• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

6.Müzayede "Nadir Kitaplar, Efemera, İmzalı Kitaplar, Kartpostal"

Müzayedemizde bulunan tüm eserlere 20 Ekim Cuma Saat 21:00'a kadar online pey verebilirsiniz.

Ürünleri randevu alarak müzayede salonumuzda görebilirsiniz.

Aynı gün saat 21:03 itibariyle sitemiz üzerinden "Canlı Müzayede" başlayacak ve her eser 25 saniye ara ile nihai olarak sonuçlanacaktır.

YENİ ÜYELERİMİZİN DİKKATİNE: Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.

Komisyon Oranı %20+KDV'dir. Kitaplarda KDV oranı %0 ,Harita ve Gravürlerde KDV oranı %20 dir.
Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

  • Kategori: Nadir Kitaplar
Lot: 29 » Nadir Kitaplar

Victor Baudot, Du Bosphore au Jourdain, Souvenirs d'un Pèlerinage de Vacances, Societe de Saint Augustin, Lille, Bruges, 1891. 94 s, metin içinde 30 tahta baskı gravür, (dördü tam sayfa) 23.5 x 15 cm, yayıncısının karton cildinde. Fransız yazarın 1883 tarihli Filistin seyahatnamesi. İstanbul’dan başlayan seyahatin deniz yolu ile Anadolu kıyıları boyunca devam eden kısımları 1. bölümde (s 1- 30) anlatılmaktadır. Charles Victor de Baudot (1843-1922) est un missionnaire et écrivain français. Membre de la Compagnie de Jésus, il enseigne en Angleterre (1880) puis à Constantinople (1881-1882), à Tarnopol (1883-1884), au Caire (1885) et en Belgique avant de revenir en France en 1888 et de s'occuper des bateliers de Douai de 1889 à 1897. Il vit encore trois ans en Italie (1897-1900) avant d'être choisi pour être envoyé en Amérique du Nord y évangéliser les Indiens des montagnes Rocheuses. Parti de Cherbourg le 20 septembre 1902, il débarque à New York où, avec deux compagnons, il prend la route de l'ouest. Il passe alors à Chicago, Saint-Paul (3 octobre) puis traverse les Rocheuses et atteint Spokane, but du voyage. Il se rend chez les Indiens Cœurs d'Alène sur la Columbia puis, en novembre, est affecté à la mission d'Umatilla chez les Nez-Percés. Il en apprend alors l'histoire et la langue. Nommé curé de la paroisse de Frenchtown (Montana) (février 1903), malade, il part en 1908 pour la paroisse de Seattle puis, de New York, embarque pour la France le 27 août 1908 et arrive en France le 4 septembre. Trop malade pour pouvoir continuer son ministère, il consacre le reste de sa vie à écrire ses souvenirs d'explorations.

Detaylar
Lot: 32 » Nadir Kitaplar

Xavier Hommaire de Hell [Ignace Xavier Morand], Travels in the Steppes of the Caspian Sea, the Crimea, the Caucasus. With Additions from Various Sources. &c. Chapman and Hall, London, MDCCCXLVII [1847] (1. İngilizce baskı). viii, 436 s, 23 x 15 cm, yayıncısının bez cildinde.
Fransız mühendis, coğrafyacı ve gezgin. Xavier Hommaire de Hell’in (1812-1848) orijinali Fransızca olarak 3 cilt metin ve 1 atlas cildinden oluşan seyahatnamesinin (Les Steppes de la Mer Caspienne, la Caucase, la Crimée et la Russie Méridionale, Paris, 1843-1845) İngilizce baskısı. Kısa süren ve sürekli hastalıklarla geçen hayatına rağmen, Osmanlı İmparatorluğu, Rusya’nın güneyi ve İran ile ilgili bilimsel araştırmalara öncülük etmiştir. Bir çok hükümet bakanlıkları, Doğal Tarih Müzesi ve Deniz Kuvvetleri tarafından görevlendirilen yazar Hommaire, Türkiye’ye ulaşır ulaşmaz Boğazlarda ve Karadeniz’de yapılan ticaret üzerine raporlar yazmaya başlar. Varna ve Samsun’da Fransız Konsoloslukları kuran Hommaire, Türk hükümeti adına da bir takım çalışmalarda bulunur. İstanbul’da da bir süre kalan Hommaire buradan ayrılarak Odessa’ya gitmesinin asıl nedeni olarak Kırım ve Yeni Rusya’yı jeolojik açıdan incelemek olduğunu ve belki de Boğazlar Sorununun çözümü ile ilgili olarak geriye pozitif bir takım gözlemlerle dönebileceğini belirtir. Fakat böyle bir plan ile yolu koyulmasına rağmen sonradan kendi belirlediği limitlerin de dışına çıkarak bir anda Danube ve Hazar Denizi arasında kalan ve Kafkas’lara kadar uzanan bölgeyi de bu araştırmalarına dahil ederek Rusya’nın Güneyinde yaklaşık olarak 5 sene kalır. Bölgeyi kimi zaman yaya olarak kimi zaman da at üzerinde kat ederek nehirlerin izlediği yolu keşfe çıkar ve Rusya’nın Karadeniz’e olan kıyısını da bir uçtan diğerine gezerek araştırmalarına dahil eder. Bunlara ilave olarak Rus Hükümeti tarafından özel olarak bilimsel ve endüstriyel bir takım araştırmalar için görevlendirilmiş, bütün bu seyahatleri süresince korunmuş ve kendisine destek sağlanmıştır. Yerel yönetimlerce sağlanan bu koruma neticesinde en özel bilgilere kolaylıkla ulaşma imkanı bulmuştur. Bütün bu zorluklara karşın eşinin de yolculuklarında kendisine refakat ettiğini ve Fransa’daki edebi çalışmalarında yardımcı olduğunu belirten yazar, seyahatlerini içeren bu kitabın tüm betimsel bölümlerinin de yine eşine ait olduğunu bizlere anlatmaktadır.
Atabey 584

