“Türklerin Kanun, Din Ve Hayatı, Ve Saray, Ve Türk Hünkârının Bazı Savaşları Üzerine Beş Kitap”

Giovanni Antonio Menavino, I Cinque libri della Legge, Religione, et Vita de Turchi: et della Corte, & d'alcune Guerre del Gran Turco: di Giouanantonio Menauino Genouese da Vultri. Tutti racconci, & non poco migliorati. Oltre cio, vna Prophetia de' Mahomettani, & altre cose turchesche, non piu uedute: tradotte da m. Lodovico Domenichi, yayıncı ve basım yeri yok, [1548] (1. baskı). 256 s, 16,5 x 11 cm, tümsekli sırtı ve köşeleri deri, kapakları ebrulu cildinde (20. yüzyıl). 1501 yılında, seyahat ettiği ticaret gemisi, Adriyatik Denizi'nde korsanlar tarafından ele geçirilip kendisi de esir düştükten sonra, Osmanlı sarayına satılan Giovanni Antonio Menavino, Sultan II. Bayezid'in maiyetinde kaldığı on sene boyunca Enderun'da eğitim gördü, Sultan'ın hizmetinde bulundu ve on 16. Yüzyıl saray hayatına yakinen şahitlik ederek bugün bizim için önemli olabiliecek ayrıntıları kaydetti. Ülkesine döndükten otuz yıl sonra kaleme aldığı elinizdeki bu "inceleme" önemli bir eser. Fransa Kralı II. Henri'ye ithaf edilmiş ve ithaf yazısında yazar tarafından Kral'a Türklere karşı açacağı savaşta Tanrı'dan muvaffakiyet niyaz edilmiş. Yazarı eserini kabaca ve itinasız bir üslupla yazılmış olarak görmekte ve bunu sorun etmemektedir. Çünkü o bir yazar değil sadık bir yorumcudur. Gördüğü, öğrendiği şeylerin gerçek bir anlatıcısıdır. Dolayısıyla görünüşten ziyade sonuca önem vermektedir. Kralın zarafetin bulunmadığı yerde hakikati kullanmasından dolayı eseri anlayışla kabul etmesini istemektedir yazar. İnceleme olarak anılan eser, Türklerin hayatının, din ve âdetlerinin, sarayın, kurumların, tekkelerin, makamların ve tarihi değeri olan pek çok olayı kaydetmesi itibariyle dönemin tarihinin anlaşılması bakımından önemli bilgiler sunmakta yazarın "kusursuz ruhunun" bilinci doğrultusunda yapılandırdığı gözlemleri aktarmaktadır. Esir olduktan sonra saraya götürülen yazar burada babasıyla sadece bir gün beraber olur. Babası ona Türklerin iyi düzenlenmiş adetlerinden söz eder ve Türkler arasında Hıristiyanlığı unutmamasını nasihat eder. Sarayda Sultan'ın dört yeğeniyle Elifba'yı okumaya başlayan yazar dört sene içerisinde Osmanlıların konuşma dilini, edebi seviyede ve halk dili seviyesinde Arapça ve Farsça kitaplarla da tanışır. Osmanlı bilincinin temelinin otuz kısma ayrılmış mushaftan kaynaklandığını belirttiği bölüm oldukça dikkat çekici: "Kur'an Türk kanununun iptidası ve hitamı demek oluyor. Bundan dolayı bütün bunlara iyice vakıf olduğumdan onların sinsice ve kötü düzenlenmiş hayatlarını konu alan ve izah eden bir bahis yazacağım." Kitabın bir anlamda zihin arkeoloji denilebilecek bu bölümleri hem yazarın esir olarak geldiği ülke insanlarını nasıl gördüğünü hem de bu görme biçiminde çarpıtma uğramayan hususları görünür kılmasından dolayı önemli. Menavino'nun Kuran'dan "Muhammed Kanunu" olarak söz ettiği bölüm Osmanlıların Kuran anlayışlarını ve onun karşısındaki hürmet duygularını ele verir nitelikte: "Mushafa o kadar büyük bir hürmet duyarlar