenleri Mary Adelaide Walker gibi sapa ve tehlikeli yerleri gezen Viktorya döneminin bayan gezgin grubunu yeni yeni takdir etmeye başlamıştır.
Blackmer 1759


Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 8
sonraki