Detaylar
Lot: 36 » Nadir Kitaplar

II. Koalisyon Savaşları (1798-1802) Osmanlı İmparatorluğu

F[rançois]. C[harles]. H[ugues]. L[aurent]. Pouqueville, Voyage en Morée, à Constantinople, en Albanie, et dans plusieurs autres parties de l’Empire Othoman, pendant les années 1798, 1799, 1800 et 1801. Comprenant la description de ces pays, leurs productions, les mœurs, les usages, les maladies et le commerce de leurs habitans ; avec des rapprochemens entre l’état actuel de la Grèce, et ce qu’elle fut dans l’antiquité. Chez Gabon et Compe, Paris, MDCCCV [1805] (1. baskı). 3 cilt: vii, 536 s, 1 gravür, 1 katlanır tablo, 1 katlanır harita ; xv, 287 s, 1 katlanır gravür ; xxi, 1 gravür, 1 katlanır harita, indeks, 20 x 13 cm, döneminin yan sayfaları ebrulu, sırtları deri, kapakları karton ciltlerinde. 6
Weber I/5, Blackmer 1344, Atabey 988
II. Koalisyon Savaşları (1798-1802) Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere ve Rusya'nın Fransa'nın Avrupa'daki yayılmasına karşı güçlerini birleştirerek başlattığı çatışmalardır. Bu süreçte kendisi de bir savaş tutuklusu olan François Charles Hugues Laurent Pouqueville'in Mora, İstanbul ve Arnavutluk'a Yolculuk adlı eserindeki Fransız ordu görevlilerinin Osmanlı topraklarındaki tutukluluk anılarıdır.

Pouqueville'in üç ciltten oluşan anlatısını tutukluğu süresince tuttuğu günlüğünden derlemiştir. Mora başlıklı 1. cilt, 1798 Kasım ayı başında yazar ve beraberindekilerin Fransa'ya dönmek üzere Madonna di Montenegro isimli gemiyle İskenderiye Limanı'ndan ayrılmalarından üç hafta sonra Trabluslu “korsanların” gemilerine el koymasıyla başlamaktadır. İtalya açıklarında yaşanan bu olaydan sadece birkaç saat sonra, bir Napoli firkateyninin saldırısından kurtulmak için “korsan” gemisi ve içinde Fransızların bulunduğu gemi zıt yönlere kaçınca, farklı gemilerde bulunan Fransız ordu görevlileri ikiye bölünmüştür. Pouqueville'in de arasında bulunduğu güneye yönelenler, “Mısır'dan sonra ilk kez karaya ayak bastıkları Anavarin'de Bâb-ı Âlî'nin Fransa'ya resmen savaş ilan ettiğini öğrenen” mürettebat tarafından Osmanlı yerel mülki amirine teslim edilmişlerdir. Savaş esiri olarak sorgulanan ordu görevlileri, daha sonra İnebahtı üzerinden Tripoliçe'ye sevk edilmiştir. Birinci cilt, sert geçen kış koşulları nedeniyle İstanbul'a nakilleri bahara kalan Fransızların Mayıs başında Anabolu üzerinden İstanbul Yedikule Zindanına nakledilmeleriyle son bulmaktadır. Söz konusu grubun toplam yedi ay süren Mora Yarımadası'ndaki serüvenleri, en uzun kaldıkları yer olması nedeniyle incelemede “Tripoliçe Grubu” olarak anılmıştır. Yayınevi notunda, söz konusu cildin M.Ö.II. yüzyılda yaşamış olan coğrafyacı Pausanias'tan beri, Batıyı Doğuya bağlayan ticaret yollarının dışında kaldığı için, bilinmeyen Peloponez Bölgesi hakkında o güne kadar yapılmış olan en kapsamlı çalışma olduğu belirtilmektedir.