ki şayet temiz değilseler ve baştan ayağa kadar yıkanmamışlarsa el bile değişmezler veya mukaddes bir şeymiş gibi ellerine bez sarıp öyle tutarlar. Mabette[cami] gür sesli biri tarafından okunduğunda herkes birbiriyle hiç gürültü yapmadan huşu içinde dinler. Mushafı okuyan onu kemerinden aşağıda asla tutamaz, okuduklarına imanı tam olmalıdır. Türklerdeki çeyiz adeti ile drahoma arasında karşılaştırmalar yapar. Yine erkek çocukların sünnet edilmesi bahsinde Yahudilerle de kıyaslamalar yapar. kadıasker dinî sahada en malumatlı kimsedir. Zira malumatı olmayan bir şahıs başkalarının haklarını (bir hakime yaraşır şekilde) bilgece göremez, kendi kendisine müracaat edemez, hüküm verirken çoğu kere vuku bulduğu şüpheli durumlarda karara varamaz. Yaşı ilerlemiş şahıslardan seçilir ki yaşlı olduğu için kadınlara zaaf duyup adaleti kötüye kullanmasın. Eğer genç bir kişi kadıasker olarak seçilseydi yaşı ve tecrübesi az olduğundan diğer yaşlılar hayrete düşerlerdi ; ama onu ihtiyar görünce şaşırmazlar. Zira uzun yaşın uzun tecrübesi, daha çok malumatı vardır.Bundan dolayı adaleti muhafaza etmeyi daha hakimane yapar. Adalet, arkadaşlık veya akrabalık bağlarıyla lekelenmemeli, hiçbir şekilde başkalarının haklarını gasp etmemelidir. Kadıasker ihtiyaçlarını karşılasın ve tamaha kapılıp vazifesini kötü icra etmesin, para yüzünden adı kekelenmesin diye Padişahtan çok yüksek bir maaş alır. Çünkü para adalete büyük zarar verir." İslam'ın iyi bir din olmadığını, örtüler, sisler ve bunların altında Hıristiyanlığın ışığından mahrum "örümcek ağlarına bürünmüş vaziyette saklanan insanlar" olarak gördüğü Müslümanları "gördüğü gibi" aktaran Menavino'nun anlatımları ayıklandıktan sonra kalan tabaka da günümüze de ışık tutan önemli hususlar var. Eserin farklı baskıları farklı başlıklarla basılmıştır. İlk olarak 1548 yılında hem Floransa (Trattato de costvmi et vita de Turchi ‘Türklerin âdetleri ve hayatı üzerine risale’ hem Venedik’de (I cinque libri della legge, religione, et vita de’Turchi et della corte, & d’alcune guerre del Gran Turco ‘Türklerin kanun, din ve hayatı, ve saray, ve Türk Hünkârının bazı savaşları üzerine beş kitap’) (burada sunduğumuz baskı) basılmış olan kitabıyla karşımıza çıkıyor. 1551’de Floransa’da kitabın üçüncü bir baskısı yapılmış (I costvmi, et la vita de Tvrchi ‘Türklerin âdetleri ve yaşamı’). Her üç baskısına Bartholomej Gjorgjević’in Prophetia de mahometani, et altre cose tvrchesche başlıklı risalesi eklenmiş. Kitap Fransa kralına ithaf edilmiş olmakla, yazarımızın bir ara Fransa’da yerleşmiş olduğu düşünülebilir. Spandouginos risalesinin yanı sıra Menavino’nun kitabı Batıda XVI. yüzyılın başlangıcında Türklerin yaşamı ve Saray halk ve düzeni üzerine en önemli çağdaş, birinci elden bilgi kaynağını oluşturmuştur. Hammer-Purgstall kitabı saray düzenine ilişkin gayet değerli bir tahrir olarak nitelendirir ve sunduğu bilgilerin kaynaklarla uzlaştığını belirtir.Kitabın Türkçe baskısı Türklerin Hayatı ve Adetleri Üzerine Bir İnceleme (İstanbul, 2011) başlıklı kitaptır. Blackmer 112, Atabey 800 (Florence, 1551 baskıları)