İstanbul başlıklı 2. cilt ise, Pouqueville'in Haziran 1799'da İstanbul'a varmasıyla başlamakta ve Yedikule Zindanına nakledilen yazarın, burada Fransa Elçilik maiyeti ve diğer Fransız tutuklularla geçirdiği iki senelik dönemi kapsamaktadır. Dolayısı ile bir anlamda Tripoliçe grubunun İstanbul serüvenleri olarak da düşünülebilir. Ancak daha önce yazardan ayrı düşerek, kuzeye seyreden gemide “korsan” Oruç Reis'le Korfu ablukasına katılan ve ittifak donanması yetkililerince savaş esiri statüsünde sorgulanıp İstanbul'a gönderilen iki kişi de Yedikule'de bulunmaktadır. Nitekim söz konusu kişilerin grubun diğer üyelerinden ayrılarak Patras üzerinden karayoluyla başkente yürüyüş serüvenleri, incelemede 'Patras Grubu' olarak anılmıştır. Yedikule Zindanındaki serüvenler ise, hem yukarıda bahsedilen farklı grupların bir arada olması, hem de tutukluluk şartlarının farklılığı nedeniyle 'Yedikule Grubu' başlığı altında irdelenmiştir. Bu cilt, yazarın serbest bırakıldıktan sonra gemiyle İstanbul'dan ayrılması ve Marsilya karantinasına varmasıyla son bulmaktadır.

Üçüncü ciltte ise Patras Grubu'nun ayrılmasıyla Korfu açıklarında kalan savaş esirlerinin serüvenleri anlatılmaktadır. Bu subaylar Osmanlı ve Rus ortak donanma yetkililerinin onayıyla, Oruç Reis'le birlikte Adriyatik sahilinde bulunan Butrinto'ya gelmişlerdir. Buradaki kampın Yanya'ya nakledilmesinden sonra uzun bir süre Tepedelenli Ali Paşa'nın yanında kalan grubun serüvenleri, bu nedenle incelemede 'Yanya Grubu' olarak adlandırılmıştır. Eserde grup üyelerinin İstanbul'a, daha sonra Ragusa üzerinden söz konusu dönemde Fransa'ya ait olan Ankona'ya dönüşleri anlatılmaktadır. Pouqueville Kasım 1798'de yolları ayrılan ve tüm tutsaklık süresince yazarla bir daha hiç karşılaşmayan subayların, Fransa'ya döndükten sonra anılarını yayınlamasına izin verdiğini, hatta desteklediğini belirtmektedir. Arnavutluk başlıklı bu cilt, Mora Yarımadası'nın kuzeybatı kıyısında, Roma İmparatorluğu döneminde Epir, Osmanlı döneminde ise Karlı-ili olarak adlandırılan bölgeyi kapsamaktadır. Günümüzde Yunanistan sınırları içinde kalan ancak eserin yazıldığı dönemde idari olarak Mora'dan ayrı olduğu içinyazar tarafından Arnavutluk olarak adlandırılan bu bölge, dağlık bir alan olması nedeniyle basıldığı dönemde diğer ciltlerde anlatılan coğrafyalara göre Avrupa'da en az bilinendir.

Eseri oluşturan her cildin başında, içeriğine uygun olarak bir berberi kaptan, Yedikule Hisarı ve bir Arnavut askeri çizimi bulunmaktadır. Ayrıca üçüncü cildin başında Fransa Dışişleri Bakanlığı Coğrafya uzmanı Barbié du Bocage tarafından kaleme alınmış Epir Bölgesinin kısa bir tarihi ve Yanya şehir haritası ile ikinci ciltte Tripoliçe bölge haritası yer almaktadır. Birinci cildin sonunda Mora'daki Magne bölgesini içeren onbeş sayfalık metinden bağımsız bir bölüm, üçüncü cildin sonunda ise dizin ve sözlük bulunmaktadır.

Pouqueville 1770 yılında Fransa'nın Normandiya bölgesinde doğmuştur. Aldığı dini eğitim ile yirmiiki yaşında bölge papazlığı görevine kadar yükselmiş, ancak Devrim'in Kiliseye karşı olan baskıcı rejimi sonrasında bir süre -1795'de Merlerault, Normandiya- Belediye Başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştur. Daha sonra Paris'te tıp eğitimine başlayan Pouqueville 1798 yılında birlikte çalıştığı doktorla, General Bonaparte'ın ordusunda Mısır Bilim ve Sanat Komisyonu'nunda sağlık görevlisi olarak Mısır Seferi'ne katılmıştır. Pouqueville, aynı yılın Kasım ayında bozulan sağlığı nedeniyle ülkesine geri dönerken, bulunduğu gemi “korsanlar” tarafından ele geçirilmiştir. Bâb-ı Âlî'nin Fransa'ya resmen savaş ilanını öğrenen “korsanlar” tarafından Osmanlı yerel mülki amirine teslim edilen yazar, sert hava şartları nedeniyle kış mevsimi boyunca Tripoliçe'de (Tripolitza) tutulmuştur. Haziran 1799'da İstanbul'a sevk edilen yazar Yedikule Zindanı'nda iki yıldan fazla -yirmibeş ay- tutuklu kalmıştır. Serbest bırakıldıktan sonra deniz yoluyla Fransa'ya dönen yazar, Paris'te Doğu Vebası konusunda hazırladığı Doktora Tezini üstün başarıyla vermiştir. 1805'de, tutukluluk anılarından derlediği eserinin yayınlanmasından sonra -Eylül ayında- Bonaparte tarafından Yanya’ya Fransız başkomiseri olarak atanmıştır. Bölgede artan Rus baskısına karşı Fransa ile yakınlaşan Tepedelenli Ali Paşa ile başlangıçta ilişkileri oldukça iyi olan yazarın, özellikle 1807 yılında Rusya ile Fransa arasında imzalanan Tilsit anlaşması sonrasında Yedi Ada'nın Fransa hakimiyetine geçmesiyle ilişkileri bozulmuş ve Yanya'da 8 yıl ev hapsinde tutulmuştur. 1815'de Patras'a konsül atanan Pouqueville ertesi yıl Paris’e geri dönmüştür. Pouqueville, 1819'da “Académie des inscriptions et belles-lettres” muhabirliğine kabul edildikten sonra ardarda diğer yapıtlarını yayınlamıştır: 1820-1822 yılları arasında Voyage dans la Grèce, 1824'de ise Histoire de la Régénération de la Grèce. Kısa sürede her iki eseri de ikinci kez basılan ve 1827'de Akademi'ye asil üye seçilen yazarın, Akdeniz ticaretinde Fransız kurumları üzerine yaptığı sunum, makale olarak aynı yıl Kraliyet Akademisi (Mémoires de l’Académie Royale) yayınevi tarafından yayınlanmıştır. Bunlara ek olarak, bibliyograf Quérard, 1821-1830 yılları arasında değişik gazetelerin politika sayfalarında Yunanistan ile ilgili makalelerin neredeyse hepsinin Pouqueville tarafından yazıldığını belirtmektedir. Son olarak 1835 yılında ansiklopedik bir kaynak olan, L'Univers'de “La Grèce" kitabı yayınlanan Pouqueville son senelerinde kendisini Mme de Chateaubriand ile hayır işlerine vermiş ve 20 Aralık 1838'de Paris'te ölmüştür.

Detaylar
Lot: 37 » Nadir Kitaplar

Johann Hermann von Riedesel, Caussin de Perceval, Voyages en Sicile, dans la Grande Grèce et au Levant, H. J. Jansen, Paris, 1802. vii, 451 s, 20.5 x 13 cm, döneminin yan sayfaları ebrulu deri cildinde.
İzmir ve İstanbul'u gezen Riedesel seyahatnamesinde her iki şehirdeki insanlar ve mimari yapılar hakkında ayrıntılı tasvirlere yer vermiştir. İzmir şehrinin yanısıra civarındaki köyler ve Efes'teki antik kalıntılar hakkında da edindiği bilgileri ve gözlemleri de aktaran yazar İzmir ile ilgili hayalkırıklığına uğradığını belirtmektedir. İstanbul'da bedesten ve hanlara hayran kalan yazar şehirdeki hamamlar, camiler (Ayasofya ve Sultanahmet), Hipodrom, Yerebatan sarnıcı, Tophane, Kasımpaşa, Kadıköy ve Üsküdar, Dimitri Cantemir'in şehir hakkında yazdıklarına referans vererek şehrin demografik ve idari yapısı hakkında da bilgiler aktarmaktadır. Kitapta ayrıca Yunanlar ile Türklerin kültürel özelliklerini karşılaştırmış ve Yunanların Türkleri taklit ettiğini düşündüğünü belirtmiştir. Fransızların Levant ve Karadeniz ticaretindeki yerleri, İstanbul, İzmir, Suriye ve Mısır'dan yaptıkları ithalat hacmi ve ithal edilen ürünler hakkında da bilgiler içermektedir. Kitapta ayrıca Scio, Samos, Mycone, Tiné, Délos, Naxie, Paros ve Antiparos gibi Ege Adaları'nın tasvirlerini bulmak mümkündür. Johann Hermann von Riedesel baron of Eisenbach on Altenburg (1740-1785) Almanya’da bakanlık yapmış seyyahtır. Yunanistan ve arkeolojiye karşı tutkuluydu. 1762’de Roma’da ünlü Alman sanat tarihçisi ve arkeologu Johann Joachim Winckelmann ile arkadaşlık kurdu. 1766-1767’de Winckelmann’ın daveti üzerine İtalya’ya döndü. Bu vesile ile Güney İtalya ve Sicilya’yı gezdi ve Winckelmann’a gezi notlarını gönderdi. Ertesi yıl Yunanistan ve İstanbul’a giderek seyahatlerine devam etti. Riedesel'in seyahatnamesi Reise durch Sizilien und Großgriechenland (Zürich, 1771) başlığı ile yayınlandı. Döneminde çok ses getiren bu eser Fransızca ve İngilizce’ye çevrildi. İngilizce baskı Travels through Sicily and that part of Italy formerly called Magna Graecia: and a tour through Egypt, with an accurate description of its cities, and the modern state of the country (Lodon, 1773) başlıklı kitaptır. Riedesel’in seyahatnamesi Büyük Tur’a (Grand Tour) çıkacaklar için elzem bir kaynak olarak nitelendi. Blackmer 1420

Detaylar
Lot: 38 » Nadir Kitaplar

[Abel-François] Villemain, Lascaris, ou les Grecs du Quinzième Siècle, suivi d’un Essai Historique sur l’étad des Grecs, depuis a Conquete Musulmane jusquéa nos Jours, Chez Ladvocat, Paris, MDCCCXXL [1825] (2. baskı). 402 s, 20.5 x 13 cm, döneminin sırtı deri kapakları karton cildinde. Abel-François Villemain’in (1790-1870) eseri 1453 yılında İstanbul’un fethinden 1825’e kadar geçen sürede Yunanlıların tarihi üzerine etkileyici bir kitaptır. Comme la plupart de ses contemporains, le littérateur Abel-François Villemain (1790-1870), au demeurant d'un conservatisme ennuyeux, s'était pris de philhellénisme au moment de la crise des années 1820-1830 ; l'ouvrage forme sa contribution à la "cause" . Kitap üç ana bölümden oluşmaktadır. 1. bölümde (s 1-130) İstanbul doğumlu Yunanlı bilgin Constantin Lascaris’in (1434-1501) biyografisi verilmekte, notes başlıklı 2. bölümde 1. bölüme ait açıklamalar yapılmaktadır. ‎Kitabın asıl eksenini oluşturan Essai historique sur l’etat des Grecs depuis la conquète Musulmane başlıklı 3. bölüm (s 145-402) ise Rumların fetihten sonraki tarihini ele almaktadır. 1. baskı da 1825 yılında yapılmıştır. Bu kitap zamanında çok rağbet görmüş, 3. baskısı 1826’da, 4. baskısı ise 1837’de yapılmıştır. Almanca (1825), İspanyolca (1826) ve Yunanca’ya (1847) da çevrilmiştir. Sadece Yunanistan tarihi ile ilgili bölümünün yer aldığı İtalyanca çeviri ise 1828 yılında yapılmıştır. Blackmer 1736 (4. baskı)

Detaylar
Lot: 39 » Nadir Kitaplar

J. Vassall Adams, The Ottoman Bank in the Middle East. The Banque de Syrie et du Liban which is affiliated to the Ottoman Bank operates in the Lebanon and in Syria where the Ottoman Bank has no Branches, Waterlow & Sons Limited, London, 1948. 118, [2], 47 s, ön kapak içinde 1 çift s harita, metin içinde 9 tam sayfa ülke haritası, 22 tam sayfa şehir haritası, 26 tam sayfa fotoğraf, 21 x 17.5 cm, yayıncısının ön yüzü desenli bez cildinde. İki ana bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde Osmanlı Bankası’nın şubelerinin bulunduğu ülke ve şehirler genel bilgiler verilerek tanıtılmaktadır. Osmanlı Bankası ile bankaya bağlı bir banka olan Banque de Syrie et du Liban’ın tarihleri açısından çok önemli istatistiki bilgiler verilen ikinci bölümde üst yönetimin isim listesi, şubelerin açılış tarihleri, adresleri, telefon numaraları, telgraf adresleri, ülkelerin para sistemleri, ulaşım sistemleri, ithalat ve ithalat bilgileri, önemli şehirleri, bunların nüfusları ve ülke için önemleri anlatılmaktadır. 10. sayfada Aydın, Ayvalık, Balıkesir, Bandırma, Ceyhan, Edremit, Malatya, Ordu, Tekirdağ ve Uşak’ın henüz telefona henüz sahip olmayan Osmanlı Bankası şubeleri olduğunu görüyoruz. Akşehir, Antakya ve Antalya şubelerinin telefonlarının tek haneli olması bu sayfada göze çarpan diğer bir ilginç bilgi. Kitabın yazarı olan J. Vassall Adams bankanın Londra komitesinde sekreterdi. Sunum yazısı: “The original OTTOMAN BANK, a British Chartered Company, was formed in 1856 with a capital of £500,000 by a group of business men interested in Turkey. It was absorbed a few years later by a new Company, the Imperial Ottoman Bank, formed in 1863. This was a Turkish Company, whose authorisation by Imperial "firman was effected in a Convention between the Turkish Government and the Founders of the Bank. The head office was in Constantinople and, of the Board of Directors, one-half sat in London and one- half in Paris. The original capital was £2,700,000 in Bearer Shares of £20 each, 50 per cent paid. In 1865 the capital was increased to £4,050,000. In 1875 it was again increased to the present figure of £10,000,000 of which £5,000,000 is paid. The Convention has been twice renewed first in 1925 when the Bank reverted to the previous title of " OTTOMAN BANK," and again in 1935. Today there are over 65 branches of the Bank in Turkey, Egypt, Cyprus, Palestine, Transjordan, Iraq and The Sudan. There is the affiliated Institution, the BANQUE DE SYRIE ET DU LIBAN, with some 17 branches in Syria and The Lebanon. A representative, moreover, is still retained in Greece. Old and valued business connections with European and American business centres are maintained, and through its offices in London and Manchester, in Paris and Marseilles, the Bank is in close contact with the markets and banking systems of the rest of the world. 1948.” 4000

41) W[illiam]. Montgomery Watt, Muhammad at Medina, Clarendon Press, Oxford, 1966. xiv, 418 s, indeks, 22 x 14 cm, yayıncısının bez cildinde.

Detaylar
Lot: 46 » Nadir Kitaplar

P[ierre]. de Tchihatchef, Le Bosphore et Constantinople avec Perspectives des Pays Limitrophes, Librairie J.-B. Bailliére et Fils, Paris, 1877 (3. baskı). xii, 589, [2] s, metin dışında 8 gravür, 2 katlanır harita, 27.5 x 17.5 cm, döneminin sırtı bez kapakları karton cildinde.
Tchihatchef'in ilk defa 1864 yılında yayınladığı Le Bosphore et Constantinople adlı eseri, hâlâ bu şehrin ve civarının doğabilimleri açısından kaleme alınmış en kapsamlı tasviridir. 1866 yılında 2. baskısı yapılan kitap iki temel parçadan oluşur: Considérations générales (Genel Mülahazalar) adlı 397 sayfalık ilk parça 1/200.000 ölçekli bir topografya haritası ile birlikte şehrin ve civarının detaylı bir topografyasını, şehrin su imkânlarını ve bunun tarihsel gelişmesini, İstanbul adalarının genel fizikî ve beşerî tasvirini, şehirdeki hayvanları (köpek, çakal ve koyun ; Ankara keçisi ; sığır ve deve ; at, eşek ve katır), avcılık ve balıkçılığı, şehrin bitki örtüsünü (özel yetiştirilen bitkiler ve kendiliğinden biten bitkiler), maden yataklarını, meteorolojiyi ve meteorolojik verilerden çıkan sonuçları, Karadeniz'in donmasını, Boğaziçi'nde yazlığa gidilmesini ve Küçük Asya'nın batı sahillerinde gezilebilecek yerleri anlatır. Bu bölümde Tchihatchef'in konuları sunuş tarzı, verilere olan inanılmaz hâkimiyeti ve bu verilerden ürettiği tam anlamıyla interdisipliner sentezler insanı bugün dahi hayrete düşürmektedir. Örneğin İstanbul'un su imkânlarını anlatan bölümde, Tchihatchef önce okuyucuya şehrin bugünkü ve tarihsel su temin sistemlerini detaylı olarak sunmakta, daha sonra da bir yerbilimci gözüyle şehrin geleneksel su sıkıntısının, tüm su kaynaklarının yakınlardaki küçük akarsular ve yağışlar tarafindan beslenmesi sonucu, havanın ve iklimin doğrudan etkisinde kalmasından kaynaklandığını anlatarak, İstanbul'a gelecekte bu suların yetmeyeceği kehanetinde bulunmaktadır. Tchihatchefe göre sorunun iki olası çözümü vardır: Artezyen kuyuları açılması ya da yakındaki bir büyük akarsudan (Tchihatchef Meriç'i önermektedir) su getirilmesi. İstanbul’un çok büyük ölçüde kendisi tarafından ortaya çıkarılmış olan jeolojik yapısının artezyen olanaklarını çok kısıtladığını belirten Tchihatchef, nihayet bir büyük akarsudan yararlanmayı tek uzun vadeli çözüm olarak görmektedir. Tchihatchef'in İstanbul’un suyollarının anlatımında doğal olarak çok büyük eksiklikler ve bazı ciddi hatalar vardır. Örneğin Halkalı sularını tek güzergâh olarak çizen gezgin, bu sistemin on dokuz değişik güzergâhı olduğunu, belki de önemli kesimler yeraltında olduğundan görmemiştir. Benzer şekilde Kırkçeşme tesislerinin hatlarında da yanlışlar vardır. Özellikle bu suyollarının Osmanlı dönemindeki tarihinin çok önemli bir bölümünü Tchihatchef öğrenememiş, pek çok Osmanlı eserini Bizans'a atfetmiştir (ör. Mağlova Kemeri'ni Jüstinyen kemeri olarak tanıtmaktadır ; İstanbul’un tarihsel su sistemleri hakkındaki modern bilgilerimizin Prof. Kâzım Çeçen'in son yıllardaki modern hidrolik ışığında yapılmış uzun ve detaylı çalışmaları sonucu elde edildiği düşünülürse, Tchihatchef'in güç şartlar altında ve çok kısa bir zamanda toplayabildiği bilgilere gene de hayran olmamak elde değil). Kitabın sadece ilk bölümü Türkçe’ye çevrilmiş ve İstanbul ve Boğaziçi (İstanbul, 2000) başlıklı kitap olarak yayınlanmmıştır.
Atabey 1205

Detaylar
Lot: 51 » Nadir Kitaplar

E[noch]. C[obb]. Wines, Two Years and a Half in The Navy or, Journal of a Cruise in the Mediterranean and Levant, on Board of the U.S. Frigate Constellation, in the years 1829, 1830, and 1831, Carey & Lea, Philadelphia, 1832 (1. baskı). xi, [1], 247 ; x, [2], 244, [34] s [yayıncı katalogu], 19 x 10.5 cm, yan sayfaları ebrulu modern deri ciltlerinde. 1833 yılında Londra’da yapılan bir baskısı daha vardır. Enoch Cobb Wines (1806-1879) was an American Congregational minister and prison reform advocate. In 1829 he accepted a position as teacher in the Navy and was assigned to the ship Constellation. This work details his 2 1/2 years in that position. In August 1829, the ship cruised to the Mediterranean to watch over American shipping and to collect indemnities from previous losses suffered by U.S. merchantmen. While en route to station, it carried the American ministers to France and the United Kingdom to their posts of duty. Returning to the United States in November 1831, it underwent minor repairs and departed again for the Mediterranean in April 1832 where it remained until an outbreak of cholera forced it to sail for home in November 1834. Wines was a philhellene, in touch with members of the Greek government, and the section of the work concerning Greece contains much political and social commentary. Kitapta anlatılan yerler: England, Spain and North Africa, Greece and Asia Minor. Wines visited Josiah Brewer in Smyrna. He later became well known as a prison reformer. He later studied theology and was licensed to preach and had numerous positions as pastor or preacher for many years. In later years his time and attention were devoted to prison reform. Blackmer 1829 (London, 1833 baskısı)

Detaylar
Lot: 52 » Nadir Kitaplar

Fiscar Marison [George Jageney Blatter], O'er Oceans and Continents with the Setting Sun, Third Series. Jerusalem, Palestine in Bedouin Garb, Syria and The Islands of the Mediterranean, Smyrna, Constantinople, Athens, Corfu, Author’s Edition, The Lakeside Press, Chicago, 1909. 227 s, başlık s önündeki levhada 1 fotoğraf, metin dışında 9 levha (fotoğraf), 18 x 12 cm, yayıncısının desenli bez cildinde. Müzayedemizde sunulan kitap, her biri müstakil birer kitap olarak basılan seyahatname dizisinde Jerusalem, Palestine in Bedouin Garb, Syria, and the Islands of the Mediterranean, Smyrna, Constantinople, Athens, Corfu altbaşlığı ile sunulan third series olarak basılmıştır. 17. bölümdeki İzmir tasvirleri canlı ve ilginçtir. Limanda vapura üşüşen Rum hammallar, işgüzar gümrük görevlileri, Kordonboyunca uzanan işyerleri, ana caddeyi geçip Kışla mevkiinde nihayatlenen atlı tamvay hattı, kışlanın yanında çiçeklerle bezenmiş bir bahçeye sahip olan mahkeme binası ve çevresindeki insan kalabalıkları anlatılır. Yazarın burada bulunan bir kahvehaneye ait tasvirleri Osmanlı dönemi kahve kültürünün anlaşılması bakımından kapsamlı ve ilginçtir. Türklerin Polycarp’ın bulunduğu yeri kutsal kabul edip buraya dua etmeye gelmeleri yazarın ilgisini çeker. 18. bölüm ve sonrasındaki İstanbul tasvirleri de İzmir hakkında yazılanlar kadar ilginçtir. Galata gümrüğünde tüm benzer seyahatnamelerde anlatılan badireleri atlatan yazar Hotel Kroeker’e yerleşir. Bundan sonra, sema gösterisi izlenir, Haliç’te kayık, Üsküdar ve Boğaziçi’ne vapur, Bulgurlu tepesine at gezintisi yapılır, sokak köpekleri, tarihi anıtlar, çarşı-pazar gibi bir Amerikalı’ya ilginç gelecek yer ve konular anlatılır.
Kitabında Fiscar Marison adını kullanan George Jageney Blatter (1861-1937) Katolik rahipti.

Detaylar
Lot: 53 » Nadir Kitaplar

[Charles-Simon] Favart, Soliman Second. Comédie en trois actes en vers. Représentée pour la première fois par les comédiens italiens ordinaires du Roi, le 9 Avril 1761. Et remise au Théatre le 19 Décenbre de la même année, chez Duchesne, Paris, MDCCLXII [1762]. Başlık sayfası karşısında gravür levha ve [2], 106, [6] s. (Resimli) ve metin içinde 6 tam sayfa siyah-beyaz bakır kalıp baskı nota ve 4 bakır kalıp baskı vinyet, 19 x 12 cm, döneminde yapılmış, yan sayfaları ebrulu, sırtı tümsekli buzağı derisi cildinde. “Opéra comique’in üstadı Favart tarafından yazılan ve Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın da aralarında bulunduğu çeşitli karakterlerin yer aldığı üç perdelik bir komedi. Fransız oyun yazarı Charles-Simon Favart’ın (1710-1792) kitabının birinci baskısı 1761 tarihini taşır. Favart Marmontel'in hikayesini çok yönlü bir librettoya dönüştürmüş, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın da aralarında bulunduğu çeşitli karakterlerin kullanıldığı üç perdelik bir komedi olarak kurgulamıştır.Döneminde büyük ilgi gören eser İngilizce, Almanca, İtalyanca ve diğer Avrupa dillerinde çeşitli baskılar yapmıştır. Edebiyatta, piyeste, balede ve operada hem komedi hem de trajedi türlerinde, Doğu hayatının on sekizinci yüzyıl Avrupalısının hayal gücünü en çok etkileyen yönü Sarayın gizemiydi. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında kahramanlık konulu Türk operalarının yerini bütünüyle Doğu’nun bu en büyüleyici ve tuhaf kurumunu konu alan komediler ile aşk ve kahramanlık içeren romantik eserler almıştır. Seyirciler sadece hikâyeler ve ima ettikleri ile değil aynı zamanda gösterişli kostümler ve harikulade sahnelemeyle de adeta büyülenmekteydi. Genelde birkaç standart saray temasına dayanılmaktaydı. bu operanın Charles-Simon Favart tarafından yazılan opera metni padişahın kalbini kazanmak için harem köleleri veya Kadınlar arasındaki rekabeti konu edinen bu türün en iyi örneğidir. Favart geçmişte kaba olan bir türün düzeyini komedi sanatı seviyesine yükseltmesi ile ünlüdür ve yönetmen, yapımcı ve söz yazarı olarak opéra comique’in° üstadı kabul edilmiştir. Favart’ın, harikulade rokoko stilindeki bu eğlenceli eseri Marmontel’in Contes Moraux eserinin yine aynı adla toplumsal mizahına dayanmaktadır. Paul Gilbert tarafından yazılan notalar ve eserdeki danslar da ayrıca ilgi çekicidir.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 6
sonraki